Sahil

1126 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 Babamla konuşmamızın üstünden bir hafta geçmişti. Şu an evdeydim çünkü bugün Emre ve ailesi bize yemeğe geleceklerdi. Hastaneden bir saat önce gelmiştim. Şeften zar zor izin alabilmiştim. Geldiğim de tüm hazırlıklar tamamlandığı için hemen odama çıkıp duşa girdim. Bugün için özenmek istiyordum ama çok da belli etmek istemiyordum. O yüzden daha sakin bir renk tercih ederek boydan bir elbise giydim. Alt kata indiğimde annemin ve Suna ablanın sesi mutfaktan geliyordu. Yanlarına gittiğimde bu akşam için konuştuklarını fark ettim. En az onlarda benim kadar heyecanlılardı. Mutfaktan çıkıp yemek odasına girdim. Annemler müthiş bir masa hazırlamışlardı. Masayı gördüğümde ağzımın suyu az kalsın akıyordu. Zeytinyağlılar, ara sıcaklar, mezeler falan derken kendimden geçmiştim. Ne yapayım canım ben, boğa burcu olmasaymışım. Ben dalmış masaya bakarken arkadan birinin sarılmasıyla çığlık atarak arkama döndüm. Arkamı döndüğümde gördüğüm kişiye vurmaya başladım. Okan'ın bağırmasıyla annem yemek odasına girmişti. -Aman siz ablama da bakın. Daha birkaç ay önce ben evlenmem diyen kızın müstakbel sözlüsü ve ailesi bize yemeğe geliyorlar. -Bana bak çocuk seni parçalarım. -Hep de ben evlenmem diyenler önce evlenir. Evlenmem diyenden korkacaksın arkadaş. Anne görüyor musun evde kalacak diye korktuğun kızın için tanışma yemeğine geliyorlar. -Anne ya birşey şöyle oğluna, elimde kalacak. -Okan uğraşma ablanla. Terliğim yok ama ayağımdaki topukluları görüyorsun, acımam. Ablanla uğraşma. -Aman sizinle de konuşmaya gelmiyor. Ben odama çıkıyorum. Müstakbel sözlü adayın ve ailesi gelince inerim aşağıya. Diyerek odasına çıktı. Ben ve annemle beraber salona babamın yanına gittik. Emre annesi, babası ve ikizler geleceği için biz de ne ablamları ne de ağabeyimleri çağırmamıştık. Bu akşam babalarımız birbirleriyle kaynaşıp, konuşmak için bir araya geliyorlardı. Biz sohbet ederken kapı çalmıştı. Babamın öncülüğünde salondan çıkarken Suna abla çoktan kapıyı açmıştı. Önde İdris Bey ve Sevil teyze içeri girmişti. Arkalarından ise ikizler ve Emre gelmişti. Ayy ne kadar da stresli oluyormuş insan. Bu yemeğin sonu hastanede bitmese iyi olur. Hep beraber salona geçmiştik, babamlar projeleri hakkında konuşurken ikizler ve Okan bir köşede konuşuyorlardı. Aynı yaşta oldukları için pek sıkıldıkları söylenemezdi. Bir sürü ortak noktaları muhakkak vardır. Annemle Sevil teyze de karşılıklı oturmuş gülerek birşeyler konuşurlardı. Ben de ne yapacağımı bilemez halde ayakta bekliyordum. Ayakta durduğumu fark eden annem yanlarına çağırmıştı. Emre desen çok rahattı, arkadaşım babamın yanındasın az rahatsız olsana sen. Sanki ben senin ailenle tanışacaktım. Rahat insan. Gıcık oldum şu an ona. Zorla gel bana ismimle değil de başka şekilde hitap et diyor. Mahlukat... Biraz da havadan sudan sohbet ederek yemek odasına geçmiştik. Sevil teyzenin yemekleri beğenip, yemeklerin tariflerini sorup sohbet etmeye çalışması dışında birşey konuşulmamıştı. Salona geçtiğimizde ben mutfağa geçip herkese kahve yapmaya başlamıştım. Ayyy böyle söyleyince de sanki beni istemeye gelmişler gibi oldu. Gerçi o günlerde yakındı. Kahveleri hemen tepsiye dizip salona geçtikten sonra herkese dağıttım. Kahveleri dağıtırken annemler yine gülüyorlardı. Sanki kırk küsur yaşında olanlar onlar değil de bendim. Resmen liseli ergenler gibiydiler. Tamam çocuklarınızın mürüvetini görmek çok hoşunuza gidiyor, mutlu oluyorsunuz ama bu kadarı fazla canım. Az yaşınıza göre davranın. Cık cık. Bir ara babam Okan ve ikizlere sararak sınav sürecinin nasıl geçtiğini sormuştu. Onlardan aldığı cevap herhalde onu pek tatmin etmemişti, huysuzca onu ne dönüp Emre' ye baktı. -Emre oğlum gel seninle biraz hava alalım. -Tabi buyurun. Diyerek ikisi de bahçeye çıkmıştı. Kesin babam onu öldürüp arka bahçeye gömecekti. Saçmalama Yeşim böyle birşey için niye arka bahçenizi kullansın adam, gider başka bir yere gömer. Sayın iç sesim sence de şuan tek problem nereye gömeceği mi? İç sesim de dahil çevrem de aklı başında bir kişi bile yok. Bir ara babamlar hâlâ gelmediği için İdris Bey'de onların yanına bahçeye çıkmıştı. Kesin kan çıkacak, ben size söyleyeyim. Ben diken üstünde annemlerle konuşurken Okan ikizleri alarak odasına çıkmıştı. Allah aşkına bu gece tek stresli olan ben miydim? Herşey ve herkes bu kadar normal miydi? Kapıdan gülüşme sesleri gelince üçümüz de dönerek kapı ya bıraktığımız da önde İdris Bey arkasında babam ve Emre gelmişti. Yalnız onların girişi farklıydı. Babam Emre'nin omzuna elini koymuştu. Ne yani öldürmedi mi? Boşuna mı stres yaptım o kadar. Başka sefere artık. Yeşim şu an resmen baban çocuğu ne zaman öldürsün diye kafan da plan yapıyorsun farkında mısın..... ..... Egemen ailesi evden ayrıldığında saat gece onbiri geçiyordu. Maşallah herkes birbiriyle çok iyi anlaşmıştı. Erkekler işten dolayı birbirlerini tanıdıkları için çok da sorun olmamıştı onlar açısından. Annemler desen kırk yıllık arkadaşlara taş çıkarıyorlardı resmen. Okan'ı söylemiyorum bile. Gerçi onların böyle anlaşması çok hoşuma gitmişti. Onlar anlaşmasa gerçekten büyük problem olurdu. Annemlerle etrafı toparlayıp odama çıkmıştım. Yatsı namazını kılıp biraz da Kur'an-ı Kerim okuyup uyudum. Çünkü bugün erken çıktığım için yarın erken gidip geç çıkacaktım. .... Yorucu geçen günün ardından eve doğru yola çıkmıştım. Daha hastane bahçesinden çıkmamıştım ki telefonuma mesaj geldi. Mesaj Emreden gelmişti. {Müsait ise arayacağım .} Ya tamam aramadan önce mesaj atıyosun da bu kadar öküzlük niye? Daha kibar olsan sanki incilerin mi dökülecek? Mesajına cevap vermeyip hemen aradım Emre'yi. Birkaç çalıştan sonra telefonu açmıştı. -Alo... Yeşim. -Alo, mesajını gördüm de arayayım dedim. Kötü birşey yoktur inşallah? -Yok , yok kötü birşey. Ben sesini duymak için aramıştım. Dün konuşamamıştık. Hem seninle konuşmak istediğim bir konu var. -Seni dinliyorum. -Yüz yüze konuşsak daha iyi olur. -Ama... -Merak etme , ne düşündüğünü biliyorum. İstersen açık bir alan da ya da sizin evde konuşabiliriz. İkizler gelsin diyeceğim ama sen ona da yok dersin. Kendi kardeşinin yanında rahat olamazsın..... Acaba geçen gün ki arkadaşın da mı gelse? -Aslı olmaz, onun işi var. Evde olmaz ama sahil de buluşabiliriz. Ben yeni çıktım. Yarım saate orada olurum. -Tamam öyleyse, ben geçiyorum. Sana konum atarım. Allah'a emanet ol. -Sen de. Diyerek telefonu kapattım. Acaba ne konuşacaktı? Kesin babamla ilgiliydi. Düşünmeyi bırakarak yola koyuldum. Birkaç dakika sonra Emre tekrar mesaj atmıştı. Bu adam tamam dememi mi bekliyordu ya da uçmak gibi özel yeteneği mi vardı. Bu hız arkadaşım. Nerede olduğuna baktıktan sonra arabayı oraya doğru sürmeye başladım. Buraya daha önce bizimkilerle de gelmiştim. Hem Kız Kulesine hem de sahile bakıyordu. Açık alan olduğu için seviyordum. Hem Emre'nin burayı seçmesi çok hoşuma gitmişti. Hem onula olacaktım hem de yalnız değildim. İleride minderlerden birinde oturan Emre'yi görünce oraya doğru yürümeye başlamıştım. Geldiğimi fark eden Emre ayağa kalkmıştı. -Hoşgeldin. -Hoş buldum. Diyerek aramızda mesafe şekilde minderin diğer tarafına oturdum. Biraz sonra elinde tepsiyle yanımızdan geçen çocuktan iki çay almıştı Emre. Çaylarımızı içerken Emre konuşmaya başlamıştı. -Dün akşam, babanla konuştum ama seninle konuşmaya fırsatım olmadı. Babana da söyledim ama sana da söylemek istiyorum eğer tamam dersen önümüzdeki hafta istemeyi yapalım. Hem böylesi senin içinde iyi olur. -Immmmm... Bilmiyorum. Babam ne dedi? -Babana kalsa iki üç yıldan önce vermez seni ama senin kararın onun için önemli olduğundan sana sormamı istedi. Hem buluşağımızdan babanın haberi var, dün akşam söylemiştim. Gün içinde seni aramak için fırsat bulamadığımdan söyleyemedim. -Babam da onay verdiyse, ben de tamam diyorum. Yani haftaya gelebilirsiniz. Bu işin adını koyalım artık. -Evet. Artık herkese seni sözlüm olarak tanıtmak istiyorumm. Birkaç aya da eşim olarak... 🍀🍀🍀
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD