E: Başlamadan Bitti

1021 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 Yeşim'in o gün ki konuşmasının üzerinden iki hafta geçmişti. O günden sonra aramızda konuşma falan olmamıştı. Şimdi ise ofiste birkaç saat sonra olacak toplantının dosyasını inceliyordum. Çalan telefon ile hemen telefonu açtım. Arayan Yeşim'di. Yesim ile konuştuktan sonra buraya geleceğini söylemişti. Benimle önemli birşey konuşacağını söylemişti. İki hafta sonra ilk defa konuşacaktık. Bir saat sonra Yeşim gelince birşey demeden elindeki dosyaları masaya bırakarak konuşmaya başladı. "Bitti. Çok istediğin diplomam ve boşanma dilekçesi. Sonunda istediğin oluyor. Benden kurtuluyorsun. Hem de tam istediğin şekilde." -.... "Duydun işte. Bitti diyorum. Kazandın diyorum. Boşanma dilekçesini imzaladım. Senden kurtuluyorum. Evet benim için zor olacak ama hayatım da sen olmayacaksın. Hem de hayatıma hiç girmemiş gibi. Hayatımdan çaldığın bir buçuk yılı unutacağım. Sanki hiç yokmuşsun gibi." -.... "Hatırlatırım benimle bu yüzden evlenmiştin. Boşanmam için şart koşmuştun. Nişanlının intikamını almak için, onun ölümünde payım olduğunu düşündüğün için başkasına da zarar vermeyeyim diye mesleğimi bırakmamı sen söylemiştin. Ahhh ne çabuk unuttun, halbuki senin gibi zeki biri bunu nasıl unutur." -.... "Ne değişti... Hemen anlatayım, evet suçsuzum. Evet o ameliyata ben girmedim ama yoruldum. Seninle yaşamaktansa çok sevdiğim mesleğimi bırakmayı tercih ederim. Ha ispat meselesi ise ben çok uğraştım o görüntülere ve dosyaya ulaşmak için ama girmediğim bir ameliyatın görüntülerine ulaşmak sandığın kadar kolay değil. Ki ben de zaten ulaşamadım. Dokuz ay uğraştım o görüntülere ulaşmak için, elimden geleni yaptım. Bir ben değil ekipteki diğer asistanlara da rica ettim onlarda denedi ama olmadı. Bu zamana kadar ulaşamadım zaten bu saatten sonra da ulaşamam. O yüzden pes diyorum. Senin istediğin olsun. Sevgili nişanlının intikamını yanlış kişiyle de olsa aldığını düşünüyorsun... Sen bilirsin. " "Belki hâlâ inanmıyorsun ama bir daha söyleyeyim o ameliyatla uzaktan yakından alakam yok. Ben pes ettim ama sen yok dersin... Hani avukatsın ya hani çevren geniş ya o görüntü ve dosyaya kendin ulaşırsın. Ama bunlar olurken ben olmayacağım, çoktan hayatından çıkmış olacağım. " Diye konuşmasıyla yıkılmışım. Ben neler düşünmüştüm, ben neler hayal etmiştim. Ne olursa olsun bir arada oluruz diye düşünmüştüm. Ama her şey de olduğu gibi bunda da yanılmıştım. Sızlayan gözlerimi ovalayıp kendime gelmeye çalıştım. Ama olmuyordu. Başlamadan bitirmiştim herşeyi. Biz olamamıştık her zaman ki gibi. Geç kalmıştım. Ona giderken de ondan gelirken de geç kalmıştım. Çalan telefonla düşüncelerimden sıyrılmıştım. Babam odaya gelince dosyaları inceleyip toplantı salonuna geçmiştik. Bir türlü toplantıya odaklanamıyordum, aklımda sürekli Yeşim'in söylediği şeyler geçiyordu. O haklıydı. Bitmişti. Benden kurtulmak için çok sevdiği mesleğinden vazgeçmişti. İşte benden bu kadar nefret ediyordu. Mesleğini bırakmayı göze alacak kadar. Benim nefretim aşka dönüşmüşken onun aşkı nefrete dönmüştü. Benim için zor geçen toplantıdan sonra Serdar ile birlikte imzalanması gereken dosyalar için benim odama geçmiştik. Yeşim her zaman ki gibi konuşmayı tercih ederek Serdar'a da lafını söylemişti. "Sen... Senin haberin yok galiba yeni gelişmelerden. Dur ben söyleyeyim kuzenin söylemeden. Biz boşanıyoruz. Kuzeninin sonunda istediği oluyor gözünüz aydın. Mesleğimi bırakıyorum." Demesiyle ikimizde birşey dememiştik. Benim birşey demeye yüzüm yoktu. Serdar zaten ilk günden beri haksız olduğumu söylüyordu. Babamın gelmesiyle Yeşim'in itirazına rağmen benim arabamla babamlara geçmiştik. Yemek yerken kendi içimde kendimle savaşıyordum. Babamın sorusuyla kendime gelmeye çalıştım ama olmadı. Yeşim yemek yerken üzgündü, benden boşandığı için değil mesleğini bıraktığı için üzgündü. Yemekten sonra kış bahçesinde otururken annem babaannemler hakkında konuşmaya başlamıştı. Trabzon'a gitme fikri başta hiç cazip gelmese de Yeşim ile son bir hafta geçirme fikri aklıma yatmıştı. Ben düşüncelere dalmışken Yeşim'in konuşmaya başlamasıyla panik yapmıştım. Bugün burada boşanacağımızı söylerse hiç birşeyin dönüşü olmazdı. O yüzden hemen konuşmaya başladım. "Biz de bugün konuştuk anne . Trabzon'a gidelim diye. Yeşim yıllık izne ayrıldı." Konuşmamla Yeşim sinir olsa da birşey dememişti diyecekken Yeşim konuşmaya başladı. "Aslında biz başka birşey söyleyecektik ama Emre son an da fikrini değiştirdi galiba. Asıl söylemek istediğim şeyi Trabzon'dan döndükten sonra söyleriz. Hatta annemler de gelir. Hepinize topluca söyleriz. Ben söylerim nedenlerini oğlunuz açıklar. Değil mi Emre?" Diyerek topu bana atmıştı. Birşeyler konuyu kapatmıştım. İşte bu kızın bu huyunu sevmedim mi ? Ne olursa olsun susmuyordu. Çaylarımızı içtikten sonra Yeşim odaya çıkmıştı. Biraz sonra ben de çıktım odaya. Yeşim namaz kılıyordu. Ne olursa olsun ibadetlerinden vaz geçmiyordu. Ne yaşanırsa yaşansın Allah'a sığınıyordu... Biraz daha camdan dışarıyı izledikten sonra giyinme odasına geçip üstümü değiştirip yatağa girdim. Burada kalmayı seviyordum , Yeşim'in uyumasını bekleyip o uyuduktan sonra ona sarılıp uyumak artık alışkanlık olmuştu. Ona sarılmadan, onu öpmeden, onun saçlarını koklamadan uyuyamıyordum. Yarım saat geçtikten sonra Yeşim'in düzenli nefes alışverişleri uyuduğunu gösteriyordu. Hemen sırtımı ona döndüm. Onu kollarımın arasına alıp saçlarını uzun uzun koklayıp hissetmeyeceği şekilde öpmeye başladım. Bugün boşanmak istediğini söylemesine rağmen uzak duramıyordum ondan.... onunlayken sakinleşiyordum. Nasıl da alışmıştım böyle uyumaya. Sabah namazı için ezan okunması on dakika vardi. Son kez Yeşim'i öpüp, saçlarını koklayıp yavaşça Yeşim'den uzaklaşıp arkamı döndüm. Birkaç dakika sonra ezan okununca Yeşim uyanarak banyoya gitmişti. Yeşim sabah namazını kılarken onu izleyerek uyuya kalmıştım. Kahvaltı için hazırlanıp alt kata indiğimiz sırada annemin Zehra anneyle telefon konuşmasına denk gelmiştik. Annemler dün ki tuhaf davranışlarımızdan bunu çıkarmışlardı. Bir an Yeşim'i hamile olarak gözümde canlandırdım. Güzeldi, daha da güzel olurdu... Yeşim ve benim çocuğumuz. Bizim çocuğumuz... Yine imkansız birşey hayal etmiştim. Kız benden nefret ederken ben neler düşünüyordum. Hemen toparlanarak öksürdüm. Geldiğimizi gören annem hemen telefonu kapatıp, birşeyler söyleyerek içeriye geçince biz de peşinden içeriye geçtik. Kahvaltıdan sonra Yeşim'i eve bırakıp şirkete geçtim. Serdar yanıma gelmişti hemen. Neler olup bittiğini en başından anlatmıştım. Yeşim'i sevdiğimden tut, sabah olanlara kadar.... İşlerimi bitirip eve geçtiğimde Yeşim evde değildi. Üstümü değiştirip çalışma odasına geçtiğim de kenarda duran koliler dikkatimi çekmişti. Raflara baktığım da Yeşim'in kitaplarını koyduğu raflar boştu.... Odadan çıkıp koridora çıkarken Yeşim de yatak odasına giriyordu. Hemen konuşmaya başladım. "Çalışma odasındaki koliler ne? "Ha ,onlar mı? Benim kitaplarım. Mesleği bırakıyorum diye onları atacak değilim ya da burada bırakacak. Bu evden giderken onları da götürüyorum... Sözleşme de kitaplar ile ilgili bir madde yazıyor da ben mi kaçırdım?" "Ondan değil, ne bu acelen?" "Bir an önce hayatından çıkmak istiyorum. Hayatımdan çık istiyorum.Ne kadar erken o kadar iyi. Seninle bu günler son günlerimiz olsun istiyorum. Seni daha fazla hayatım da ya da çevrem de görmek istemiyorum.... Sana iyi geceler." Diyerek odaya geçti. Her zaman ki gibi çok haklıydı. Bunu ben istemiştim. O da istediklerimi yerine getiriyordu. Hayatımdan çıkmak için elinden geleni yapıyordu. Yeşim ve benden asla "biz" olmayacaktı... 🍀🍀🍀
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD