Zor

1208 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 Uyandığımda sabah namazı için ezanının çoktan okunduğunu fark ettim. Dün gece hem o kadar ağlamış hem de o kadar çok düşünmüştüm ki başım resmen çatlayacaktı. Bu tarz durumlarda asla ağrı kesici falan içmiyordum. Bol bol su tüketerek başımın ağrısının geçmesini bekliyordum. Güne böyle kötü başladım. Bakalım gün nasıl geçece? Banyoya geçtiğimde önce duş aldım. Regl olmuştum ve namaz kılamayacaktım. Kış aylarında regl olmaktan nefret ediyordum. Çünkü diğer aylarda herhangi bir ağrım sızım olmazken kış aylarında bacaklarım çok fazla sızlıyor ve bu benim için tam bir çileye dönüşüyordu. Özellikle ilk üç gün. Banyodan çıktığım gibi üstümü hızlıca giyinip kıyafetime uygun bir şal taktım. Scrubsın altına giymek için bir tane termal tayt aldım. Hem regliydim hem de yılın son günlerinde olduğumuz için bugün kar da yağmıştı. Maksat bacaklarımı sıcak tutup daha az sızlamasını sağlamak. Nihayet hazırdım. Aşağıya indiğimde hızlıca bir şeyler atıştırıp yola koyuldum. Hastaneye vardığımda üstümü değiştirip diğer asistanlarla birlikte şefin gelmesini bekliyorduk şimdi de. .... -Yeşim, kuzum sana birşey söyleyeceğim. -Söyle kuzu niye çekiniyorsun. -Çekinmek değil de hani geçen biz de konuştuk ya annemin görüşmemi istediği biri vardı ya. He işte annem aracı kadınla konuşmuş iki gün sonra yani Salı günü saat bir gibi seninle Üsküdar'da gittiğimiz cafe varya orda buluşacağız. Ben o gün izinliyim ama sen hastanede olursun. Ne yapacağım ben tek gitmeye çekiniyorum. -Dert ettiğin şeye bak. Sen zaten izinlisi ben birazdan şef yerlerimizi verdikten sonra onunla konuşup o gün işim olduğunu birkaç saatliğine izin almak istediğimi söylerim. -Ya ne bileyim heyecanlıyım. Bunu hiç düşünemedim. Ay acaba nasıl geçecek. Bak söylerken bile heyecanlandım. -Sakin ol be kızım. Birşey olmaz sakince konuşursunuz. Duruma göre olumlu ya da olumsuz cevabını verirsin. Herşey olacağına varır. Nasibinde varsa zaten her türlü olur. -Teşekkür ederim rahatladım vallahi. .... Bugün Kadın Hastalıkları ve Doğum birimindeydim. Bir ara Buket hocayla pagerlerimize çağrı gelince hemen acile indik. -28 yaşında kadın hasta. 32 haftalık hamile. Banyodayken ayağı kaydığı için düşmüş ve ortalama bir saattir bebeğinin hareket etmediğini söyleyerek hastanemize başvurmuşlar. -Ultrason cihazını getirin. Doppler ultrason çekip fetüsün durumuna bakalım. Ayrıca ultrasondan önce hastayı nts' ye bağlayın. Buket hoca ultrasonda kontrollerini ve nts' ye baktıktan sonra fetüsün yaşamadığını fark etmişti. Ve anne ,babayı bilgilendirip ölü doğum (mor doğum) yapılması gerektiğini söylemişti. Hızlı olmamız gerekiyordu çünkü fetüs ortalama iki saattir ex durumdaydı ve anneyi zehirlemeye başlamıştı. Aile ile zor da olsa konuşup ameliyat için onay almıştık. Annenin isteği ile sezeryan değil de normal doğum yapacaktı. Allah'ım çok zor birşey. O kadar ay kendini çocuğunun doğumuna hazırlıyorsun ve yaşadığın ufak bir kaza sonucu bebeğin hayatını kaybediyor. Allah'ım sen ikisine de sabır ver. En sonunda kadını ameliyata hazırlamıştık ve Buket hocanın gelmesini bekliyorduk. Bu sırada annenin göz yaşları durmuyordu ve eşi de karısının yanında bulunmak istemiş ve o da ameliyathaneye alınmıştı. Çok zor bir doğum olmuştu anne ve baba sürekli ağlıyorlardı. Altı saat süren bir doğum sonunda bebek annesinin kucağına verildikten sonra geri alındı, babası ve hemşire eşliğinde morga götürülmüştü. Ameliyat bittiğinde Buket hocayla birlikte hocanın odasına çıkmıştık. Odaya çıktığımızda Buket hoca bana dönerek ; -Yeşim ameliyat normal doğum olduğu ve aile hassas olduğu için sana sormam gereken şeyleri soramadım o yüzden şimdi sorabilirim. -Tabi hocam. Buyurun. -Ölü doğumun sebepleri nelerdir? -Perinatal enfeksiyonlar. Plasenta previa. Preeklampsi ve tansiyon yüksekliği. Annede diabet olması. Annenin yaralanması, kaza geçirmesi, travma. Sepsis. Ikizden ikize transfüzyon sendromu. Kordon sarkması, kordon sıkışması veya düğümlenmesi. Kan uyuşmazlığı. Konjenital anomoliler ve kromozomal anomoliler başlıca sebeplerindendir hocam. -Aferin. Diğer sorum ise düşük ile ölü doğumu nasıl tanımlarsın? -500 gramın üzerindeki ölümlere ölü doğum. 500 gramın altındakilere düşük denir hocam. -Son sorum. Bebeğin anne karnında ölümü engellenebilir mi? -Bu soruya verilecek cevap her zaman için evet değildir. Riskli olan gebeleri daha yakın takip edip bebeği tam olarak bozulmadan ve canlı iken doğurtarak bu ölüm oranı düşürülebilir. -Aferin bu kadar yeterli Yeşim çıkabilirsin. -Tamam hocam . Diyerek odadan çıktım. Saat öğle arasını çoktan geçmişti ve hem açtım hem de bacaklarımın sızısı yine baş göstermişti. Önce yemekhaneye gidip birşeyler atıştırarak yukarı çıktım. Elimde çayım asistan odasına giderken bugün olanları düşündüm. Anneyi babayı, doğum anında olanları... Çok zor bir durumdu. Allah kimsenin başına vermesin. Bir an benim başıma gelsene yapardım diye düşündüm ve düşünmesi bile bu kadar kötüyken yaşaması kim bilir ne kadar zordur. Hamile olduğunu öğrendiği ilk an, bebeklerinin cinsiyetlerini öğrendikleri o an ,o bebeğe oda hazırlamaları, bebek için alışverişe çıkmaları falan derken. Gözlerim doldu bir an önce odaya girmeliyim yoksa asansör falan dinlemeyip burada ağlayacaktım. Asansör durduğunda hemen indim iki adım atmamıştım ki biriyle çarpıştım. Allah'tan çay falan üstüne dökülmemişti. Kafamı kaldırdığımda yine o mahlukatı gördüm. Zaten kötü birgün geçiriyordum. Bir de onunla uğraşamazdım. Hemen; -Özür dilerim. Diyerek oradan ayrıldım. Birşey söylediyse bile duymadım. Odaya girdiğim gibi kapıyı örttüm, oda da kimsenin olmadığını fark edince önce çayımı içtim sonra da hemen koltuğa uzanıp bacaklarımı karnıma doğru çekip biraz dinlenmek istedim. Zaten pagerim yanımdaydı birşey olsa haber verirlerdi. İki dakika gözümü dinlendireyim dedim tam otuz dakika uyumuştum. Uyandığımda kendimi daha iyi hissediyordum. Bacaklarımdaki sızı azalmıştı. Hemen toparlanarak Buket hocanın yanına gittim. Randevusu olan hastaların kontrollerini yaptıktan sonra yeni doğum yapmış hastaları beraber kontrole gittik. Buket hocanın onay verdiği hastaların taburcu işlemlerini yapıp, yatan hasta orderlarını doldurup üstümü değiştirmeye gittim. .... Üstümü değiştirirken hem yorgun olduğum için hem de ağrım yine baş gösterdiği için ağabeyi aradım. -Alo ağabey. -Söyle cadı. -Ağabey ya. -Tamam. Ne oldu ne istiyorsun? -Bugün çok yorgunum araba kullanmak istemiyorum. Taksiye de binmek istemiyorum. -Eeeeee. -Eeeesi beni bugün sen alır mısın diyecektim lütfen. -Karşılığında? -Ne istersen. -Emin misin? -Evet. -Tamam öyleyse cana acıdığım için size geldiğim de bana yemek yapacaksın. -Ağabey iki saattir bunun için mi böyle yapıyorsun. Sen gel al beni tek istediğin yemek olsun. Bak dondum. Cafeteryaya geçiyorum. Gelince ararsın. Görüşürüz. -Görüşürüz cadı. Diyerek telefonu kapattı. Kendime bir adaçayı alıp ağabeyimin gelmesini bekledim. Şu an ağrımı anca bu götürebilir. Çayımı içerken iki masa ileride oturan mahlukatı ve yanında geçen gün gördüğüm adamı gördüm. Bu sefer daha sakin konuşuyorlardı. Ortalama yirmi dakika geçmişti ki karşımdaki sandalye çekilmişti. İrkilerek başımı kaldırdığımda ağabeyimin geldiğini gördüm. Elinde iki bardak vardı. Büyük ihtimalle bize kahve almıştı. -Ağabey ya ödümü patlattın. Hani gelince arayacaktın? -Kardeşime sürpriz yapayım dedim. -Bilmem farkında mısın ama seni zaten ben çağırdım. -Sus kız. Hemen kafamı şişir. Uzun zamandır yalnız kalmıyoruz. Yorgun olduğunu söylediğin için bize kahve alıp biraz burada konuşalım dedim. -Ya sen bir tanesin. -Hadi kahveni iç soğumasın. -Tamam. Deniz nasıl ablamlarda gördüğümden beri görmedim. Çok özledim. İzinli olduğum gün bize gelsenize ,ablamları da çağırırız. Hem sana yemek de yaparım. Hı olmaz mı? -Yengenle konuşurum, sen ne zaman izinlisin. Ona göre ayarlayalım. -Birşey çıkmazsa perşembe izinliyim. -Tamam canım. Diyerek uzun uzun sohbet ettik. Ağabeyim kalkmadan önce mahlukat ve yanındaki adama selam vermek için masadan kalkınca biraz tek kaldım. Bir ara kafamı kaldırınca üçününde bana baktığını fark edince tekrar başımı masaya yaslayıp gözümü kapattım. Büyük ihtimalle ağabeyi beni almaya geldiğini anlatıyordu onlara. Bir kaç dakika sonra ağabeyim gelince nihayet hastaneden çıktım. Yol boyunca havadan sudan konuşarak eve varmıştık. Ağabeyim içeri girmeden annemlere görünüp gitmişti. Neymiş efendim Deniz hanım onu görmeden uyumazmış. Üstümü değiştirip aşağıya indim. Beraber yemeğimizi yedikten sonra yorgun olduğunu söyleyerek odama çıktım. Bugün resmen canım çıkmıştı. Yorucu bir pazar olmuştu benim için. Salı günü Aslı ile onun görüşeceği çocuğun yanına gidecektim. Perşembe bir sıkıntı çıkmazsa izinli olup ağabeyim onlara yemek hazırlayacaktım diye kendi kendime düşünürken bir güne daha gözlerimi kapattım. 🍀🍀🍀
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD