Keyifli okumalar
Geçmiyordu. Acım her geçen gün artarken kalbimin içindeki acı verici şekilde nefesimi kesiyordu. Yemin ettim ikisinden intikam almaya benim bebeğim acı çekerek ölürken onların hayatına devam etmesine izin vermeyecektim.
Camdan dışarı izlerken hafiften yağmur yağıyordu. Elimde kahve önümde bir kitap ama hala odaklanamıyorum. Yutkunamadım ağlama sesleri bana geldikçe ölmek istedim. Onu koruyamadım gözyaşlarım akarken bir an nefes alamadım. Olmuyor işte unutamıyorum bana yaşatılanları bir türlü hafızamdan silemiyorum.
Gözyaşlarım sel gibiydi. İçimden kopan fırtınalardan kimsenin haberi yoktu. Demir'in nefesini tepemde hissettim. "Yine ağlıyorsun?" duyduğum sesle ona baktım. "Unutamıyorum onun çaresizce karnımdan gidişini unutamadım." dedim.
"Bende bir çok şeyi unutamıyorum babamın gidişi annemin kendini asması" dedi. İkimizin de derin yaraları vardı. "Daha küçüğüm annem babamla tartışıyor ben izliyorum babam gidiyor hemde başka kadına." sustu. Gözleri dolmuştu. "Annem bana sarıldı güçlü çocuk ol dedi. İpi aldığında bana salıncak yapıyor sandım ama o kendini astı. Kurtaramadım öylece kaldı . Gözlerimi sildim elini tutup," Sevgilim ben varım hep yanındayım. "dedim.
" Beni bırakma olur mu? Çünkü beni bırakırsan nefes alamam. "dediğinde kalbimde bir sızı oluştu." Asla öyle bir şey olmayacak "diyerek boynuna sarılıp yanağına öpücük kondurdum. O kara gözleriyle bana bakıyordu." Bugün çok şıksın kırmızı yakışmış aşırı. "dediğinde kıskançlık kokusu aldım.
" Hmm öyle mi? "diyerek sordum. Belimden tutup kendine çekerken," Aklıma hiç iyi şeyler gelmiyor. "dediğinde dudaklarına derin bir öpücük bırakıp gitmiştim." Üzgünüm toplantım var. "dediğim anda güldü." Bunun akşamı var sevgilim. "dedi.
" Olsun hayatım benim için hiç sorun değil. "diyerek çıkarken aracıma bindim. Aldığım telefonla konuşurken Harun Efe'nin yine şirkette olduğunu öğrendim. Onun yanında Ömer Mirza vardı. Demir benden önce orada olacaktı. Babama haber verdim. Bir kaç çalışta açıldı.
" Babacım. "diyerek neşeli sesimle cevap verdim." Vakit geldi kızım bakalım beni görünce ne olacak "dediğinde gülmekten karnım ağrıdı." Onu bilemem ama korkudan altlarına kesin ederler. "dedim. Telefonu kapatıp şirketin önüne gelince güvenlik görevlisi yanıma geldi." Hanımefendi onlar yine gelmiş sizinle gelmemi ister misiniz? "diyerek sordu." Evet ama dikkat et kendine onlar tehlikeli karın üzülmesin. "dediğim anda," Hiç merak etmeyin. "dediğinde içeri girdim.
Harun Efe'nin sesini duyan tedirgin olurken onlara işaret ediyordum. Demir'in de gelmesiyle bakışlar bize dönerken Ömer Mirza öfkeyle bakıyordu. Gözleri hep üstümdeydi. Ne demişti bana zevkle öldürdüm. Hemde hiç acımadan. Bende sizi öyle bir öldüreceğim ki yalvarmaktan beter edeceğim.
Babam arkadan geldiğinde ikisini de korku salmıştı. Odama geçerken Demir belime sarılıp, "Hadi sevgilim." dediğinde odaya girmiştik bugün bir olay çıkmadan rahat nefes almak istiyorum ama bu asla mümkün değildi. Kapının aniden açılmasıyla Ömer Mirza öfkeyle bakıyordu.
"Benim elimden herşeyi alamazsın." dediğinde masaya oturdum. "Çok geç aldım bile" dedim. Demir sakinliğini koruyarak, "Hayırdır çok mu? Üzüldün bunlar daha senin iyi günlerin." diyerek tehdit etti. "Ne yapabilirsin ki" dediğinde Demir kulağına ne dediyse korkudan buz kesildi. Tek kelime bile etmeden giderken Harun Efe'nin bağrışması bitmek bilmiyordu.
"Karıma dokunmaya nasıl cüret edersin?" diyerek sorduğunda ters ters bakıyordum. "Ben senin karın değilim." diyerek bağırdım. Herkes bize bakarken, "Sen benim için bittin anladın mı? Beni aldattığın gün bebeğimi kendi ellerinle öldürdüğün gün öldün." dedim. Gözyaşlarım akarken bir an, "Nasıl kıydın karnımdan çekip alırken vicdanın sızlamadı mı?" susuyordu.
"Sen canisin sen katilsin hayatımı bitirdin beni öldürdün yetmedi mi? Beni ölmekten beter ettin." diyerek bağırdım. "Seni ölmekten beter edeceğim öyle bir şey yapacağım ki ölmek için yalvaracak halin bile olmayacak" dediğim anda gözleri hayal kırıklığıyla bakıyordu. Böyle bakmaya bile yüzü yoktu.
Arkasına bakmadan giderken, "Kaç bakalım nereye kaçacaksın?" dediğim anda gözleri öyle bir bakıyordu ki içimden ona acımak bile gelmiyordu. O nasıl bana acımadıysa bende ona acımadım..
....
Toplantı devam ederken başım çatlayacak gibi duruyordu. "Kusura bakmayın lütfen siz devam edin." diyerek odadan çıktığımda babam endişeyle bakıyordu. "Maya kızım iyi misin?" diyerek sorduğunda, "Anneme götür beni." dediğim anda gözleri doldu. Derin bir nefes çekerken, "Merak etme bunun bedelini ağır ödeyecekler. Sana yaşattığını yaşamadan ölmeyecek" dediğinde gülümsedim.
"Kalbim çok acıyor baba" dedim. Elleriyle saçlarımı okşadığında bana bakıyordu. "Özür dilerim kızım zamanında yanında olamadığım için üzgünüm." dediğinde gözleri doldu. Derin bir nefes alırken ona sımsıkı sarıldım. "Ama şimdi yanımdasın." dedim. Araba durduğunda araçtan indiğim gibi eve girdiğimde annem beni bekliyordu.
"Kızım ne oldu?" diyerek sordu. "Anne" dediğim anda gözleri dolmuştu. "Yine şirketteydi değil mi?" diyerek sordu. Onun ardından araba sesiyle kapıya bakarken Demir endişeyle koşarak gelmişti. "Bana neden söylemedin nasıl endişe ettim haberin var mı?" diyerek kızmıştı.
Annemin yanında tek kelime bile edemezken, "Senin canın nasıl yandıysa onun da öyle yanacak" dediğinde gözyaşlarım akmaya başladı. "Ağlama sırma gözlüm." dediğinde annem bizi yalnız bırakırken dudaklarıma yapıştı. "Ohh be dünya varmış." dediğinde ters ters baktım. "Demir." diyerek uyardım.
Telefonu çaldığında ne duyduysa hemen çekip gitmişti. Bende odama geçerek önce bir duş aldım. Sonra üstümü giyinip odadan çıktığımda annem telefonla konuşuyordu. "Kızım iyi değil onun iyi olması için elimden geleni yaparım." dedi. Sanırım bir planı vardı.
"İkisinin de acı çekecek benim kızım nasıl çekiyorsa onlar daha beterini çekecek" dediğinde şaşkınlık içinde kaldım. Odaya girdiğimde telefonu kapatıp, "Maya" dediğinde, "Anne ne yapıyorsun?" diyerek sordum. Derin bir nefes çekti. "İkisini bir depoya kapattım sen ne yaşadıysan aynısı yaşayacak " dedi.
"Peki babamın haberi var mı?" diyerek sorunca, "Ondan habersiz yapar mıyım?" diyerek sordu. "Mümkün değil" diyerek güldüm. "Bunun hesabını ben sormak istiyorum." dedim. Bakışları endişeyle bana dönerken, "Lütfen anne" dediğim anda, "Peki yanına bir kaç adam al" diyerek izin vermişti. Ona sarılıp ağlarken, "Herşeyi senin için yapabileceğimi biliyorsun." dedi.
...
Üstümü değiştirip aşağı indiğimde korumalar beni bekliyordu. Derin bir nefes çektim. "Patron biz hazırız" dediğinde araca binerek Demir 'i aradım. Kısa sürede dönüş yaptığında durumu anlatınca, "Geleceğim" dedi. Korumaya bakarak, "Hanginiz ilgilenecek" diyerek sorunca kaşını kaldırdı. "Patron ben bakıyorum." dediğinde gülümsedim. "Güzel ikisini de ölmekten beter olsunlar ölmek için yalvarsınlar." diyerek emir verdim. "Hiç merak etme patron öyle bir hale gelecek ki her gün ölmek için dua edecek" dediğinde sinsi sinsi güldüm.
"Bebeğim nasıl can verdiyse onlar da versinler canım yana yana bebeğimi aldılar." dedim. Elimden gelseydi onu kurtarmak için herşeyi yapardım. Ama elim kolum bağlıydı. Öylece çaresizce izlemek zorunda kalmıştım. Gözlerimi açtığımda herşey için artık çok geçti.
Deponun önünde durunca araçtan indiğim gibi içerden sesler geliyordu. İşte tam istediğim gibi olmuştu. İçeri girdiğimde burnuma ağır kokular geliyordu. İkisinin karşısına geçtim. "Ooo karıcım beni kurtarmaya geldin?" diyerek sordu. Bir kahkaha atarak, "Gerçekten buna inandın mı? Bana yaşatılanları unutup seni kurtaracağıma nasıl inandın." diyerek alayla konuştum.
"İkinizde ölmekten beter edeceğim." dedim. "Ne o bebeğine çok mu özledin?" diyerek alayla konuştu. Yanımdaki küreği alıp Ömer Mirza’nın suratına sert bir şekilde vurdum. Burnundan kanlar gelirken, "Onun adını ağzına sakın alma." dediğim anda Demir hemen gelmişti.
Çıkmam için işaret verdiğinde korkuyla bakarken, "İkisini de öldür." diyerek çıktığım anda silah sesi gelmişti. Arkama baktığımda cansız bedenleri yere yığıldı. Demir fazla sorun çıkmaması için kafalarına sıkmıştı. Peki içim rahat etti mi? Hayır kesinlikle etmedi. Ama bunu yapanı yaşatmam bedelini ağır ödetirim...
Bölüm sonu