1. Bölüm

1078 Words
Keyifli okumalar "Benim gerçekten kötü biri olduğumun farkında mısın?" sesi ciddiydi. Kafamı evet anlamında salladım. "O zaman neden kaçmıyorsun?" bu sorunun cevabını bende kendime defalarca sormuştum ama hiçbir cevap alamamıştım. Bilmiyorum anlamında dudağımı sarkıp ellerimi iki yana açtım. "hiçbir bir fikrim yok.. Sanırım kötü sendromuna yakalandım." Ağzının bir kenarı sinsice yukarı kıvrıldı. "Sanırım nedenini ben biliyorum.. Diye mırıldandı." Çünkü benim gibi birinin bir kalbi olabileceğine inanıyorsun.. Ama sana garanti veririm ki yok " Ağır adımlarla bana doğru ilerliyordu. Beni kapıyla kendi bedeni arasında sıkıştırdı. O kadar yanımdaydı ki vücudunun sıcaklığını hissedebiliyordum. Elinin tersiyle boynumdaki saçları geriye atarken baş parmağıyla dudaklarımı okşadı. Yüzünde kendinden emin bir ifade vardı. Sıcak nefesi tenime değerken tüylerim diken diken oluyordu. Onu parmağımın ucuyla iterek, "Peki benim ne kadar acımasız olabileceğimi farkın mısın? Kaşları havaya kalktı. Geriye giderek o muhteşem gülüşünü ortaya çıkardı." En fazla ne yapabilirsin ki "dedi. Tam istediğim kıvama gelmişti." Mesela en yakınlarını tuzla buz ederim. " yüz haltları gerildi. Ona doğru adım attım." Ben babamı öldüren kadınım. Eğer benim olmazsan hiçbir kimseye acımam " sinirlenince bir hışımla boğazıma yapıştı. Cıkladı." Senin olursam hayatını cehenneme çeviririm kaçacak delik ararsın" sustu tekrar konuştu. " bu saatten sonra olacaklardan ben sorumlu değilim hanımefendi." "Göreceğiz bakalım kim kazanacak? Kim kaybedecek" kendimden emin adımlarla elimi kapının kolpuna atacağım zaman arkamı döndüm. "Görüşürüz bay gargamel" bana fark ettirmeden aynaya baktığında, " Öyle fark edilmez" bakışları bana döndü. "Benim tarafımdan bakman lazım" dedim. Derin bir nefes aldı. Odadan çıkarken bir gürültü duydum. Harun Efe salondaki cam sehpayı kırmıştı. Eli kan revan içinde ydi. Dişlerini sıkıyordu. Çenesinden belli oluyordu. "İki saattir içerde ne halt yediniz? Kıskançlık krizine girdi. Gözleri eskisi gibi kararmıştı. Tıpkı bir kurdun dönüşümü gibiydi." Bu seni ilgilendirmez " boynundaki damarlar patlamak için hazırdı. Elindeki içki bardağını alıp yarasının üzerine döktüm. " Ah manyak kadın" Bir daha hayatıma karışmaz umarım. Yoksa bunun sonuçları ağır olurdu. "Hayatıma burnunu" sözümü kesti. " dibime kadar geldi. Bastığı camlar kulakları sağır edecek kadar ses çıkarmıştı." Sokarsam ne olur? " diye sormuştu. Üstüne yürüdüm o ise geri geri gidiyordu. En son sırtı duvarla buluştuğunda," Sülalenle fantezi yaparım. " Yutkundu onun korkuları beni güçlendiriyordu. Ömer Mirza kollarını bağlamış beni izliyordu. Onu göz kırparak evden çıkmıştım. " Maya Mehrotha" Adımın söylenmesiyle yerimde durunca korumalar bir adım atmıştı. Arkamı dönüp bakınca Harun Efe'nin bana öfkeyle baktığını gördüm. Bu adam artık haddini aşıyordu. " Bu yaptıklarının hesabını vereceksin" sabırlı olmalı ve ani kararla hata yapmamam gerekiyordu. Gözlüğümü takıp, "göreceğiz" dediğim anda burnundan soludu aynı kırmızıyı gören boğalar gibi Ömer Mirza ise şehvetle bana bakıyordu. Tabi herşeyin bir zamanı vardır. Ben kim miyim? Ben o küçük kızım babasından eziyet gören sevdiği adam tarafından sırtından vurulan kızım karanlık odalarda kaç kere ağladım. Kaç kez dua ettim. Ben annesinin savaşçı kızı babasının katili olan kızım ben o ezilen kadınların arkasında dimdik ayakta duran kadınım. "Maya Mehrotha" ???? Sabahın güneşi odama vururken gerinerek yataktan kalktım. Banyoya giderek kendimi sıcak duşun altına atınca yine bebek ağlama sesi geldi. Duymamak için kulaklarımı kapatsam da olmuyordu. Harun Efe'nin düşmanları yüzünden ölmüştü. Hıçkırıklara boğuldum elimi duvara vura vura ağladım. Annem banyo kapısını açıp endişeyle, "Maya kızım hadi çık" dedi. Bornozu giyinirken gözyaşım dinmedi. Bedenim yaşıyor ama ruhum çoktan ölmüştü. Kocamın hatasını bebeğim ödedi daha doğmamış kız mı erkek mi? Saçları, gözleri ne renkti? Kokusu nasıldı? Dolaptaki bütün kıyafetleri çıkarıp odanın ortasında ateşe verdim. Çünkü bir anne olamayacağımı o zaman öğrendim. Annemin sesi beni kendime getirdi. "Toparlan güçlü dur" diyordu. Aslında haklıydı o çıkarken bende şirkete gitmek için hazırlanmış çıkıyordum. "Kızım gel kahvaltı et" anneme döndüm. "Canım istemiyor hemen dönerim" dedikten sonra şirkete gelmiştim. Tek başıma kurdum bu Şirketi kimsenin yardımı olmadan kendi çabamla. Derin bir nefes almak için pencereyi açtım. Tam o sırada dışarda bir gürültü geliyordu. Eski kocam yine ziyarete gelmişti. "Beyefendi böyle giremezsiniz" diye bağırıyordu. Harun Efe odaya dalmıştı. Ebru mahcupla, " Hanımefendi engel" elimle çıkması için işaret ettim. "İçecek ister misin? Diye sordum. Belli ki burnundan soluyordu. Dolaptan viski çıkarıp bardağa koydum. Eline alırken titredi. Bu tuhafıma gitse de umrumda değildi." Ne o kocacım beni mi özledin? Gözleri doldu onu ilk defa böyle görüyordum. Eskiden olsa endişe ederdim ama şimdi şurada ölse arkama dönüp bile bakmam. " Maya duyduklarım doğru mu? Koltuğa geçerken, "Ne duydun? Ağlamaklı çıkan sesle," Hamile olduğunu ve bebeği kaybettiğini " dediğinde yaşananlar gözümün önünde canlandı." Gözüme bak "dedi. Gözlerine bakıp," Evet doğru ne yapacaksın? "Maya bunu neden sakladın benden gizlemeye hakkın yok" Ayağa kalktım cam kenarına oturup ona bakıp, "Bence saklamaya hakkım var. Çünkü hiçbir zaman yanımda olmadın" dedim. Elini yumruk yapmıştı. "O benim bebeğimdi." "O bizim bebeğimizdi senin düşmanların yüzünden öldü. Senin hatanın bedelini bebeğim ödedi." bir anda elindeki bardağı yere fırlattı. "Benim yüzümden öldü." diyerek odadan bir hışımla çıkmıştı. Şimdi hayallerim yerdeki kırık camlar gibiydi. İstemsizce elim karnıma gitmişti. Gözyaşlarım yanağımdam düşerken camdan dışarı baktım. Pişmandı ve çaresizdi. Eminim ki şuan kendini suçluyordu. Aslında onun için üzülüyorum ama bana yaptığı eziyetler aklıma gelince nefret etme hissi geliyordu. Şuan ki hedefim "Ömer Mirza Saraçoğlu" İkisinin de acı çekerken izlemek benim için bir zevk olacaktı. Yoluma taş koyan bana engel olan her kim varsa gözünün yaşına bile bakmayacağım. Kapının tıklanmasıyla kendime geldim sekreterim ve en yakın dostum olan Ebru yanıma gelip, " Rahatsız ediyorum özür dilerim annen aradı. Telefonun kapalıymış" dedi. Meraklı bakışlarla, "Biz arkadaşız bana herşeyi anlatmanı istiyorum." Başımdan geçen bütün olayları anlattıkça sinirlendi. "Ne demek bebeğimi kaybettim" bana sarıldı. En çok ihtiyacım olan şey buydu. "Ebru, Harun Efe'nin hatasını bebeğim ödedi." dedi. "Şimdi buraya gelen o muydu? Başımla onay verdim." Bebeğimi öldüren kim biliyor musun? Diye sordum. Kaşlarını çattı. "Kim? Gözlerim doldu ve ona yalvarış seslerim kulaklarıma geldi. " Ömer Mirza " " Ne, nasıl bu kadar vicdansız olabilir? Küçücük bir bebeğe nasıl? Gerçekten aklım almıyor ve sen bunca acıya nasıl dayandın " nefes alamadım gözlerimi sildi." Kaç kere ölmek istedim bileklerimi kestim kanım akarsa acım diner sandım o bile olmadı. " " Canım benim her zaman yanındayım şimdi planın nedir? Güldüm. " Onların acı çekmesini istiyorum nefes almasınlar önce Ömer Mirza 'yı kendime aşık edecem sonra sırtından vuracağım aynı bana yaptıkları gibi" dedim. Ebru' nun elinden tutup, " Ama yardımın gerek yanımda olacak mısın? " Tabi ki sorman bile hata elbette her zaman yanındayım ne istediğini söyle yeter " dedi. Boynuna sarılıp," Bana onların neler yaptığını nelere gittiğini özellikle Ömer Mirza neler yapıyor onu bulman lazım "dediğim anda" çocuk oyuncağı bitirelim şu işi "dedi. Kafama koyduğum gibi yapacaktım. Mutlaka bu bedel ödenecekti. Kendim için bebeğim için sen rahat uyu bebeğim annen bunun hesabını sormadan yanına asla gelmeyecek Bölüm sonu Oy ve yorumlarınızı bekliyorum
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD