✨️Tokat✨️

751 Words
Günler sonra... Aileme sığınmıştım. Babam aile üyelerinden büyükleri toplamış hamileliğimi sonlandırmak için konuşma yapıyordu. Onlara göre zinaydı bu. Bebeğim nefret tohumuydu. Herkes benden nefret ediyordu. Günaha bulandığımı bebeğimin doğmaya hakkı olmadığına karar verilmişti. Allah'ın verdiği canı almaya kalkışıyorlardı. Eğer Allah beni anne olmaya layık bulduysa benimde canım uğruna bebeğimi korumam gerekmez miydi? Kendimden vazgeçerdim ama bebeğimden asla. Bahar "İnsanların yüzüne nasıl bakarız?" Dedi görümcesine suçlarcasına bakıp. En büyük abimin karısına nefretle baktım. Yanıbaşımda olan ablalarımın sessiz kalışlarıysa daha çok canımı yakıyordu. Nihan "Ama masum bir bebek o daha." Diye cılızca konuştu. "O bebek zina ürünü hepsi bu" dedi Nazlı. İkinci yengemin sözlerine karşılık "Zina değil" diye bağırdım. "Zina değil işte. Babasını görmedim bile" "İçindeki can ona ait ama" Gülay kardeşine sarılıp başını öptü "Yeter üstüne gitmesenize. Hem size ne oluyor?" Yüzümü ablamın göğsüne sakladım. Korunmak istiyordum. Meryem Hanım verilen kararı kocasından duymuştu. Yıkılmış bir haldeydi. Bir yere bir şeylere tutunmak istedi. Yanıbaşındaki kocasına ise hiçbir zaman tutunamamıştı. Gözünden yaşlar dökülüp "Bunca yıl" dedi yalvarırcasına "Senden hiçbir şey istemedim. Lafını ikiletmedim Yahya. Şimdi istiyorum. Mahru'yla bebeğine dokunmayın." Kocasının bakışları içini eziyordu. Bunca yıl bu zalim adama nasıl katlanmıştı bilmiyordu. "Kızımız elin piçini doğursun bizde gavat diye anılalım. Yarın öbürgün kapımıza da boynuz dikerler." Diye tısladı Yahya. "Sen ne anlarsın ki?" "Hakkınız yok" tokat öyle şiddetliydi ki Meryem Hanım kendini koruyacak zamanı bulamadı. Dudağı patlamış kanı diline bulaşmıştı. Yerden gözlerini kaldırdığında her iki oğlunu da mahçup bir halde gördü. Annelerini babalarından koruyamayan oğullar doğurmuştu. Sarsıcı bir acıydı bu. Yahya eğilip karısının yazmasının üstünden saçını çekip "Sakın bir daha benimle böyle konuşma. Eskisi gibi mi olayım illa bir yerini kırıp öyle mi susturayım seni Meryem?" Babamın getirdiği kara haberi uysallıkla dinledim. Şimdi Orhan'a götüreceklerdi beni. Orhan vakit geç olduğu için kürtaj yapacak doktor bulamayacaktı. Yarına kadar vaktim vardı. "Yüzümüzü yere eğdirme Mahru. Ben bunca yıl şerefimizi korudum bunu senin bozmana izin verecek değilim." Babam şereften bahsediyordu. Annemi aldatan babamdı. Kocası olan, sırf başları açık ve kısa etek giyorlar diye onlara hafif kadın deyip arsızca utanmadan bakan babamdı. Eve kolunun kıvrımında boru gibi sardığı çıplak kadın dergileri getiren yine babamdı. Kazandığı paranın çoğunu metresine yediren de babamdı. Tüm bunları yapıp bana şereften bahsetmesi midemi bulandırıyordu. Ben bu dünyada babamdan daha şerefsizini görmemiştim. "Katil etme bizi Mahru hemen kurtul o piçten" Ahmet abime öylece baktım. Kız kardeşine kinle bakıp "Ne kocana ne de bize bunu yapmaya hakkın yok" dedi Mustafa sert bir sesle. Benim hakkım neydi? Bu dünyaya ben ve bebeğim hariç herkes sığıyordu. Nefesimi kesmek istiyorlardı. Hoyratça. Bir korsan gibi hayatımı yağmalıyorlardı. Elbirliğiyle öldürüyorlardı beni. Annem ve ablalarım dışında kimsem yoktu. Onlar benden daha acizlerdi. Babam kendi eliyle kocamın evine bıraktı beni. Bir katilden başka bir katile gidiyordum. "Erkek adama başkasının dölünü doğuracağım denir mi? Orhan yine iyi dayanmış. Bu laf üzerine seni alnının ortasından vurması lazımdı. Ama işte sonunda hapis yatmak var. Sen uğruna hapis yatmaya da değmezsin ki" Nefretle yüzüne tükürmek istedim. Biraz daha kalırsam kendimi tutamayacaktım. Zili çaldım. Kim o demeden açmışlardı kapıyı. Kapıyı itip eve girdim. "Kabul ettin mi?" Kuruyan boğazım canımı yakıyordu. Su içmek için mutfağa seğirttim. Kaynanam patatesleri dilimlemiş ocağın başında tavaya koyduğu yağın kızarmasını bekliyordu. "Kurtul o piçten hemen adımızı boynuzluya mı çıkaracaksın?" Diyen kaynanamı umursamadım. Buzdolabını açıp soğuk su dolu sürahiden iki bardak su içtim. "Aldıracaksın onu. Beni bu utanca mahkum etmeye hakkın yok Mahru" Diyen kocama alayla bakıp "Sen beni aldatırken benim ne hissettiğimi hiç düşündün mü Orhan? Ve en önemlisi tüp bebeği yapma fikri senden çıkmıştı unuttun mu? Sorun bende değil sendeydi. Ama sırf erkeklik gururun incinmesin diye sorunun bende olduğunu söyledin herkese. Ben senden boşanıyorum ve bebeğimi doğuracağım" dedim güçlü kararlı bir tavırla. "Elin Arap'ına bak hele. Bize medeniyet dersi mi veriyorsun bedevi?" Diye çıkıştı Orhan. Karısının kolunu canını yakacak bir şekilde sıktı. Bir elini kaldırıp iki defa tokat attı. Sanki içimde volkanlar patlıyordu. Öyle bir haykırdım ki sesim kaynanamı korkutup mutfaktan kaçırmıştı. Gözüm dönmüştü bir kere. Kızgın yağın çıtırdadığını duydum. Orhan bana bakmıyordu. Hınçla tavanın kulpundan tuttuğum gibi Orhan'ın yüzüne fırlattım yağı. Şimdiye dek duyduğum en korkunç sesti Orhan'ınki. İçim soğumamıştı bir türlü. "Sen bana tokat atarsın, ben yüzünü yakarım" dedim öldürücü nefretimle. "Sen kim boksun bebeğimi öldüreceksin ha?" Birazdan komşular sesleri duyacak eve geleceklerdi. Vakit kaybetmeden yatak odasına koşup komodindeki kimliğimi ve para cüzdanımı aldım. Koşarak odadan çıktığımda kaynanam kollarımdan tutmak istedi beni. Onu itip evden süratle ayrıldım. Kaynanamın ve kocamın çığlıklarını bana lanetler ettiklerini duyuyordum. Her şeyi saklayan gecenin beni de saklamasını istiyordum. Kaçıyordum nefesim tıkanırcasına. Gidebilecek ve şu an güvenli olan tek bir yer kalmıştı oda memleketim Urfa'ydı. Bölüm sonu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD