BAHAR Bir günü sessiz sakin ve neler söylenir ya da söylenmez bilemediğimiz için susarak geçirdik Fırat ile… Sabah olmasını istedim mi? Ya da sabah olup da güneş doğmuş muydu benim günüme bilinmez. Fırat karşımdaki koltukta uyuyakalmıştı saatler önce ve ben gün ışığını görene kadar hiç uykuyu hissetmemiştim. Arada bir sessizce içime akıttığım gözyaşlarım ve ağzımdan hıçkırıklarım çıkmaması için elimi ağzıma götürmek dışında hiçbir şey yapmamıştım. Efser Abla’nın tüm teskinlerine rağmen nerede yaşadığımızı hatırlayınca her şey yeniden tepeme çöküveriyordu. Artık ne gözümde yaş kalmıştı ne de halim. Yüzümde tek bir mimik bile oynamadan gün ışığının gökyüzünü aydınlatmasını izledim. Neler gelmişti başıma öyle? Nelere göğüs germek zorunda bırakmıştı hayat beni? Fırat’ın telefonunun alarm