Ahmet ne kadar kırdığını o zaman anladı. Haklıydı. Bir polis bir komiser olarak uğruna savaştığı değerlerin aksine Bilge’yi itham ettiği şeyler yenilir yutulur gibi değildi. “Evlen benimle. Karım ol kadınım ol. Yaptığım söylediğim şeylerin tamamını burnumdan getir o zaman. Gıkım çıkarsa namerdim.” “Ne? Saçmalama”. “Bilge seni seviyorum. Çok. Bilemeyeceğin kadar. Anlayamayacağın kadar. Çocuklarıma anne ol istiyorum. Halama gelin. Meyra ile Kimya’ya elti.” Bilge’nin gardı düşmek üzereydi. Neden bu kadar seviyordu ki bu adamı. “Senin vicdan azabın dinsin diye ben kendimi ateşe atmayacağım.” Ağlıyordu. Göz yaşları kendine ihanet etmişti. “Kendini vicdan azabım mı zannediyorsun? İyi bak o halde”. Bilge’nin elini kalbine götürdü Ahmet. Avucunun altında atan şey Bilge’nin kalbini yumuşattı