İkiside sarhoş gibiydi çiftliğe döndüklerinde. Meyra bir bahane ile ayrıldı. Yiğit Yalçın’nın yanına gitti. “Naber aslan parçası?” “İyiyim” dedi dudakları büzük bir şekilde. “Seninle ata binelim mi”? Yalçın’ın yüzü anında aydınlandı. “İkimiz mi”? “Tabi ikimiz erkek erkeğe ne dersin”? “Harika olur”. Sanki sabah ağlayan çocuk gitmiş yerine dünyanın en mutlu çocuğu gelmişti. “Haklı” dedi kendi kendine “O kadar çok ihmal ettim ki”. “Sen Ercan amcanla git sana bir at seçin bende geliyorum”. Ercan’a seslendi. Yalçın’ı emanet edip Barut adına yaraşır bir şiddetle Özlem’in odasına daldı. Boğazından tuttu duvara dayadı. “Pılını pırtını toplayıp ben geziden dönene kadar defolup gidiyorsun”. Daha ne olduğunu anlamamıştı bile Özlem. “Ama Yiğit”. “Kapa çeneni” diye böğürdü. “Sen kimsin