Sidra üst basamaklardan bana bakıyordu. Onu öyle görünce eve gelirken çarpan kalbim daha da hızlandı. Üzerindeki leopar desenli şort takımıyla her zamanki gibi çok güzel görünüyordu. Gözleri, sanki içimde sakladığım tüm pişmanlıkları ve özlemi okuyabiliyordu. Aşağıya inmeden, konuşmadan uzattığı eliyle salonu işaret edince, ne söyleyeceğini tahmin etmeye çalışarak dediğini yaptım.
Salona girip arkamdan gelmesini bekledim. Ayak sesleri kapıya yaklaşırken, bir an durup konsolun aynasından kendime baktım. Bugün kendime çok özenmiştim, en iyi halimle karşında olmak istiyordum. Gömleğimin yakasını düzelttim, derin bir nefes aldım. Bu sırada Sidra içeriye girdi. Elimdeki papatya buketini, Sidra’nın asık suratına inat, gülümsemeye çalışarak ona uzattım. “Senin için,” dedim. Her zamanki gibi güze
