ALPER Ertesi sabah annem ve avukatım ile birlikte karakoldan çıktığımızda hala yaşadıklarım kötü bir şaka gibi geliyordu. Yirmi dört saat boyunca boş yere nezarette tutulmuştum. Akşama kadar masum olduğum ispatlandığı halde saçma sapan prosedürler yüzünden geceyi nezarette geçirmiştim. Annem “Şimdi ne yapacaksın?” dedi. “Tabii ki Sidra’yı almaya Midyat’a gideceğim” Annem önüme geçip yüzümü avuçlarının arasına alarak sarstı. “Oğlum delirdin mi? Böyle elini kolunu sallayarak oraya gidemezsin. Asaf olanları anlatmadı mı? Öldürürler seni” Öfkeyle annemin bileklerinden tutup kendimden uzaklaştırdım. “Anne sadece ölüm emri verilen ben değilim, Sidrayı da öldürecekler farkında mısın? Karım onların elinde.” Annemin gözleri doldu. “Ama sizi beraber infaz edeceklerini Asaf söylemedi mi,” derken