ALPER Edanın öldüğüne inanamıyordum. Ondan nefret ettiğim bir gerçek olsa da böyle bir duruma oh çekecek kadar vicdansız değildim. insandım ben. Düşmanım için böyle bir dilekte bulunamazdım. Güzel başlayıp kötü biten bir ilişki yaşamış olsak bile böyle bir sonu hiçbir insan hak etmiyordu. Onu kim, neden öldürmüştü, neden suçu benim üzerime yıkmaya çalışıyorlardı bilmiyordum. Sorguda, odanın ortasında demirden yapılmış yüzeyi çiziklerle dolu, köşeleri paslanmış bir masada karşımdaki memurla oturuyordum. Bir diğeri de gri boyası yıpranmış olan duvara yaslanarak bizi izliyor, arada müdahale ediyordu. Odanın tek aydınlatma kaynağı, tavandan sarkan çıplak bir ampuldü. Karşımda oturan memura belki de onuncu defa aynı cümleyi tekrarladım. “Bakın ben bütün gece hastanedeydim. Güvenlik kameraları