3.Bölüm "İKİNCİ ŞANS"

1128 Words
ALPER Şok olmuş şekilde dondum kaldım. Adamlar tepeden ayağa inceleyerek bana bakıyorlardı. Asaf’ın amcası bastonunun yardımıyla ayağa kalkarak diğer adamlara yöneldi “Sidra yeğenim, kanımdan biri bile olsa hükmü bellidir. Benim oğlumun ölümüne sebep oldu. Namussuzluk yaptı. Cezası ölümdür. Başkasıyla evlendirirseniz benim oğlumun kanını yerde bırakırsınız. Bu kararı kabul etmiyorum!” Adamlar kendi aralarında konuşurken Asaf’ın babasından çıt çıkmıyordu. Belliki aşiret büyükleri ne karar verirse razıydı. Asaf öne çıkarak “Namussuzluk yaptığı ne belli amca” dedi. “Sana az öncede söyledim. Yine söylüyorum. Belki kusurlu olan Zinar’dı. Belki kocalık görevini yerine getiremediği için canına kıydı.” Söz konusu erkeklik olunca amcası hiddetlenerek ayağa kalktı. “Sen ne dediğinin farkında mısın Asaf! Daha benim oğlumun toprağı kurumamışken sen benim evimde benim oğluma iftiramı atarsın!” Bende dahil olmak üzere herkes ikisi arasındaki konuşmayı dinliyordu. Asaf adamların yüzlerine tek tek bakarak “Ben size hastaneye gidelim dedim ama kabul etmediniz. Sidra benim kusurum yok diye yemin ederken onu ölüme mi göndereceksiniz ağalar! Ya söylediği gibi günahsızsa, Ömrünüzün kalan kısmını bu veballe nasıl yaşayacaksınız. Allah hesap sormaz mı” Bu sözler üzerine adamlar kulaktan kulağa konuşmaya başladılar. Bense olduğum yerde ne düşüneceğimi şaşırmış, taş kesilmiştim. Birkaç dakika sonra içlerinden en yaşlısı Asaf ve amcasına bakarak kararlarını verdiklerini söyledi. Sonra tüm bakışlar yine bana çevrildi. “Evlenmeleri münasiptir” Asaf kolumu tutup çekiştirerek beni dışarıya çıkarttı. “Sana sormadan böyle bir şey yaptığım için beni affet Alper ama başka çarem yoktu. Sidra’nın ölüm emrini vereceklerdi . Bu saatten sonra kardeşim Midyat’ta kalamazdı. Kalırsa onu yok edecek başka bir yol bulurlardı. Onunla evleneceksin dimi” Konuşarak dışarıya çıktığımızda yaşadığım şeye inanamıyordum. Bir kızın hayatını kurtarma pahasına da olsa evlenmek isteyebileceğim son şey bile değildi. Bir daha aşık olmamaya tövbeler ederken, evlenmeyeceğimi söylerken Asaf elimi kolumu bağlamıştı. Kardeşinin yaptığı hatanın cezası nasıl olmuşta dönüp dolaşıp beni bulmuştu. Kafamdaki düşünceler yüzünden sessiz kalınca Asaf “Yalvarırım sana” dedi. “Söz, bir sene. Bir sene evli kalın, eğer onu sevemezsen, eşin olarak göremezsen kardeşimi senden geri alıp güvenli başka bir yer bulurum. Şu an için en güvenilir yer senin yanın. Senden böyle bir şey istemeye hakkım yok biliyorum ama başka çaremde yok Alper. Kıyarlar kardeşime” İlk defa Asaf’ı ağlarken görüyordum. Önümde diz çökmeye yeltendiği sırada kolunu tutup ayağa kaldırdım. “Yapma böyle. Tamam” dedim. Bir kolunu boynumdan diğer kolunu kolumun altından geçirerek sıkıca sarıldı. “Allah razı olsun kardeşim” dedi. “Eyvallah” demiştim ama İçten içe sinirlenmiş öfkeyle dolmuştum. Asaf çok değer verdiğim arkadaşım hatta dostum bile olsa kardeşinin yaptığı hatanın bedelini ben ödemek zorunda bırakılıyordum. Tanımadan kızdan nefret ettim. Başkasıyla yattı diye önce bir adamın ölümüne sebep olmuştu, şimdide benim hayatıma hesapsızca dahil oluyordu. İçimden geçenleri bilmeyen Asaf “Sen otele git. Ben büyüklerle konuşur yarın imam nikahınızı ayarlarım. Resmi nikahı da haftaya İstanbul’a gelirim orada hallederiz.” Resmi nikahtan bahsedince şaşırdım. Kocası sabaha karşı ölen kadın bir haftada nasıl tekrar evlenirdi. Şaşırdığımı anlayan Asaf durumu açıkladı: Bazı sebeplerden dolayı nikahları üç gün sonra yapılacaktı. Yani resmi olarak Sidra hala bekar” *** SİDRA Bütün gece diğer gecelerde olduğu gibi hiç uyumamıştım. Hayatım benim isteğim dışında hızla değişiyordu. Mal gibi oradan oraya itiliyordum. Zinar ile evlenmek en büyük kabusumken, onun intiharı beni ölüm noktasına getirmişti. Ölümü beklerken abim başka bir haber getirmişti, yine evlendiriliyordum. Yine benim adıma karar verilmişti. Bu yaşıma kadar kimse bana ne istediğimi hiç sormamıştı. Babam ve aile büyükleri ne istemişse ben onu yaşamıştım. Tek kızı olmama rağmen babam hiçbir zaman beni sevmemişti. Bir an olsun saçımı okşamamış, yüzüme tebessüm ederek bakmamıştı. Bayramlarda bile elini öperken yüzünü çevirirdi. Abim ve erkek kardeşim Jiyan kadar kıymet görmemiştim bu konakta. Neden? Erkek olmadığım için mi? Aklımın erdiği günden bulunduğum ana kadar yaşadıklarımı düşünürken kapı hızla açıldı. Babamla aynı adı taşıyan üç yaşındaki yeğenim Behram koşarak yanıma geldi. Bacaklarıma sarıldı. Behram’ın karşısında çöküp yanaklarını öptüm, sarıldım. “Halasının minik paşası” O sıra annem ve Havin yengem içeriye girdiler. Annem yengeme Behram’ı almasını söyledi. “Bizim Sidrayla konuşacaklarımız var. Asaf hocayı almaya gitti, gelmeleri yakındır.” Behram mızmızlanarak annesiyle dışarıya çıkınca annem kapıyı kapattı. Yanıma gelip önümde durdu. Yaşadıklarıma izin verdiği için yüzüne bakmak istemiyordum. Hiçbir söz hakkı olmadığını bildiğim halde ona içten içe öfke besliyordum. Çenemi tuttu. Başımı kaldırdı. Göz göze geldiğimizde ağladığını gördüm. Annemi ağlarken görmek duygularımı alt üst etti. İçimdeki öfke silindi gitti. Benim annem onca acı yaşamasına rağmen hiç ağlamamıştı ki. Ne kardeşi öldüğünde, ne de babası öldüğünde. Saçlarımı koklayarak “Ah Sidra’m” dedi. “Ah benim kadersiz yavrum. Zinar’ın öldüğünü duyduğumda, seni bu eve geri getirdiklerinde çok kızmıştım. Ama asıl kızdığım sen değildin. Şu yaşadıklarına engel olamamamaydı asıl öfkem.” Bir süre ağladık. Artık bana düğün gecesiyle ilgili soru sormuyordu. Olan olmuş, giden gitmiş, karar verilmişti çünkü. Annem geri çekilip onu iyi dinlememi söyledi. Söze yeni hayatımla başladı. “Hiç görmediğin, tanımadığın bir adamla evlenmek korkutmasın seni. Bende babanı ilk olarak düğün günümde görmüştüm. Zamanla alışıyorsun. Abin onun iyi bir adam olduğunu söylüyor. Çok şükür ki sağsın. Biliyorsun kızım, ölümden döndün…” Anneme “Ama” dedim fakat beni işaret parmağını göstererek susturdu. “Toprağın altında yatmandan evlat acısı çekmektense mutsuz bir evlilik yapmanı tercih ederim. Yeter ki bir yerlerde nefes aldığını bileyim. İyi yanından bakmaya çalış Sidra’m. Adam genç. Ya baban yaşındaki birisiyle evlendirilseydin. İstanbul’u görmeyi istiyordun hep. Bak artık görmeyi çok istediğin o yerde yaşayacaksın. Buralardan kurtulacaksın. Evleneceğin adam okumuş, işi gücü olan bir adam. Seni aç açıkta koymaz. Kocanı sevmeye çalış. Ona bağlı sadık bir eş olacağına inanıyorum. Hizmetinde, saygında kusur etme. Sözünden çıkma. Sana önceki evliliğin için öğrettiklerimiz gibi. Kocan ne diyorsa, ne istiyorsa o. Bu senin ikinci ve son şansın” O uzun uzun konuştu ben dinledim. Sözünü bitirdiğinde “Ama ben evlenmek istemiyorum” dedim. İtirazıma kızdı. Kolumu tuttu, sıktı “Sen beni dinlemiyor musun Sidra. Burada kalırsan seni yaşatmazlar. Öldürmezler belki ama ölmekten beter eder o kinci amcanla yengen. Seni kendini öldürecek noktaya getirirler. İnsan içine çıkamazsın. Seni gelinliğinle geri getirdiler. Adın lekelendi bir kere” ALPER Tek bir saniye gözümü kırpmadan geceyi geçirmiştim yine de gözümde zerre uyku yoktu. Evleneceğimi düşündükçe yüreğim sıkışıyordu. Kötü bir şaka gibiydi olanlar. Kahvaltı için otelin restoranında arka arkaya iki kahve içmeme rağmen gerginliğim bir türlü geçmiyordu. Sürekli çalan telefonum yüzünden kafayı yiyecektim. Asaf ve yoldaki arkadaşım Ilgaz bir şeyler sormak ya da söylemek için sürekli arıyorlardı. Saatime bakarken restoran girişinde Ilgaz’ı gördüm. Yanıma geldi, sarıldık. Geri çekilip yüzüme baktı. “Gece evleniyorum dediğinde şaka yaptığını söylemiştin dimi. Benimle hala taşak geçiyorsun. Hatta arabayla buraya kadar geldiğine pişman oldun, birlikte geri dönelim diye benimle kafa buldun” Ilgaz konuşurken yüzümü inceliyordu. Ona sadece evlenmek zorunda kaldığımı, acil gelmesini söylemiştim. Hikayeyi bilmediği için yüzümde yalan söylediğime dair bir işaret arıyordu. Bulamayınca “Sen ciddisin” dedi. Cevap vermeme fırsat kalmadan Asaf aradı. “Kardeşim nikah için hoca geldi. Seni bekliyoruz”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD