CENGAVER Günümüzün tümü dükkan dükkan gezmekle geçmişti. Kuyumcu, çiçekçi, tatlıcı, kıyafet bakması derken vaktin nasıl geçtiğini anlamamıştım. Dilem ile öğlenden sonra ikindiye kadar kuyumcu ve kıyafet işini halletmiş, onu eve bıraktıktan sonra çiçek ve çikolata işine koşturmuştum. Annem benden çok daha heyecanlıydı. Sanki kadının başına kalmış harabe bir evdim de sonunda bir alıcım çıkmış gibi davranıyordu. Eve geçip üzerimi giyindikten sonra annemle birlikte Ahmet amcaların evine geçtik. Kapıyı Berkay açınca hem şaşırdım hem sevindim. “Hoş geldin,” dedik birbirimize aynı anda. İçeriye girerken kapının önündeki ayakkabı yığını dikkatimi çekse de ayakkabılarımı çıkarıp evin içine yöneldim. Annem yanımda, Berkay arkamızda oturma odasına girmemizle neredeyse dehşete düşüyordum. Sanki bir