Elis müthiş bir baş ağrısıyla uyandığında odasının içindeki çiçek kokularıyla rahatladığını hissetti. Her sabah Ayşe teyzesi eve gelir çiçekleri değiştirir evi havalandırır eksik var mı diye bakıp giderdi. Mutlaka öyle bir sabaha uyanmıştı genç kız yine.
Tek fark uykusunu alamadığı için olan baş ağrısıydı. Gece onu Barkının eve bıraktığını hayal meyal hatırlıyordu. Uykusu bastırdığında bir sarhoştan farksız oluyordu genç kız. Fakat bu sefer alkol kokusu da işin içine karışınca migreni tutmuştu anlaşılan.
Üstündeki geceden kalma kıyafetlerini çıkarıp rahat şortlu pijamalarını giydi ve saçlarını da topuz yaparak elini telefonuna attı. Abisine bugün ki toplantıya katılamayacağını haber verse iyi olacaktı.
Merdivenlerden aşağı inerken kulağındaki telefonun da abisi tarafından açılmasını bekliyordu.
Karan gece fazla kaçırmadığı için sabah rahatça kalkmış koşuya gitmiş kahvaltısını bile yapmıştı. Kardeşinden gelen aramayı hemen cevaplamış ondan aldığı cevapla endişeyle
"Önemli bir şey olmadığına emin misin geleyim de doktora gidelim istersen?" diyerek soru yağmuruna tutmuştu Elisi.
"Hayır Karan gerek yok ağrı kesici alıp uyusam geçer. Aaaa Karan benim şimdi kapamam lazım sonra görüşürüz öptüm." diyerek kapatan genç kız salonunda yatan arkası dönük adama şaşkınca baktı.
Haydaaaa diyen iç sesine "Valla haklısın iç sesciğim" diyerek koltukla iki büklüm uyuya kalmış adama yaklaştı. Kim olduğunu kıvırcık saçları sayesinde tahmin etse de emin olmak için Barkının suratına baktı ve gördüğü sakin ve mükemmel yüzle bir kez daha şokla sarsıldı genç kız.
Bir adam her anında mı böyle yakışıklı olurdu. Uyuyorsun be adam ben böyle uyusam dudağımdan yanağıma kadar salyam akar saçlarım karışır sen neden yunan heykelleri gibisin bu kadar mükemmel olunur mu? Ayıp çok çok ayıp hem de.
Barkın ise o sırada rüyasında gördüğü kıza bir kez daha aşık oluyordu. Gerçeği yetmiyormuşçasına rüyasında da rahat bırakmıyordu genç adamı Elis. Kızın kahkahası ruhunu okşuyor gözleri içine işliyordu genç adamın.
Elis adamın yüzünde oluşan gülümsemeyle acaba uyanık mı diye düşünse de Barkının mırıldanarak öbür tarafa dönmesiyle elini kalbine koyup nefesini üfledi.
Adamın üzerine eğilmiş acayip bir şeyi inceliyormuş gibi bakarken ona yakalanmak istemezdi sonuçta.
Barkının şarjı bittiği için öten telefonunu hemen yanlarındaki şarj aletine takıp mutfağa geçti genç kız. Bahçeye çıkıp limon topladıktan sonra hala uyanmayan adama kısaca bakıp tekrar mutfağa döndü. Anlaşılan uykusu ağırdı.
Kek hazırlayıp fırına attığında hazırladığı krep hamurunu da pişirmiş iki tabak dolusu krep hazırlamıştı. Kırmızı beyaz noktalı yuvarlak masasının üstüne kahvaltıyı hazırlarken demlenmiş çayı da masaya götürdü genç kız.
Dolaptan iki bardak alıp arkasını döndüğünde gördüğü Barkınla çığlık atıp elindeki bardağı yere fırlattı. Barkın pişmiş kek kokusuna uyanmış mutlulukla bir süre salonda durmuş telefonundaki mesajlara cevap verdikten sonra mutfağa geçmişti kızın yanına.
"Dur dur ben toplarım özür dilerim seni korkutmak istememiştim sadece işine karışmak istemedim" diye açıklama yapan Barkın içinden de Seni bir daha nasıl bu şekilde görürüm bilmediğim için doya doya izledim diye geçiriyordu.
"Önemli değil hallederim hemen sen masaya geç kahvaltı hazır." diyerek eline topladığı camları attı Elis. Ufak bir peçeteyle kalanını hallettiğinde oda sakince iki bardak alıp masaya oturmuştu.
"Şey ben dün gece çok sorun çıkarmamışımdır umarım uykum çok gelince sarhoş gibi oluyorum eh pek bir şey de hatırlamıyorum" diyerek dudaklarını büzen kıza baktı Barkın. Çok güzeldi ve çok masumdu.
"Hayır sadece seni eve getirdiğimde gitmeme izin vermedin ondan dolayı salonda uyudum sabah hatırlarsan bana kızma diye " diyerek göz kırpan genç adama sevimlice gülümsedi Elis.
"Genelde pek hatırlamıyorum ama teşekkür ederim uğraşmışsın gece gece. Neyse buda özrüm olsun." diyerek kahvaltı masasını gösterdi genç kız.
Barkın keyifle kahvaltısını ederken fark ettiği şeyle sarsıldı.
Her sabaha böyle uyanmak hayatının her alanında bu kızın sesini istiyordu.Tıpkı günler öncesinde rüyasında gördüğü gibi ikisinin olan kızın parmaklarını öpmek kıza doyasıya sarılmak istiyordu.
Elis ise bunlardan habersiz kahvaltısını etmiş ağrı kesicisini içmiş şimdi de çoktan pişmiş olan keki dilimliyordu.
"Toplantın falan var mı yoksa bir çay içer miyiz yanında limonlu kekim de var" diyerek ışıl ışıl gözlerle kendisine bakan kıza olumlu anlamda gülümsedi Barkın..
Ondan gelen teklifi reddetmek gibi bir lükse sahip değildi ki..
Barkın ve peşinden de elindeki tepsiyle gelen Elis bahçeye çıktıklarında sakince oturup ağaçlardan gelen kokunun ve sakinliğin keyfini çıkardı.
Barkın ağzına attığı bir parça kekle ve oturdukları bahçenin tanıdıklığıyla bir kez daha sarsıldı.
Bu bahçe birçok rüyasına konukluk etmişti. Kızını ilk burada kucağına almıştı genç adam. Barkın şokla sarsılırken kızın bir anda karşısına çıkmasına şükretti.
Yoksa o nasıl bulurdu bilemiyordu..
"Bu keki daha önce annemlerde de yedim aynı lezzetti hatta çok beğenmiştim de annem kendisi yapmadığını söylemişti" diye konuşma açan Barkın Elisten gelen "Bizde oldukları akşam da yapmıştım bundan size göndermiştik belki onun tadına bakmışsındır." cevabıyla memnunca gülümsedi.
Hem güzel hem becerikli daha ne isterdi ki?
Çalan telefonuyla ağzındaki keki hızlıca yutup cevap verdi karşısındaki Karana.
"Efendim Karan"
"Barkın toplantı vardı geldim şirkete sen yoksun. İyisin değil mi sen Eliste yanımda yok migreni tutmuş " diyen Karanla bakışları kıza kaydı Barkının.
Önündeki kekten yiyor çayını yudumluyordu.
"Yok yok iyiyim uyuyakalmışım sadece yarım saate orada olurum sen odamda bekle beni" diyerek kapattılar telefonu.
"Migrenin mi tuttu?" diyerek ilgiyle kendisine bakan Barkına hafifçe gülümseyip "Evet de uyursam geçer yani öyle umuyorum ağrı kesici aldım zaten." diye cevap verdi Elis.
"Tamam o zaman ben şimdi çıkıyorum sende doğru yatağa eğer bir şey olursa ara hemen gelirim." diyerek ayağa kalkan genç adam hala oturan kızın başına bir öpücük kondurup hızla attı kendini evden.
Akşam tekrar geleceğine emin bir şekilde şirkete yol alırken Elis de şaşkınlığını üstünden atmış odasına çıkmıştı.
Mor perdelerini kapatıp odasını karartınca sakince yatağına yürüdü ve telefonunu sessize alarak gözlerini yumdu. Güzel bir uykuya asla hayır demezdi.
*******
Gece yarısı kapısının yumruklanmasıyla gözlerini açan genç kız ne olduğunu anlamadan kendini kapının önünde buldu. Eliyle saçlarını karıştırıp ışığı yakan Elis hala çalmaya devam eden kapıyı hızla açtığında karşısındaki Barkın korkuyla karışık endişeli gözlerini üstüne dikmiş kısa bir hasar kontrolü yapmıştı.
Daha sonra kızı kendine çekip sarılan genç adam sakin bir ses tonuyla konuştu.
"Kaç sefer aradım seni niye açmıyorsun öldüm meraktan Elis"
Öldüm sana bir şey olacak korkusundan be kadın, yapma bir daha böyle bir şey öldürme beni aşkından yalvarırım....
"Ama ben sadece uyuyordum ki" diye masumca konuşan genç kız hala Barkının kollarında uyku sersemliğini üstünden atamamış bir şekilde duruyor çokta fazla sorgulamıyordu oldukları durumu.
Barkın " Olsun saatlerdir ulaşamıyorum endişelendim" diyerek durumu kurtarmaya çalışırken sevdiği kadının mis kokusunu içine çekmenin mutluluğunu yaşıyordu.
Kendi kendine artık bu mesafeyi hiç artırmayacağına dair bir söz daha verirken genç kızda kollarını beline sarmıştı...