2. Kitap / 1. Bölüm
Mafyanın Koynunda Esir 2. Kitaptır
Öncelikle Mafyanın Koynunda 1 i okumanız gerekiyor. 1 yıl sonrasında neler oluyor, bu kitapta yer alacak, başta gidişat kötü gibi görünse de herkes payına düşeni alacak ^^
1 yıl sonra
Aslan
“Sen bana aitsin! Gidemezsin!”
Cemre titreyerek ayakta durmaya çalışırken onu son anda yakalayıp kollarımın arasına çektim.
“Bırak beni…”
“Bırakmam yaban çalısı. Sen ne yaparsan yap, benden kaçışın yok! Sen benimsin! Bana aitsin! Senin benden başka seçeneğin yok!”
“Bıraktın ama! Sen beni yalnız bıraktın! Karnımda bebeğimle bir başıma bıraktın Aslan!” dedi haykırarak.
Cemre kollarımın arasında çırpınırken onu daha sıkı sarmaladım. Benden uzaklaşmasına katlanamıyordum. Ben ona sıkı tuttukça kollarım bana ihanet edercesine güçsüzleşiyordu. Kollarım gevşedikçe Cemre özgürlüğüne bir adım daha yaklaşıyordu.
Onu tutamıyordum. Ona yakın, bir o kadar da uzaktım.
“Gitme Cemre… Gidersen biz diye bir şey kalmaz…” öfkem yerini çaresizliğe bırakıyordu. Tutkum yerini korkuya emanet ediyordu.
Cemre soğuk bakışlarını gözlerime dikerken hiç sesi titremeden konuştu;
“Ben seni boşuyorum Aslan Saruhan… Talak hakkımı kullanıyorum.”
“Sus! Sakın! Sakın bir daha bunu söyleme! Sen beni boşasan da nafile! Seni asla bırakmam!”
“Bak beni artık tutamıyorsun. Keşke sözünü tutabilseydin. Hepsi senin hatan… Tüm bunlar senin hatan…”
Benim hatam… Cemre haklıydı. Karanlığa doğru giderken, ben arkasından bakıyordum. Gitme, diyememek o kadar zordu ki… Ona engel olamayacağımı bile bile ellerimi uzattım ancak o karanlığın içinde uzattığım ellerimi bile göremiyordum.
Uyanmak istiyorum. Uyanmazsam eğer Cemre o karanlıktan hiç bir zaman çıkamayacak. Ben ya hep karanlığa bakarak onun dönmesini bekleyeceğim. Ya da ışıkları açacağım.
Uyan Aslan Saruhan… Şimdi uyumanın sırası değil!
***
Gözümü açtığımda başımda bir doktor vardı. Hastanede olmam gerekirken deniz manzaralı bir odada olduğumu fark ettim. Doktor muayene yaptıktan sonra hemşire de vitallerimi kontrol etti. Konuşmak o an dilime ağır gelmişti. Başım dönüyordu. Biraz daha uyumak istiyordum. Sonra gördüğüm rüyayı hatırladım. ‘Uyumanın sırası değil…’ bu sözler zihnimde yankılandı. Cemre’yi merak ediyordum. Onu görmek umuduyla etrafa bakındım ama kimse yoktu.
Beklemekten bitap düşünce, dirensem de uyumuşum. Sanki hiç uyumamışım gibi derin bür uykuya daldım. Gözlerimi yeniden araladığımda o doktorla hemşire yerine baş ucumda Selvi vardı. Onu gördüğümde şaşırmıştım. Konuşacak gücüm bu defa vardı.
“Ne oluyor Selvi? Ben nerdeyim?”
“Kocamm, nihayet o güzel gözlerini bir yıl sonra yeniden görebildim.”
Kaşlarım istemsizce çatıldı. “Bir yıl mı? Dalga mı geçiyorsun?”
Telefonunu açıp gösterdi. Tarihi gösterdiğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. Bu ne demekti?
“Gördüğün gibi dalga geçmiyorum. Seni çok özledim, iyisin değil mi? Gerçi doktor arayıp iyi olduğunu söyledi ama yine de emin olmak istiyorum.”
“Selvi, burda ne olduğunu söyle! En son uçak düştü ve başıma darbe aldım. Sonrasını hatırlamıyorum.”
Saçlarıma dokunup alnımı öptü. “Hatırlayamazsın ki, çünkü komadaydın. Doktorlar uyanmaz dese de umudumu kaybetmedim. Seni en iyi doktorlara emanet ettim. Ve nihayet sana kavuştum sevgilim.”
Selvi, vefakar bir eşmiş gibi kendini övürken daha fazla sabredemeyip “Cemre ile bebeğim nerde? Onlar iyi mi?” diye sordum.
“Çok iyiler, hiç aklın kalmasın. Zaten abim yanındayken Cemre’ye ne olabilir ki?”
“Abin ne olaka!”
“Ahh tabii ya, sen bilmiyorsun… Cemre maalesef seni hiç hak etmiyor. Senin yokluğunda koşup abimle evlendi. Çok yazık…”
Duyduklarım doğru olamaz. Yataktan kalkmaya çalıştım. Hem gücüm yoktu hem de yatağa bağlı olduğumu fark ettim.
“Yalanlarını sikerim kadın!”
“Yalan değil, ama illa sikecek bir şey arıyorsan karın yanında… Hem bir yıldır hasta yatağında yatarken hamlamışsındır. Egzersiz olur, ne dersin? Soyunayım mı?”
“Selvi kes saçmalamayı! Ben seni boşadım!”
“Lafta olabilir ama hala kağıt üstünde resmen karınım. Beni istediğin şekilde becerebilirsin sevgilim. Ben eski kötü günleri unutmaya hazırım.”
“Ben seni istemiyorum! Cemre’yi ara! Onunla konuşacağım!”
“Ne gerek var. Bak ben sana her şeyi en başından anlatayım en iyisi, ondan sonra konuşmak istiyorsan arayacağım.”
Selvi bir yılda olan biteni baştan sona anlatırken sanki bir el boynuma yapışmış kemiklerimi kırarcasına sıkıyordu.
Zaman insana çok şey katar, aynı zamanda verdiğinden daha fazlasını alırmış. Selvi anlattıkça zihnimdeki eksik parçalar oturmaya başladı.
Mahir’in çiftliğinden ayrıldıktan sonra hayatımın en büyük hatasını yaptığımı çok acı bir şekilde öğrendim. Cemre’yi arkamda bırakarak yola çıktıktan sonra aldığım tüm tedbirlere rağmen Poyraz’ın hain planının önüne geçemedim. Öyle bir şey yaptı ki ben elim kolum bağlı kaderime razı geldim.
Poyraz’ın kurduğu hain tuzak yüzünden özel uçağım havalandıktan kısa süre sonra arıza verdiğini söyledi Pilot ve uygun bir yere inmeye çalışsa da başarılı olamadı.
Tek yapabildiğim koltuğun arkasında başımı korumaktı. Ve ben o kumpastan sağ kurtulmuşum.
Bugün aynadaki aksimden bile nefret edecek hale geldiysem bunun sorumlusu sadece Poyraz’dı. Cemre… Cemre gerçekten de karanlığa hapsolmuş, benim yüzümden…
Sonra Selvi’nin sesiyle düştüğüm karanlık düşüncelerden çıktım.
“İşte öyle kocacığım. Anlayacağın, kumam, yani eski kumam artık abimle evli. Ama bak abim istersek oğlumuzu alabileceğimizi söyledi. Bebeğine annelik yaparım. Cemre ile yeni çocuklar yapabilirler nasıl olsa.”
“Kes sesini artık! Cemre’nin adını bir daha ağzına alma!” Cemre, Poyraz ile evlenmiş mi gerçekten? Benim oğlum onun soyadını mı taşımaya başlamış? Ya Cemre… Cemre bana bunu nasıl yapar?
“Ama Aslan kocam, ben onun görümcesiyim. Nasıl adını anmayayım? Yengem mi desem? Biliyor musun, bu ara pek iyi anlaşıyoruz. Başta onu ailemize yakıştırmamıştım ama bize uyum sağlamaya başladı. Abimle evlenince ikisinin de yüzü gülmeye başladı. İlk başta boşanırlar sanıyordum ama gayet iyi anlaştılar. Her gece seviştiklerini söylemiş miydim?”
“Beni delirtmek için böyle konuşuyorsun! Ama boşuna nefesini tüketme, Cemre mecbur kaldığı için o şerefsiz abinle evlendi. O Poyraz itine yapacağımı gayet iyi biliyorum! Bana ve Cemre’ye yaptıklarının bedelini ödeyecek!”
Selvi saçlarıma parmak uçlarıyla dokunup “Sakin ol, bak ben yanındayım. Her şey eskisi gibi olacak… Seninle birlikte çok güzel bir aile olacağız. Hem zaten abim sağ olsun bebek işini de hallediyor. Sen yeter ki oyunbozanlık yapma!” dedi pişkin bir tavırla. Hala bebek diyor, aile diyor… Gerçekten delirmiş.
Kollarımı ve ayaklarımı yatağa bağladıkları için pek hareket edemiyordum. Başımı yana kaydırıp “Dokunma bana Selvi! Sen hastasın! Sen de abin de delirmişsiniz!” diye bağırdım.
“Kocama dokunmaya hakkım yok mu? Aşk olsun,” dediğinde dişlerimi sıktım.
“Çöz beni! Beni burada daha ne kadar tutabileceksin Allah’ın delisi!”
“Hişşt hişşştt! Deli değilim, sana sadece delice aşığım. Ne yapıyorsam sana olan aşkımdan yapıyorum. Evliliğimizi kurtaracağım. Bak mesela evliliğimizi yıkmaya çalışan o kara çalı Zehir Ali artık yok!”
Bileklerimi sertçe ileri geri yaptım. “Ali nerde! Ne yaptınız Ali’ye!” diye bağırdım. Bana bunu yapan Ali’ye acır mı? Koruyamadım, ne Cemre’yi ne de Ali’yi… Hesabını soracağım, eğer Ali’nin kılına zarar gelmişse bunu yanlarına bırakmam!
“Bizi ayırmaya çalışan herkes cezasını buluyor sevgilim. İkimizin arasına giren kim olursa olsun sonunu hazırlamış demektir. Maalesef Zehir Ali artık aramıza dönemez. O çok uzaklarda…”
“Onu öldürdünüz mü! Seni öldürürüm Selvi! Seni de o abin olacak orospu çocuğunu da ellerimle gebertirim! Susma! Bir şey söyle!”
Selvi kahkaha atıp bir müddet sonra durgunlaştı. Uzun tırnaklarını yanağıma batırarak çenemi kavrarken “Bana bak, ben Adil Korhan’ın kızı Selvi Saruhan’ım! Bu ünvan asla değişmeyecek! Ve sen de bunu kabulleneceksin! Ya da burada açlıktan ölüp gideceksin sevgilim!” dedi ciddiyetle. “Ha sen öldüğünde arkandan ağlar mıyım, evet. Ama inan bana sana bensiz bir hayat yok Aslan kocam.”
“Gerçekten iyi değilsin!” dedim nefretle.
“Evet, iyi değilim. Artık uyandığına göre ve gerçekleri de öğrendiğine göre kararını versen iyi edersin. Bu küçük adada yeterince sıkıldım. Malum herkes seni öldü bilirken Saruhan aşiretine sürpriz yapmak için fazlasıyla sabırsızlanıyorum!”
“Ne sürprizi?”
“Acele etme Aslan Kocam, herkesle birlikte öğreneceksin. Tabii önce herkes senin ölmediğini, gayet sağlıklı olduğunu öğrenecek.”