Başın Sağ Olsun Kelebeğin Ölmüş!

1887 Words
İçinde kopan fırtınalara inat sakinliğini korumaya çalışarak derinden sessiz temkinli ama kararlı araştırmalarına devam ediyordu genç kadın. Ağır bir sınavla sınanmıştı kardeşinin acısı dün gibi tazeydi gülüşü bakışı abla deyişi aklından bir an bile çıkmıyordu ama ölümün çıldırtan çaresizliğinden sebep eli kolu bağlı intikam yeminleri edip gün sayıyordu. Elbette alacaktı intikamını yıllardır bunun için hazırlanıyordu karşısındaki kaya olsa parçalayacak dağ olsa yıkacaktı. Sadeec anlam veremediği bir sıradanlık çözemediği bir rutin vardı. Haviye 2 aydır onu izlemeye devam ediyordu ancak artık kendinden şüphe etmeye başlamıştı bu kadar sıradan bir hayatı eminim bir fabrikada işçi olan adam bile yaşamıyordur dedi kendi kendine. Ofisinde standart holding işleri dışında konuşmuyor arabada hiç konuşmuyor evinde ise herhangi biri gibi eşofman tişörtle gezip çay kahve içiyordu. Şüphe duyulacak hiçbir şey yapmıyordu ama Haviye araştırmalarından çok iyi biliyordu ki son derece aktif ve insanların aşırı korktuğu bir adamdı aynı zamanda. Böylesine düz bir adamın mafya olduğuna inanmak mümkün değildi hele tecavüzcü olduğuna inanmak hayal gibi geliyordu. "Atladığım birşey var ama ne" diye söylendi. Bi ara yanılıyor olma ihtimalini bile düşünmüş kardeşiyle bir ilişkisi olup olmadığını bile araştırmıştı. Yan yana çekilmiş birkaç fotoğraflarını görünce emin olmuştu bu adam bir şekilde kardeşinin hayatına dokunmuş ve ölümüne sebep olmuştu. Bunları düşünürken sıktığını fark etmediği kalem kırılınca kendine geldi. "Bu iş böyle olmayacak yeterince oyalandım belli ki uzaktan çözemeyeceğim ben bu işi bir an evvel yakınına girmeliyim" dedi. Yakınına girmeliydi evet ama nasıl. Adeta etten bir duvarla geziyordu aşırı soğuk ve herkese karşı mesafeliydi bu adam. Birçok alternatifi düşünmüş her biri elinde patlamıştı. Önce kadınlığını kullanmayı düşündü nihayetinde 24 yaşında 1.75 boyu beyaz teni yeşil gözleri sarı uzun saçları ve mükemmel fiziği ile birçok erkeğin dönüp tekrar baktığı kadar güzel bir kadındı ancak onun evine gelen kadınlara yaklaşımını görünce vazgeçti bu düşüncesinden zaten lansmanda da eline dokunmamak için çok çaba harcamış mecbur kalınca da ucunu dokundurmuştu sadece. Bir daha da yüzüne bile bakmamıştı. Sonra esmer bir kadın bulup yanına sızmayı denedi nihayetinde videodaki kadınlar genelde esmerdi ama onlarla konuşmuyor yüzlerine bile bakmıyor b**m benzeri saçma bir yakınlaşma yaşıyor sonra koşarak ortamı terk ediyordu. Bu da olmazdı yani. Sonra Vardarın işini birlikte yapacakları için iş arkadaşı gibi yaklaşmayı denedi ancak holdinge haftada bir kez uğruyor imza işlerini halledip kimsenin yüzüne bakmadan gidiyordu, fark ettiği diğer detay ise asistanından çaycısına temizlikçisinden sekreterine kadar herkesin Orta yaşın üzerinde erkek olması!. Kadınlardan kesinlikle nefret ediyordu. O ihtimali de eleyince elinde tek bir seçenek kalmıştı. Zemheri'yi en zayıf noktasından tek duygusundan vurmak. Vefa.. Kimse kendi canını kurtaran birinden nefret etmez tam aksine hep minnet duyar onun yıllardır Vardara duyduğu gibi. Olayı o da herkes gibi kötü şartlarda çalışırken Vardarın onu yanına alması ve ona yeni bir hayat vermesi olarak biliyordu. O da bu sebeple yıllardır Vardar ne istediyse ikiletmeden yapmıştı. Şimdi aynı şeyi kendisi için de yapacaktı yalnız bunun için akıllıca bir plana ihtiyacı vardı öyle bir ayarlamalıydı ki canını kurtaran kendisi olmalıydı. Bunun için adamlarını aşması, ayrıca Kenan'ı aşması gerekiyordu ki tuvalette bile ayrılmıyordu nerdeyse Zemheri'den ve kahramanı olmalıydı. Güldü bu söylediğiyle kendine, ne kahraman ama... Kalbini elleriyle sökmek isteyen bir kahraman! Tüm planını bu düşünce üzerine kurmaya başladı. Bunun için en uygun zaman şirketin 1. yıl için vereceği büyük kutlama olacaktı. 6 ay vardı kutlama için ve her detayıyla kendi ilgilenecekti. İşte bu bulunmaz fırsat dedi. Mekan seçiminden yiyecek içecek seçimine kullanılacak peçetelerden çatal kaşığa kadar kendi kontrolündeydi bu da ona planın tıkır tıkır işlemesi olarak geri dönecekti. Tabi Karşısındaki adamın zekasını küçük görmeseydi... * Ofisinden dışarıyı izlerken çalan telefonla masasına döndü genç adam. "Efendim Kenan" "2 kelebek ölmüş Zemheri." Dudakları kıvrıldı, seviyordu böyle haberleri.. "Güzeeell hangi hücreler" "7 ve 11" "Geliyorum." lOfisindeki son birkaç işini de hallettikten sonra eşyalarını topladı. Kelebek vadisine gitmek için yola çıktı Zemheri. 30 hücreli vadinin 27 tanesi doluydu ve her gün üşenmeden gidip oradaki adamlara işkence ediyordu. Önceden sadece düşmanlarına uyguladığı bir infaz yöntemiydi bu ama zamanla çok fazla şerefsiz olduğunu ve adaletin tecelli etmesi gerektiğini kendisine salık verince tecavüzcü, çocuklara uyuşturucu satanlar ve erkek çocuklarını ya kaçırıp ya para karşılığı satın alan orospu çocuğu oğlancı tayfa, genç kız ya da kadınları ağlarına düşürmeye çalışan fuhuş çeteleri... Hepsine özel muamele gösteriyordu. Aynı yöntemle her birisinin yanına cam kutuda bir kelebek koyuyor o ölene kadar işkence ediyordu. Şanslı olup aynı gün kelebeği ölen de vardı, şanssız olup 1 aydır kelebeği yaşayan da. Ömür işte vakti gelmeden bitmiyor malûm. 45 dakikalık yolculuğun ardından vadiye gelen Zemheri ceketini çıkarıp gömleğinin kollarını katladı. Önce 26 mahzeni gezdi, adamların çığlıkları eşliğinde işkencesini yaptı ki "Allah'ın varsa öldür lan artık beni" diye bağıran bir tecavüzcüye "Allah'a yalvar o zaman kelebeğin ölsün diye ben ne yapabilirim ki" dedi korkunç bir sakinlikle. Sonra 7 numaralı hücreye girdi. Adamın irin çamur kan karışmış görüntüsüne memnun bir şekilde bakıp "Başın sağ olsun kelebeğin ölmüş" dedi aynı sakin aynı umarsız tavırla. Tek gözü kapalı adam kafasını zorla kaldırıp , pis pis sırıttı. Bu pek beklediği bir şey değildi Zemheri'nin çünkü bu durumda ya ölmek için ya da bırakması için yalvarması gerekiyordu karşıdaki kişi. Adam ayağının dibine tükürüp zor çıkan sesiyle konuştu. "Çapsız çok mu sikti seni hala acısı geçmedi lan" dedi bir kahkaha atarak. Adam bu lafın geri dönüşünü bilse şüphesiz etmezdi ama laf işte atılan ok geri dönerdi belki de ağızdan çıkan o laf geri dönmezdi. Bu sözlerle önce adımları durdu Zemheri'nin sonra kalbi sıkıştı. Sendeledi. Başı dönen midesi hızla bulanmaya başlayan Zemheri gözleri kararınca bir yere tutunma ihtiyacı hissetti ne olduğunu anlayamayan Kenan adamın zor durumda olduğunu anlayınca hemen yanına gidip omuz verdi kadim dostuna. Birkaç dakika kendine gelmeye çalışan Zemheri aklının içinde dönüp duran sözlerle yavaşça kaldırdı kafasını adama bakarak konuştu. "Testere getir Kenan" dedi. Ne yapacağını anlayan adam korkudan gözlerini iri iri açıp bir de altına kaçırınca yalvarmaya başladı. Anladı ki en yapmaması gereken şeyi yapmıştı ve bam teline basmıştı Zemheri'nin. Duymadı Zemheri... Durmadı.. Elektrikli testere ile adamın önce kollarını sonra bacaklarını kesti adamın feryadı göğe ulaştı da Zemheri'ye ulaşmadı. En son kafasını kesip vücudunu parçalara ayırdı. yüzü gözü üstü başı kan içinde çöktü yere... Kafasını ellerinin arasına aldı "ben istemedim ben istemedim" diye söylenmeye başladı. Bir sorun olduğunu anlayan Kenan hiçbir şey demeden dostunu yerden kaldırdı ve evine getirdi. Kamera olmayan evine elbette. Uzun bir süre konuşmadı Zemheri öylece oturdu gözleri boşlukta bir yere kilitlenmiş gibiydi sanki transa girmişti sanki şuan bulundukları ortamda değil gibi, 37 yaşında yaklaşık 20 yıldır tanıdığı adamın bu halini ilk defa görüyordu arkadaşı. Kenan endişelenmeye başlayınca dayanamayıp konuştu. "Kardeşim hadi üstünü değiştirip bir duş al daha iyi hissedeceksin" dedi. Onun konuşması Zemheri'nin bulunduğu kara delikten çıkması için bir işaret oldu. Derince soludu konuşmak bile işkenceydi şuan. "Sormayacak mısın?" Kardeşim dediği adamın hali hal değildi bu hal Kenanı sadece korkutuyordu koskoca Zemheri nasıl bu hale gelmiş olabilirdi ki. "Sormayacağım, biz kardeşiz sen anlatman gerekirse zaten anlatırsın. Hadi şimdi gidip temizleyelim seni." Arkadaşına baktı Zemheri uzun uzun, "yapmadı, çok uğraştı ama yapamadı izin vermedim" dedi sadece. Neye uğradığını şaşıran arkadaşı gözlerini kapatıp açtı sıkıca kardeşim dediği adam neler yaşamıştı öyle. Bu yükü bu zamana kadar bir başına nasıl taşımıştı omuzlarında. "Bana bak Zemheri" dedi çenesinden tutup kafasını kaldırırken. "Sen o küçük çocuk değilsin, Esat Zemheri Yiğitersin sen. Adın geçse hizaya geçer herkes, sakın kendine acıma sen ne yaşadınsa bin mislini yaşattın hak edenlere" dedi. Gözleri ağlayamadığı için kan çanağına dönen kardeşini kaldırdı oturduğu yerden kendi de ufak bir adam değildi 1.90 boy 110 kiloluk kütlesiyle hatırı sayılır bir cüsseye sahipti ama yanındaki adamın yanında ufak kalıyordu. Zorlanarak da olsa yerinden kaldırdı kardeşini banyoya götürdü. Kendinde olmadığı çok belli olan adamın üzerini çıkardı iç çamaşırıyla kalana kadar soydu ve suyu ayarlayıp iyice kandan arınana kadar yıkadı. Duş sonrası odasına götürüp yatırdı. Şuan Esat uyumalıydı ki yarın tekrar Zemheri olarak kalkabilsin.... Sabaha kadar yarı baygın yatan ve sürekli kabus gören Zemheri sabahın ilk ışıklarıyla açtı gözünü. Bu hayatın ondan aldığı şeylerden biri de uykuydu. En fazla 3 saat uyur ve her seferinden daha 9 yaşında kendini taciz eden adamdan kurtulmaya çalışırken kan ter içinde uyanırdı. Çoğu zaman anne diyen feryadı doldururdu odayı. Uyandığında tüm vücudu felçli gibi kasılmıştı bir süre hareket ettiremedi, içinde bulunduğu halin idrakına varınca derin derin nefes aldı ve yavaş yavaş çözüldü sanki vücudu. Dün yaşadığı gibi bir krizi en son 15 sene önce yaşamıştı. Kendini kontrol etmeyi öğrenmişti yıllar içinde ya buna sebep olacak ortamlarda bulunmuyor ya da hemen uzaklaşıyordu. O zamandan bu yana tekrar etmemişti ta ki düne kadar. 15 sene önce "Evlat hazırsan çıkalım artık ev sahibiyiz biz erken gitmek gerekir" "Hazırım abi çıkalım." Bir sene önce bir miktar sermaye ile kurduğu işi inanılmaz bir hızla büyümeye başlamış bugün de holdingleşme yolundaki ilk adımı atmıştı. Bir davetle yeni şirketinin başarısını kutlayacak ele güne karşı da gövde gösterisi yapacaktı. Elbette Vardarın planıydı bu zira gün sonunda helal olsun Vardara yine elini attığı işin hakkını vermiş bir çakıl taşını elmasa çevirmiş diyeceklerdi. Egosu bayılıyordu şımartılmaya. Zemheri'de elbette biliyordu bunun böyle olduğunu ama herşeyini borçlu olduğu adama duyduğu vefa ve minnet duygusu ne isterse yapmak için programlanmıştı adeta. İş dünyasının önemli isimlerinin yer aldığı davette erkekler bu dev cüsseli adama kıskanarak kadınlar ağızlarının suyunu akıtarak bakıyordu. 21 yaşında uzun boylu kalıplı kirli sakallı geriye doğru taranmış hafif uzun saçlı bi adam, herkesin bir duysugusuna karşılık geliyordu. Eşleriyle ve yetişkin çocuklarıyla davete katılan iş adamları bu adamla konuşmak için sıra bekliyordu zira bu gizemli adam için duydukları şeyler hem hayranlık hem korku uyandırıyordu. Gecenin konseptine uygunmuş gibi eline geçirdiği beyaz ipek eldivenleri ile erkeklerle resmi bir şekilde tokalaşan ve sohbet eden Zemheri iş kadınlara gelince asla yüzlerine bakmıyor elini uzatanların da elini havada bırakıyordu. Davet ortasında kusmasını kimse istemezdi değil mi.... Herkes kendi halinde sohbetler edip ikramları yerken bir tanesi bu durumu kabullenememiş ilk defa bir erkek tarafından eli havada bırakılmış yüzüne dahi bakılmamıştı, bugüne kadar fazlaca şişirilen egosu buna müsaade etmediği için hayatının hatasını yapacak ve ölümün soğuk yüzüyle tanışacaktı. Zemheri'nin lavaboya gittiğini gören 20 lerinin sonundaki orta boylu bakımlı çok güzel olmasa da bir hayli alımlı olan kadın da bunu fırsat bilip onu takip etmişti. Lavabonun önünde onu bekleyen kadın adamın içerden çıkmasıyla şovuna başladı. "Aaaaaaaa" diye bir çığlık attı. Ne olduğunu anlamayan adam sesin geldiği tarafa bakınca gördüğü kadınla yüzünü buruşturdu ama yardıma ihtiyacı var gibi görünüyordu ve ne yazık ki ev sahibiydi.. Usulca yaklaştı kadına yerde oturup inleyen kadına bakıp konuştu. "Noldu" "Düştüm" dedi yapmacık bir dudak büzmeyle. "İyi kalk o zaman" dedi ve arkasını dönüp gitmeye hazırlandı ki kadın bağırdı arkasından. "Ne biçim adamsın bee kalkabilsem zaten kalkarım kırıldı heralde" Kadının yüzüne bakmadan devam etti Zemheri zira sesi bile midesini bulandırmaya yetmişti. "Kırık olsa emin ol anlardın, kalk yerden geç içeri" dedi bir kadınla bu kadar uzun süre konuştuğu için kendini yeterince ceza çekmiş hissediyordu. Kadın bu taktiğin işe yaramadığını anlayınca devam etti. "Ölür müsün yardım etsen kalkamıyorum işte elimden tut bari kucağına al demedim ya" Ya sabır çeken adam konunun daha fazla uzamaması için cebinde taşıdığı beyaz ipek eldiveni giydi uzattı elini kadına bunu fırsat bilen kadın çevik bir hareketle doğrulup daha ne olduğunu anlamadan Zemheri'nin omuzlarını tutmuş ve dudaklarını öpmüştü. Kafasında şimşekler çakan Zemheri kadını bir hışımla yere fırlatmış aynı dakika öğüre öğüre kusmuştu dakikalarca. Nerdeyse kendinden geçme noktasında yere çöktü genç adam cenin pozisyonunda attı kendini yere. Titriyor ve nefes almakta çok zorlanıyordu. Yarı baygın halde ardı arkası kesilmeyen sayıklamar doldurdu ortamı. "İstemiyorum istemiyorum, abi Allah aşkına yapma, olmaz olmaz!"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD