"Teoman, hemen havaalanına geliyorsun hemen!" "Anka sakin ol." yanımda sakince beni uyaran Ezgi'ye baktım. Tam takım buradaydık. Gitmek için beklediğimiz tek kişi Eiffel Kulesinin bacağına sarılmış gitmek istemediğini söyleyen sarhoş Teo ve onu ikna etmeye çalışan Tim'di. "Tamam geliyoruz." Tim'in rahatlayan sesini duyunca kapattım telefonu. Elbisemi çıkarmış üstüme de tayt ve ince bir kazakla spor ayakkabılarımı giymiştim. "Sen iyi misin?" Asrına attığım bakışları Derin'in sesiyle çektim el mecbur. Ay öldürecektim bu adamı. Cidden öldürecektim. Sinirimden kudursam da tek kelime edemiyordum ya daha çok sinirleniyordum işte o zaman. "Hı hı iyiyim." "Kuzum hiç öyle gözükmüyorsun ama kıpkırmızı oldun." "Derin sonra konuşalım mı?" yalvaran halimi görünce kafasını sallayıp elimi tuttu.