Bölüm 1: Mükemmel çözüm: Evlilik!
Hayat daha da delirmeden önce de benim için oldukça karmaşıktı...
Her günüme renk katan arkadaşlarım, fırlatınca rahatlıkla sapıkları sakatlayabileceğim tuğlalara nispet yapar kalınlıktaki kitaplarım, kocasından biriktirdiği altınları saklamaya çalışan hatunların gizliliğinde notlarını saklayan haset sınıf arkadaşlarım vardı.
Sabahlarımı zehir etmek için mutlaka bir kez arayan silik bir nişanlı, arayıp da ulaşamadığında kadın programlarını arayacak kadar ileri giden bir de anneye sahiptim. En ufak bir falsomda beni okulla vedalaştırmak için fırsat kollayan babam ve adımı bir erkek ile duyduğu anda kemiklerimi tamiri imkânsız bir şekilde kırmaya ant içmiş belalı ağabeylerime inat yolunda ilerleyen inatçı bir karıncayım. Hem de sadece kendi karın tokluğu için çalışmaktan çok daha fazlası ile uğraşan antenleri uzun bir karınca.
Gönül ilişkilerinden kendi adına uzak durmak için ileri seviyede çabaları ödüllere layık görülmesi gereken bir kişilikken çevresindeki kişilerin kalplerini bir 502'den çok daha sağlam onaran peri anneye dönüşmem saniyeler alıyordu. Tam bu sebepten okulda benim tarafımdan kalpleri onarılmış, bir araya getirilmiş ve hatta evlendirilmiş çiftlerin sayısı bile azdan epeyce fazla olduğu için adım peri anne olarak anılır oldu.
Derece için uğraşan, takıntılı derecede çalışkan bir öğrenciyim. Aşırı derece güzel denilecek bir özelliğim yok ama çirkin de sayılmam. Bir kere çağımız kızları gibi kendimi açlıktan öldürme girişimlerinde hiç bulunmadım. İdeal kilomdan arada birkaç kilo sapsam da bunun sebebinin saatlerce yurt odamda ders çalışmak olduğunu tahmin edebilirsiniz. Beyin jimnastiği dururken spor kulüplerinde zaman harcamak benim için, ince bir ip üzerinde yürürken elinde çember çevirmek ile aynı şey.
Standartlara inat turuncu, uzun ve kıvırcık saçlarımla yanağıma gökyüzüne serpiştirilmiş yıldızlar gibi yayılmış çillere sahibim. Minik olmayan ama estetik gerekmeyecek kadar düzgün bir burnum var ama şahane dudaklarımın hakkını yedirmem. Dudaklarım yüzümde en sevdiğim yerim. Bir zenci popçu dolgunluğuna şükür ki ulaşamamış ancak emsallerinden sevimli kıvrımı ile sıyrılmayı başarmış şeftali renginde ruju üzerinden hiç eksik etmediğim dudaklarım, yüzümde daima gülümser bir ifade oluştururken pozitif insan maskemin temeli olarak gönlümde ayrı bir yere sahip. İri kahverengi gözlerim, ortalama bir Türk kızına yaraşacak şekilde 1.60 santim uzunluğunda boyumla kendi halinde yaşamaya çalışıp dış etkenler nedeniyle başaramayan bir hatunum. Yaşımdan inatla yirmi olarak bahseden annemlerin iddia ettiğinin aksine 25'e merdiveni çoktan dayadım ve elim alnımda 26'yı selamlıyorum.
Benim olayım ne?
Birincisi kendi ayakları üzerinde durma çabası ailesi tarafından tasvip görmeyen bir Mardin gülüyüm. Diğer kızlar gibi okulu ekmek için çaba harcamak yerine okula devam etmek için kırk takla atarak son seneme kadar gayet akrobatik bir şekilde ulaşmayı başarmışım.
Hayat bana güzel-di. Sonra ne oldu?
En sevgili arkadaşım azılı bir erkek düşmanıyken kendinden de deli bir adama denk gelip evlendi. Sayemde olduğunu belirtmeden edemeyeceğim... Yeni eniştem, -kendisi kızların gözdesi olan bir oyuncu olur- karısı ve arkadaşları ile olan muhabbetim nişanlımın olmayan kafasını attırdı. İki yıldır ustalıkla kendimden uzak tutmayı başardığım nişanlım benden ona yar, anasına hizmetçi ve ailesine köle olmayacağının farkına varıp benden vazgeçti. Ailem deyim yerindeyse çıldırdı ve baş belası kızlarının saçmalıklarına kesin bir çözüm düşündü.
Peki, bu mükemmel çözüm neydi: Evlilik!
Kafanız karıştı değil mi? Benden daha çok olamaz!