AFİK

Afik 29. Bölüm

Selamun aleyküm 🍂🍂

Keyifli okumalar...🍭🍭

-Abla hadi ya.

-Tamam be.

Bornozuma sarılarak banyodan çıktım.

-Ne bağırıyorsun be. Çıktım işte.

-Yahu kuaför bekle bekle ağaç oldu. Köklerini saldı, birazdan meyve verecek.

-Beklesin işi ne.

-Sen bu saat bayağı sinirlisin. Gün daha yeni başladı ama sen bayağı terör estiriyorsun. Günün geri kalanında Allah hem bize hem de Doruk ağabeye bol bol sabır versin.

-Çok konuşma. Git kadına söyle gelsin odaya. Ben de o sırada saçımı kurutayım. Ha bir de sor bornozla mı kalayım yoksa gecelik falan mı giyeyim. Hangisi kolay olur.

-Tamam. Ama biraz hızlı ol. Daha çekime gideceğiz.

-En geç on dakikaya yerime oturmuş olurum.

Özge odadan çıkınca banyoya geçip saçlarımı kurutmuştum. Saçlarımı kuruturken Özge gelmiş iç çamaşırlarımı giyinip, üstüne sabahlık giyersem daha kolay olacağını söylediği için onun dediği gibi giyinip (!) hazırlanan mini makyaj masasının önündeki yerimi almıştım.

İki gün önce Özge ile cilt bakımına gittiğimiz için birkaç krem sürdükten sonra makyajıma başlamışlardı. Kızlardan biri tırnaklarıma oje sürerken, diğeri de saçımla ilgileniyordu.

Özge de diğer köşede saçını, makyajını yaptırıyordu.

-Aşağısı şimdiden kalabalıklaştı. Şimdi böyleyse akşam saatlerinde hiç düşünemiyorum. Var ya bu gidişle düğün mekanına sığmayacağız vallahi.

-Hiç unutulmayacak bir düğümün olacak desene. Yıllarca herkesin dilinde olacak dillere destan bir düğün kimseye nasip olmaz.

İki saatin sonunda hazır olmamla erkek tarafı gelmişti. Saatlerdir odamda olduğum için aşağıdaki curcunaya bir ân da inmemle resmen başım dönmüştü.

Tü tü maşallah faslından sonra kuşak bağlama adetini es geçerek ailemle vedalaşmıştım. Kırmızı kuşağı istemiyorum diye kınayan gözlere maruz kalsam da umursamadım. Orta Anadolu’da bu kuşağa özellikle “gayret kuşağı” denilmektedir. Gayret kuşağı denilmesinin sebebi, evliliğinde gelinin gayretli ve kudretli olması için, ailesinin gelişimini sağlaması ve evinde güçlü olması içindir. Bu şekilde nesiller boyu aktarılarak günümüze kadar ulaşan bir geleneğimizdir. Gelinin babasının kırmızı kurdelayı kızının beline bağlamasının anlamı ise gelinin her şeyinden kocasının sorumlu olduğunu bildirir ama nesilden nesile aktarırken kızların namusu üzerine çevrilmişti. Bunu hiçbir zaman kabul etmeyecektim. Ben kendimi biliyordum, başkalarına kendimi ispat etmek zorunda değildim.

Kırmızı kuşak konusu kapansa da başıma kırmızı örtüyü örtmüşlerdi. Ağabeyimin kolunda kapıya kadar gelmiştim.

Ağabeyim Doruk yanımıza gelip koluma girene kadar yanıbaşımda durmuştu.

Doruk 'un koluna girmemle Doruk' un büyük amcası dua etmeye başlamıştı.

-Bismillahirrahmanirrahim... Allah'ım! Bu evliliği mübarek eyle! Aralarında ülfet, geçim, sevgi ve evliliklerinde sebat nasip eyle, bunları nefret, geçimsizlik ve ayrılıktan koru! Allah'ım! Adem aleyhisselam ile Havva validemiz, Muhammed aleyhisselam ile Hatice-i kübra ve müminlerin annesi Aişe validemiz; Hazret-i Ali ile Hazret-i Fatıma-tüz-Zehra validemiz, arasındaki var olan ülfeti bunlara da nasip eyle! Kendilerine, salih çocuklar, uzun ömürler ve bol rızık ihsan eyle! Amin. Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara rehber eyle! Ey Rabbimiz, bize dünyada ve ahirette iyilik, güzellik ver. Bizi Cehennem azabından koru! Kudret ve şeref sahibi olan senin Rabbin, onların söylediği uygunsuz şeylerden münezzehtir. Bütün Peygamberlere selam olsun. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun.

-Amin.

Edilen duanın ardından Can'ın şöförlüğünde yola çıkmıştık. Özge, Can'ın yanında oturmuş telefonu ile ilgilenirken Doruk ile arkada oturmuştuk.

-Ne zaman Fransa' ya gidiyorsun? Tarih belli oldu mu?

-Belli oldu enişte. Önümüzdeki hafta salı günü gidiyorum. Ablam istiyor diye Fransa'ya gidiyorum ama gönlüm hâlâ İsveç'den yana.

-Hayırlısı belki de budur baldız.

-Belki de.

Çekim yapacağımız alana gelene kadar başımı Doruk' un omzuna yaslayıp gözlerimi kapattım.

-Güzelim geldik.

Doruk' un sesiyle gözlerimi açarak yerimde doğruldum. Yine Doruk ' un yardımıyla arabadan inmiştim.

Özge arkamızdan duvağımı tutarak geliyordu. Can ise telefonda konuşuyordu.

-Hoşgeldiniz.

-Hoşbulduk.

-Hemen başlayalım. Buradaki işimizi bitirdiğimiz gibi yalıya geçeriz, davetliler gelmeden hem içeride hem de dışarıda da fotoğraflarınızı çekeriz.

-Ne zaman alırız fotoğrafları?

-En geç iki haftaya teslim etmiş oluruz.

-Önümüzdeki hafta salı gününe kadar alsak olmaz mı?

-Ayarlamaya çalışırız.

-Teşekkür ederim, sağ olun.

-Rica ederim.

-Şey nikah memuru geldiğinde yani nikah kıyılacağı sırada kaç kamera bizi çekecek?

-Toplamda beş arkadaşımız video çekecek ama nikah sırasında iki kamera sizleri çekecek. Biri yakın çelim olacak diğeri de uzaktan.

-Ohh çok iyi.... Iııı madem her şeyi konuştuk artık başlayalım.

Fotoğrafçının yönlendirmesi ile birkaç poz çekmiştik. Diğer fotoğraflar için ortam hazırlanırken Doruk ile bir köşeye geçmiştik.

-Gelinliğim hakkında hiçbir şey söylemedin? Olmamış mı?

Etrafımda dönerek kurduğum cümle ile Doruk gülmüştü.

-Yakıştığını söylemiştim.

-O olmaz. Kulağıma fısıldadığın iki size kanacak değilim. Ayrıca sadece yakışmış dedin. Başka bir yorum da bulunmadın. Senin beğendiğin gelinliği seçmedim diye hâlâ trip mi atıyorsun?

-Niye trip atayım. Nerede ne giyilmesi gerektiğini benden daha iyi biliyorsun.

Gelinliğin göğüs dekoltesi pek hoşuma gitmemişti. Dile getirmese de gelinliği sevmemişti. Bunu hâl ve hareketlerinden anlamıştım.

-Konuşmandan bile trip akıyor. Altı üstü bir kere gelinlik giyeceğim onda da kendi beğendiğim gelinliği giyeyim bi zahmet. Hem fotoğraf çekiminden sonra başka bir gelinlik giyeceğim. Yani bu gelinlik üstünde kalmayacak.

Yaklaşıp köprücük kemiğime bir öpücük kondurarak diğer elini de belime sarmıştı.

-Yalnızken böyle giyinirsen canıma minnet.

-Hı hım giyerim.

Geri çekilirken önüme gelen saçları arkaya itmişti.

-Begüm hanım, Doruk bey hazırız.

-Geliyoruz.

Fotoğraf çekiminden sonra düğünün yapılacağı Esma Sultan Yalısına gelmiştik.

Hazırlanmam için ayrılan odaya geçtiğimizde diğer gelinliği kızların yardımıyla giyinip makyaj masasının önüne geçmiştim.

Saçım, makyajım yapılırken görevliler videoya almıştılar her halimi.

-Çok güzel oldun abla. Muhteşemsin. Doruk enişte seni görünce düşüp bayılmazsa benim adım Özge değil.

-Ayy çok konuşma da git Doruk ' u çağır.

Özge yanağından öpüp odadan çıkmıştı. Dakikalar sonra Doruk kapı da belirmişti.

-Sevgilim... Gelsene, niye kapıda bekliyorsun.

Yanıma gelip uzattığım elimi tutarak üstüne bir buse kondurmuştu.

-Çok güzelsin.

-Beğendin yani.

-Beğendim. Işıl ışılsın. Bütün gece gözümü senden alamayacağım.

-Bi tek gözünü mü alamayacaksın? Bu gece aklını alacağım aşkım.

Kırmızı suratıyla bana bakarken masa da duyuran gelin çiçeğimi alıp birden bana uzatmıştı.

-Huh... Hadi çıkıp diğer fotoğrafları çekelim. Misafirler gelmeye başlar birazdan.

-Hay hay.

Doruk' un gelinliğin eteğinden tutması ile odadan çıkmıştık.

-Çok uzun değil mi ya? Hem duvak uzun hem de gelinliğin kuyruğu uzun. Gece nasıl hareket edeceksin? Yahu biz nasıl dans edeceğiz.

-Merak etme sevgilim, müstakbel eşin her şeyi düşündü.

Doruk' un yardımıyla açık alana çıkarak fotoğrafçının yönlendirilmesi yine fotoğraf çekilmiştik.

Kapalı alanda da fotoğraf çekildikten sonra Doruk ile bize ayrılan odaya geçmiştik.

Masanın üstüne bırakılan atıştırmalıkları yerken önce Ege, Miray, Onur ve Kerim gelmişti. Dakikalar sonra da Can ve Ali gelmişti.

Erkekler bir taraf da sohbet edip, gülerken ben de Miray ile koltukta oturmuş çileğimi yiyordum.

-Ne kadar geçmişi unutsam da senin gibi iyi ve güvenilir bir dostum olduğu için çok şanslıyım.

Elimi avuçlarının arasına alıp okşamıştı.

-Ben de çok şanslıyım.

-Asıl ben şanslıyım. Doruk gibi muhteşem bir adam ile birazdan evleneceğim. Birbirinden değerli kardeşlerim var. Ee senin gibi bir dostum var. Söylesene kim daha şanslı.

-Begüm güzelim nikah memuru gelmiş. Çıkmamız gerek.

Doruk 'un sesiyle ayaklanmıştım. Miray duvağımı örtüp diğerleri ile birlikte odadan çıkmıştı.

Doruk' un koluna girmiş ve ağır adımlarla merdivenlerden inmiştik. Açık alana açılan büyük kapının önünde bekliyorduk.

İki görevli kapıyı yavaşça açarken uzanıp Doruk' un dudaklarından öpmüştüm.

-Bu geceyi hiç unutma olur mu sevgilim. Unutulmaz bir gece bizi bekliyor.

🥀🥀🥀