Afik 33. Bölüm

1001 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 FLASHBACK -Kızım hazırsan aşağıya inelim. Hoca geldi. -Anne bi dakika. Eşarbı bağlayamıyorum bir türlü. -Yengeni çağırayım, o bağlasın. -Olur. Annem odadan çıkmış, iki dakika sonra yengem gelmişti. Geldiği gibi başımı bağlama yardımcı olmuştu. -Bitti. Hadi aşağıya inelim. -Tamam yenge. Arkalı, önlü odadan çıkarak alt kata inmiştik. Doruk' un çekirdek ailesi ve benim çekirdek ailem vardı. Kına günü ev kalabalık olacağı için kınadan bir gün önce imam nikahı kıyılsın demişti Doruk' un babası. Aşağıya indiğim gibi herkese hoşgeldin diyerek imam nikahın kıyılacağı odaya geçmiştik babamlarla. Babalarımız ve ağabeylerimiz koltuklardaki yerini alınca imamın karşısında bulunan iki mindere oturduk. Şahitlerimiz Doruk' un kuzeni ve Ege ' ydi. Evliliğin önemi ve evlilik ile ilgili imam biraz konuşup nasihatlerde bulunmuştu. Sonra da nikah aktini başlatmıştı. Bizlere birkaç soru sorup esas soruları sormaya başlamıştı. -5 çeyrek altın mehr-i müeccel ve Üsküdar ' dan bir daire mehr-i muaccel Abdullah oğlu Doruk ' u kocalığa kabul ettin mi? -Ettim... Ettim.... Ettim. -Ferit kızı Begüm ' ü bildirilen mehr-i müeccel ve mehr-i muaccel ile hanımlığa kabul ettin mi? -Ettim... Ettim... Ettim. Şahitlere de soru sorulduktan sonra imamın dua etmeye başlamasıyla ellerimizi semaya açtık. -Allah’ım! Bu evliliği mübarek eyle. Aralarında ülfet, geçim, sevgi ve evliliklerinde sebat nasip eyle, bunları nefret, geçimsizlik ve ayrılıktan koru. Allah’ım! Âdem aleyhisselam ile Havva validemiz, Muhammed aleyhisselam ile Hatice-i kübra ve müminlerin annesi Âişe validemiz; Hazret-i Ali ile Hazret-i Fatıma-tüz-Zehra validemiz arasındaki var olan ülfeti bunlara da nasip eyle! Kendilerine, salih çocuklar, uzun ömürler ve bol rızık ihsan eyle! Âmin. Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara rehber eyle! Ey Rabbimiz, bize dünyada ve ahirette iyilik, güzellik ver. Bizi Cehennem azabından koru!Kudret ve şeref sahibi olan senin Rabbin, onların söylediği uygunsuz şeylerden münezzehtir. Bütün Peygamberlere selam olsun. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. Duanın ardından herkes ayaklanmıştı. Önce babalarımızın elini öpmüştük. Herkesin odadan çıkmasıyla yalnız kalmıştık. Doruk elimden tutup yavaşça yanına çekince usulca sokuldum göğsüne. Anın tadını çıkar Begüm. İki gün sonra bir daha görmeyecek bu yalancı herifi. -Çok güzel görünüyorsun karıcığım. -Kess!! Resmi nikah kıyılmadı. O nikahın benim gözümde hiçbir hükmü yok. -Senin gözünde yok ama ağzımdan üç kelime çıkana kadar karımsın benim. -S. Saçmalama. -Begüm önce konuşalım sonra bu konuyu da konuşalım. Lütfen. -Ol... -Lütfen. Sakin bir yere geçelim. Konuşalım. Sonra bir daha karşına çıkmam. Bir şey söylemeden içeriye girdiğimde Irmak hemen yanına gelmişti. -Ne oldu? Ne diyor? -Konuşmak istiyor. -Bence de konuşun. Aranızda ne geçtiyse geçti. Ama her insan bir açıklamayı hak ediyor. -Ben... -Begüm konuş ve bu defteri burada kapat. Durup durup kendini yemektense konuş, rahatla. -Tamam, haklısın. -Dışarısı kalabalık. İsterseniz odama geçin. -Sakin bir yere geçelim. -Tamam canım. Numaranı ver de akşam için haberleşelim. -Hat almadım. Özge'nin numarasını söyleyeyim onunla haberleşirsin. -Tamam canım. Irmak ile akşam görüşmek üzere vedalaşınca trençkotumu tekrar üstüme geçirip, çantamı da alarak dışarı çıktım. Bir şey söylemeden yürürken Doruk da arkamdan sessiz adımlarla geliyordu. Dakikalar birbirini kovalarken gördüğüm parka girerek banklardan birine geçip oturdum. Oturmakla Doruk bankın diğer ucuna oturmuştu. Bir dakika... İki dakika... Üç dakika... Tam yanına on dakikadır sessizce oturmuş parkta oynayan çocukları izliyorduk. Daha doğrusu ben çocukları izlerken yandan gördüğüm kadarıyla Doruk da elindeki alyansa oynuyordu. -Nasıl buldun beni? -Asuman anne Fransa'ya geldiğinizi söyledi. Kaldığınız ev adresini o verdi. -Peki ya kafede olduğumu nereden biliyordun? -Eve gittiğimde Özge söyledi. Kafeyi tarif edince geldim. -Benimle ilk konuştuğun gün çok ağır konuştum. Söylediklerimden pişman olup seninle konuşmak istedim ama bir türlü uygun zaman bulamadım. Kadavra odasında kilitli kaldığımız zaman da kapıyı senin bilerek kapatıp, emrivaki yaptığını düşünüp daha da ağır konuştum. -Farkında olman ne hoş. -O günden sonra defalarca sana ulaşmaya çalıştım. Amacım senden özür dileyip, af dilemekti. Defalarca staj yaptığın hastaneye gittim, Egelere sordum, sosyal medya hesabından mesaj attım, defalarca aradım seni. Öğrenci işlerine bile gidip ev adresine ulaşmaya çalıştım ama olumsuz cevap aldım. Özge'ye bile mesaj attım. En son Kerimlerin düğününe geldim, belki orada görürüm diye. Ama orada da yoktun. Günler sonra hastane odasında gördüm seni. -O ân mı karar verdin sevgiliyiz diye yalan söylemeye? Hadi itiraf et bana acıdığın için sevgiliyiz dedin. Ölüme bir nefes uzaklıktayım diye mi söyledin? Son günlerimi mutlu geçireyim diye mi? Söylesene vicdanını rahatlatmak için mi sevgiliyiz dedin herkese. -Hayır! Sil aklındaki bu saçmalığı. Sana hiçbir zaman o gözle bakmadım. Sevdiğim için yanındaydım. -Sevdiğin için mi? İki ay da mı karar verdim beni sevdiğine? -Sana her ulaşmaya çalışıp, ulaşamadığımda kalbimin üstüne çöken ağırlıktan anladım sevdiğimi. Sevdim hem de çok sevdim. -Ben hâlâ o kampüsde konuştuğun Begüm'üm. Ne değişti? Ne değişti de ailene uygun olmayan bir kızı sevdin? -Kalbime söz geçiremedim. Kalbime söz geçiremediğim için hiç pişman değilim biliyor musun. Doruk konuşurken bir saniye bile dönüp suratına bakmadım. -Tek pişmanlığım sana söylediğin yalandı. İlk başlarda sana söylemeye cesaretim yoktu ama sonrasında defalarca sana söylemek istedim ama sürekli bir şey çıktı. -Biliyor musun ben de çok pişmanım. Beş yıl uzaktan uzağa sevdin seni. Ameliyat olup, her şeyi unutma beya ölme ihtimalim var diye karşına çıkıp sevdiğimi söyledim. Keşke söylemeseydim sana. Çünkü ben de biliyordum ailelerimiz, hayatlarımız farklı. Bu farklılığı bildiğim için beş yıl seni içimde yaşadım. Her şeyi unutmaya rağmen dönüp dolaşıp yine seni sevdim. Dönüp dolaşıp yine, yeniden sevdim seni. -Ben söyleyecektim. -Ne zaman? Ne zaman söyleyecektin? -Düğünden sonra. -Hah! Düğünden sonraymış? Niye? Evlenince gidemem diye mi? -Hayır, hayır yok öyle bir şey. Temin ederim aklıma öyle bir şey gelmedi. Psikoloğun ile konuşmuştum. Düğünden sonraki doktor kontrolünün çok önemli olduğunu söyledi. Doktor randevundan sonra söyleyecektim. -Hep bi bahanen var farkında mısın? Pişman oldum çünkü. Yalan söylemek istemedin çünkü. Her şeyi yalan dolan. Söylesene sana nasıl inanayım? -Seviyorum. Her şeyden çok seviyorum Begüm. -Bazen sevmek yetmiyor işte Doruk. -Sana yetmiyor. -Sana da yetmiyor. Yetseydi beni böyle kabul ederdin. Salınacaksa sallanan çocuğa bakarken devam ettim. Gözümü bir ân olsa bile ona değdirmek istemiyordum. -Keşkelerle, fakatlarla, amalarla bir ömür geçmez. Geçiremeyiz. -Begüm... -Bitmedi. Bizim yollarımız burada ayrılsın. Herkes kendi hayatına baksın. Sen ailene, sana yakışacak birini bul ve evlen. Ben burada kalacağım. Yarım bıraktığım eğitimime burada devam edeceğim. Belki sonrasında burada yaşamaya devam edip, bana denk birini bulup evlenirim. 🥀🥀🥀
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD