Afik 26. Bölüm

1047 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 Üstte gördüğüm ayakkabıları yatağa bırakıp kutudaki elbiseyi çıkardım. Aynaya bakarak elbiseyi önüme tuttum. Hayalimdeki elbise değildi ama çok güzeldi. -Hadi dene. -Tamam ama önce Doruk ' a mesaj atayım. Elbiseyi ve telefonumu alarak odadaki banyoya girdim. {Elbise çok güzel. Teşekkür ederim.} {Ben de seni çok seviyorum...} Doruk ' a mesaj attıktan sonra elbiseyi hemen üstüme geçirdim. Banyoda oyalanmadan çıktım. -Oha çok güzel. -Güzel ama ablamın tarzı değil. Özge'nin konuşmasıyla ona döndüm. -Bakma öyle abla. Tamam ikimizde öyle abartı derece açık giyinmiyoruz ama bu da çok kapalı değil mi sence? Elbise çok güzel, sana da yakismis. Çok güzel taşıyorsun ama... -Aması ne? -Tarzın değil. Dolabında bu uzunlukta elbisen mi var? -Çok güzel ama. -Hey hey tartışmayın kızlar. Sakin olun. Elbise gayet güzel. Doruk benden yardım istedi. Ben de Begüm her ne kadar hatırlamasa da benim nişan alışverişimde giydiği kıyafetlerin fotoğraflarını attım. -Bir şey mi dedim. Sadece ablamın tarzı değil dedim. Ayaküstü Özge ile tartıştıktan sonra biraz daha oturmuştuk. Özge kendi odasına giderken Miray ile yalnız kalmıştık. Miray' a pijamalarımdan vermiştim. Miray giyinip geldiğinde beraber yatağıma girmiştik. -Uzun zaman oldu , seninle kız gecesi yapmayalı. -Ne yapardık böyle gecelerde? -Ben aptal aşık gibi sabaha kadar Kerim ' i anlatırdım sana. Sen de Doruk ' u anlatıp dururdun. -Doruk ile ilgili her şeyi sana anlatıyor muydum ? -Elbette. Özge'ye söylemediğin her şeyi bana anlatırdın. -Peki Doruk... Onu bir tek sana mı anlattım? Yani nasıldı? -Okulun ilerleyen zamanlarında sırf Kerim ' e yaklaşmak için seni azıcık kullanmış olabilirim. -Ne? Pislik. -Öf daha önce yaptığım konuşmayı tekrar yapmayacağım. O yüzden dinle. -Hah! Resmen beni kullanmışsın. -Yahu bir insan hiç mi değişmez. Yine aynı lafları söylüyosun. Bak fena mı etmişim, bu sayede görümcem oldun. Benim gibi yenge buldun diye yat, kalk dua et. O yüzden sus da dinle. -Tamam be. -Seninle samimi olduktan sonra bana Doruk ' u anlattın. Meğer amfi de onu ilk gördüğün andan beri hoşlanıyormuşsun. Zamanla da tabi sevmişsin. Bana söylediğinde hit konuş demiştim ama sen aile yapılarımız vs. farklı diyerek bu teklifimi reddetmiştin. Beş yıl boyunca öyle uzaktan uzağa sevdin. -Sonra ne değişti de söyledim? Yani o zamanlar aile yapısı farklı diye söylememişim, eee bakıyorum şimdi de farklı. -Iııı, şey o sırada senin hastane durumları vardı. Hastalığın, hemen sonrasında ameliyat olman kesinleşince Doruk ' a söylemek istediğini söyledin. Zaten söyledin. Doruk da sana karşı boş değilmiş meğer. Sevgili oldunuz. Sonra da ameliyat oldun. -Sence de çok saçma değil mi? Her şeyin bir tutarlı yanı var ama sonraki olanlar saçma. Madem hastalığıma rağmen sevgili oldum niye üstünden bir ay geçmeden ona haber vermeden iletişimimi kestim? Yani demek istediğim şu o ameliyat masasından kalkmama ihtimalim varken niye ona sevdiğimi söyledim. Yahu Doruk sonradan öğrenip üzülmesine rağmen niye söyledim? -B. Bilmem. O an ki ruh halin başkaydı. Belki de ondan söyledin... Off aman üstünden geçmiş kaç zaman şimdi bunları mı konuşalım. Boşver geçmiş zamanı. Geleceğe bak. -Haklısın. -Eee yarın için heyecan var mı? -Hem de nasıl. Hani derler ya karnında kelebekler uçuşuyor. İşte benim ki daha Farklı böyle karnımda filler tepişiyor. -Üfff fazla heyecanlı. Ama insan heyecanını anlık olsa da bastırıyor. Kerimler beni istemeye geldiklerinde senden beterdim. O gece sabahlamıştık seninle yine böyle. -Videoları hep izledim. Hatırlamasam da izlediğim kadarıyla bayağı güzel zaman geçirmişiz. -Neyse, başka şeyler konuşalım. Ee şey, Doruk evlilik teklifi etmeyecek mi? -Ne bileyim ben. Sence böyle bir düşüncesi olsa bana söyler mi? Hani evlilik teklifi sürpriz olur ya? -Belki ağzını aramıştır dedim. -Yok sormadı bir şey... Bana bir sey demedi ama belki sana sorar. Hani bugün elbise için seni aramış ya, belki yine danışır. -Olur da sorarsa ne diyeyim? Yani her türlü evlilik teklifi alacaksan , bari istediğin gibi bir teklif olsun değil mi ama. -Abartılı şeyleri sevmem. Sade ve samimi bir ortamda olsun yeter bana. Çay içerken de olabilir yemek yerken de. Öyle evlilik meraklısı değildim. Bu tarz şeyleri hiç düşünmedim. -Doruk' un işi zormuş desene. -Zor mu? Aksine daha kolay. Oturduğu yerden altı üstü evlilik teklifi edecek. -Offf tamam be... Hadi uyuyalım, Asuman teyze sabah erkenden kapımıza dayanır. Kalkamazsak iki saat söylenir. -Haklısın. -İyi geceler. -Sana da. Miray uzanıp kimisinin üstündeki telefonunu alarak sırtını bana dönünce ben de telefonumu alarak ona sırtımı dönmüştüm. Miray ' a sırtım dönük bir hâlde yarın hakkında Doruk ile mesajlaşıyordum. Muhtemelen Miray da Kerim ile mesajlaşıyordu. Seven sevdiğine mesaj atsın beybisi. ..... -Nasılım? Kuaförün geriye doğru çekilmesiyle oturduğum sandalyeden kalkarak etrafında dönmüştüm. -Çok güzel olmuşsun. Tü tü maşallah. -Ayy abla taş gibi oldun. Çok güzelsin. Dibim düştü. -Çok güzel olmuşsun, maşallah. Allah nazarlardan korusun. Özge kuaförden gelen kızları yolcu etmek için odadan çıkınca diğerleri de peşine takılıp beni oda da yalnız bırakmışlarlardı. Yalnız kalmamı fırsat bilerek hemen kıvırcığımı aradım. Fazla beklememiş ikinci çalışta açmıştı telefonumu. -Alo, Doruk? -Efendim güzelim? -Şey evden çıktınız mı diye aradım? -Birazdan çıkarız. Annem evde terör estiriyor. Gazabından kaçmak için kuytu köşelerde işlerimizi hallediyoruz. Bizden heyecanlı. Gören de o sözlenecek sanacak. -Kolay mı oğlunu evlendiriyor. -Orası öyle. Diğer tarafdan neşeli gelen sesi beni mutlu etse de ona bulaşmak adına laf attım. -Aslı evlenirken de annen böyle heyecanlı olur. -Aslı mı? Saçmalama ne evlenmesi? Daha okuyor kardeşim. Küçük. -Birgün illa ki evlenecek. -Şimdi zamanı mı? Küçük o. Hem okuyor. -Eee ben de okuyorum. Siz öyleyse gelmeyin. Benim mezun olmamı bekleyin. Hem babam da zaten öyle demişti. -N. Ne? Yok artık daha neler. Aslı'nın okulu daha devam ediyor. Mezun olmasına zaten çok var. Yüksek lisans yapacağım diyor. Evlenmez. -Ne fark eder. -Annem çağırıyor. Hadi git sizinkilere yola çıktığımızı söyle. Görüşürüz, Allah'a emanet ol. Cevap vermeme fırsat vermeden telefonu kapatınca şapşal haline gülümseyip aşağıya indim. Annemin gözyaşları eşliğinde bir sürü iltifat almıştım. ... Dakikalar ilerlerken zilin çalmasıyla maaile ayaklanmıştık. Annemin kapıyı açmamı söylemesi ile kibarca kapıyı açmıştım. Saadet teyzeler içeriye girerken Umut ağabey, eşi ve Aslı elleri dolu halde içeriye girmişti. Hepsine hızlıca merhaba diyerek sevdiğime dönmüştüm hemen. Siyah takım elbisesinin içinde muhteşem görünüyordu. Tek kelimeyle mükemmeldi. İçeriye adım atınca kokusu ciğerlerime dolmuştu. Ahh ne güzel kokuyordu öyle. -Hoşgeldin... Elinde sıkı sıkıya tuttuğu çiçek ve çikolatayı uzatınca titreyen ellerimle almıştım hemen. -Hoşbuldum. Bir şey söyleyecek gibiydi ama tutulup kalmıştı sanki. -Doruk, iyi misin? Elimi tutmak için elini uzatsa da elini hemen yumruk haline getirip geri indirmişti. -Begüm... Ç. Çok güzel olmuşsun.... Ah be kadın, o kadar güzelsin ki… Sen insanı şar edersin. Ay ışığında oturup sana yazılan şiirleri tatlı tebessüm eşliğinde dinlersin bir de. 🥀🥀🥀
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD