Savaş Başlıyor

2197 Words
Harun okula varana kadar adamlarının neler yaptığını öğrendi. Her şey iyi görünse de Vural'ın oğlu Serkan konusu hoşuna gitmedi. Cemre ile arasında gerçekten bir şey varsa işler değişirdi. Planın devamı için ikilinin durumunu bilmesi gerekiyordu. Koray patronun düşünceli halini görünce "Vaz geçecek miyiz?" dedi. Herkes gerçek bir evlilik olsun diye uğraşsa da Cemre başkasını seviyorsa her şey boşunaydı. -Dediğiniz gibi bir durum varsa Cemre neden ondan yardım istemedi? Mert teklif ettiğinde olmaz da dememiş. Yani tam bir sevme durumu olmaya bilir. Koray heyecanla "O zaman abimiz ile olur mu?" dediğinde Harun gülümsedi. Kimseyi zorla birbirini sevmesini sağlayamazdı, ama öyle bir ihtimal varsa elinden geleni yapacaktı Bunun için de "Önce gelin kızı bir tanıyalım. Ondan sonra karar verelim." dedi. -Bence sizde çok seveceksiniz? Sizden sonra abiyi konuşturan tek kişi diyebilirim. En son telefon konuşmasında mutlu olduğunu gördük. Harun duyduklarına seviniyordu. Ölmeden önce Nil’in isteğini yerine getirmek ve Mert'in mutlu olduğunu görmek istiyordu. Kızına duyduğu sevgiye hayran olsa da bu şekilde hayatını bitiremezdi. Artık yoluna devam etmesini sağlamalıydı. Zafer okulun önünde durunca Koray hemen Umut'u aradı. Tam zamanında yetişmişlerdi. Cemre arkadaşları ile çıkışa doğru geliyordu. Yanında Demet, Okan ve Serkan vardı. Serkan sevdiği kızı hiç yalnız bırakmadığı gibi birlikte vakit geçirmek için her şeyi yapıyordu. Araya girecek hafta sonu yüzünden ders bittiğinden beri de bir şeyler yapalım eve gitme diye ikna etmeye çalışıyordu. Cemre geldiğinden beri üstüne titreyen Serkan'ı kırmadan uyarmaya çalışsa da bir sonuca varamıyordu. Arkadaş olarak değer verdiği içinde kalbini kırmak istemiyordu. Çıkışa varmadan önce dönüp "Yarın işe gitmem gerekiyor. Bugün dinlensem iyi olur." dedi. Yine kibarca teklifini geri çevirmek istemişti. Serkan ikinci dönem çalışmaya başladığı veteriner kliniğini biliyordu. Hafta sonu planlarına engel olsa da birçok kez ziyaret etmiş hatta yardımcı da olmuştu. -Pelin abla durumunu biliyor. Bir hafta daha gitmesen bir şey demez. Serkan haklı olsa da Cemre en son ameliyat ettikleri kediyi ve yaralı köpeği merak ediyordu. Onun için "Gitsem iyi olur. Pelin abla bir şey demese de çok yalnız kaldı." dedi. Zaten sadece hafta sonu çalışıyordu. Onu da gitmezse bir anlamı kalmazdı. Dükkan sahibi Pelin de veterinerlik mezunu ve yirmi yedi yaşındaydı. Küçük oğlu olduğu için zorlansa da işinde gayet iyiydi. Cemre onunla çalışmayı çok seviyordu. -O zaman sabah işe seni ben götüreceğim. Önce bir yerde kahvaltı yapar geçeriz. Okan ve Demet ikisini izlerken Serkan'ın neden böyle davrandığını bilseler de fazla üstüne gidiyor gibi geliyordu. Okan araya girip "Gerek olursa beraber gideriz." dedi. Arkadaşının gözleri kendini bulunca da anlasın diye uyardı. Cemre ”Duruma göre bakarız.” dedikten sonra devam etti ve diğerleri de eşlik ettiler. Bu sıra da Harun arabadan inmiş çıkan öğrencilere bakıyordu. Fotoğrafta gördüğü kadar Cemre’yi bulmaya çalışıyordu. Koray da etrafa bakıyordu ki Umut'u gördü. Önüne de yürüyen kişiyi görünce “Harun Bey, yenge geliyor.” dedi. Koray'ın gösterdiği yere baktığında Cemre'yi gördü. İlk gelen fotoğraflarda üzgün olan gözler daha iyi gibiydi. Önüne doğru yürüdüğünde Zafer ve Koray da takip ettiler. Serkan eve bırakayım bari diyeceği anda gördüğü kişiyle durdu. Hayal görmüyorsa Korkmaz şirketinin patronu tamda karşılarında duruyordu. Cemre'yi izlediğini görünce unutmak istediği şey yine aklına geldi. Mert ile evli olduğu için adam resmen ayağına gelmişti. Neden bu kadar değer veriyor anlamıyordu. Yurt dışından pek gelemeyen adamın buraya kadar gelmesi bile büyük olaydı. Eline gelecek bilgileri beklediği için sabırla gülümsedi ve "Harun Bey!" diyerek dikkatini çekmeye çalıştı. Cemre duyduğu isimle kafasını kaldırıp karşısında duran kişiye baktı. Gülümseyerek bakan babacan adamı gördü. Demet fotoğraflarını gösterse de bizzat görmek değişik gelmişti. Bir de burada olması şaşırtmıştı. Demet kim olduğunu anladığı anda sevgiline yaklaştı. "Harun Korkmaz." Okan da duyduğu isime şaşırmıştı. Adam İstanbul'un sayılı iş adamlarından biri olduğunu yeni öğrenmişti. Upuzun okuduğu iş alanları, çalışanları ve projelerini hatırlamıyordu, ama tahmin edemeyeceği kadar zengin olduğunu unutmamıştı. O adam şu an önlerinde duruyordu. Cemre'nin kocası da bu adamın şirketinin birinci arananıydı. Bunların hepsi acayipti, ama gerçekti. Harun bir adım daha atıp elini uzattı. "Cemre kızım habersiz geldim kusura bakma. Ben Harun Korkmaz, Mert'in babası." Hem ona hem de Serkan'a oğlunun arkasında kimin olduğunu göstermek istedi. Zaten kızından sonra Mert'i evladı olarak kabul ettiğini çoğu kişi biliyordu. Serkan yumruğunu sıkarak izliyordu. Cemre şaşkınlığını atınca uzatılan eli sıkmak yerine tutup öptü. Yaşına hürmet etmeliydi. Harun yaptığına daha çok gülümsediğinde ilk andan gelin kızı çok sevmişti. -Hiç sıkıntı değil. Haber verseydiniz ben gelseydim. Cemre koca adamı ayağına kadar yorduğu için utanmıştı. Mert neden haber vermedi diye de düşünüyordu. Gerçi iki gündür görüşmüyorlardı. Peşine taktığı adamla, Umut'la bile daha çok konuştuğu kesindi. -Ülkeye yeni döndüm. Biraz vaktin varsa konuşmak istiyorum. Okan ve Demet tam bir beyefendi olan adama hayran kalmışlardı. Bu adam bir şey ister de hayır denir miydi? Cemre de aynı düşünce de olduğu için "Tabi konuşalım." dedi. Mert azıcık bu adama çekse olmaz mıydı? Arkadaşlarına dönüp görüşürüz dediğinde Harun da izinlerini istedi. Bu olanlar Serkan’ın sinirini bozulmuştu. Harun Bey onu hiç muhatap almadığı gibi sevdiği kızı da alıp götürmüştü. Mert ile görüşmüyor diye birkaç gündür rahattı, ama Harun Bey’in gelmesi ile bir şeylerin değişeceğini belliydi. Sinirle "Bende gidiyorum." dedi. Okan arkasından seslense de arabaya bindiği gibi Ediz'i aradı. -Buyurun Serkan Bey. -İstediklerim neden bu kadar geç kaldı? -Bende sizi arayacaktım. Nereye geleyim? -Eve gel. Hızla arabayı sürdüğünde ne olursa olsun durmama kararı almıştı. Eve nasıl vardığını bilemedi. Bahçeye girdiğinde Ediz de arkasından gelmişti. İkisi indiğinde yaklaşıp elinde ki dosyayı aldı. Eve doğru yürürken de dinliyorum dedi. -Burdur doğumlu... Öfkeyle dönüp "Bana adamın doğumunu anlatma, dikkat çeken bir şey varsa söyle." dedi. Eve girdiğinde çalışma odasına doğru yürüdü. Ediz de takip ederken "Harun Bey’in kızıyla sevgiliymiş." dediğinde durdu. Olaylar ilginç bir hal almaya başlamıştı. Devam et bakışı attı ve koltuğa oturdu. Ediz de karşısına otururken "Kız kaza geçirmiş ve ölmüş. Asıl acayip olansa kazaya sebep olan adam hemen teslim olmuş." dedi. -Bunda ne var? En küçük ayrıntı için biraz daha olayı deşmişti. Tanıdığı bir polis de yardımcı olmuştu. "O dönem Harun Bey büyük bir ihaleye girmiş. Öğrendiğim bilgiye göre tehdit durumu varmış. Yani emin değilim, ama kızın ölümü bir kaza olmaya bilir." dedi. Serkan dosyayı açtığında Nil'in kaza anına ait fotoğraflar vardı. Polis raporları ve çarpan kişinin bilgisi de mevcuttu. -Adamı araştırdın mı? -Daha bulmadım, ama tutulmuş biri olabilir. Harun Bey o dönem ihaleden çekilmiş ve işin peşine hiç düşmemiş. Serkan kızının ölümüne sebep olan şeyin peşine neden düşmediğimi anlamıyordu. Eğer bu gerçekse kızı kazaya değil bir cinayete kurban gitmişti. Bir de üstüne kızın sevdiği adamı sahiplenmiş ve oğlu saymıştı. Mert'in neden bu kadar değerli olduğunu anlamış olsa da bugün Cemre konusunda davranışları da düşündürücüydü. Kızının sevdiğimi adamı kendi eliyle mi mutlu olmasını sağlıyordu? Kafasının içinde bir sürü soru dönerken Ediz’in "Bir konu daha var." demesiyle kendine geldi. Bakışları buluştuğunda dinliyorum dedi. -Mert Soydan o olaydan sonra tedavi görmeye başlamış. Doktor kayıtlarını alamasam da psikolojik bir sıkıntısı var gibi. Serkan hızla diğer sayfayı açtığında özel bir klinikte tedavi olduğunu gördü. İlaç isimlerine baktığında "Bunlar ne içinmiş?" dedi. -Uyku, sakinleştirici ve kalbi için kullandığı ilaçlarmış. Sonunda bir açığını yakaladığını hissetmişti. Keyfi yerine gelirken "Bana doktor raporlarını bulacaksın. Neden kullanıyor bileceğim." dedi. -Serkan Bey doktor kayıtlarına ulaşmak çok zor... -Gerekirse gizlice kliniğe gir, ama o kayıtları bana getir. Bu adamın korkusu benim ondan kurtuluşum olacak. Serkan ayağa kalkınca Ediz de eşlik etti. İtiraz etme şansı olmadığı içinde "anladım." dedi. Serkan çıkmadan önce "Bu gece bu işi bitir. Yarın bekliyorum." dedi. Dosya ile odadan çıktığında eline geçen bilgi ile neler yapacağını düşünüyordu. Kendini bir şey sanan Mert'in zayıf noktası sonunda elinde olacaktı. Ne olursa olsun önünden çekilmesini sağlayacaktı. """"" Cemre yolculuk boyunca nereye gittiklerini merak etse de soramamıştı. Yanında oturan Harun'a baktığında konuşmasa da ağırlığı ve beyefendiliği konuşacaklarını engelliyordu. Mert ile aralarında ki bağı da merak ediyordu. Ülkeye döndüğü gibi ayağına gelmesi normal değildi. Harun üzerinde gezinen gözleri fark etse de merakını iyice artmasını istiyordu. Araba evin bahçesine giriş yaptığında dönüp "Geldik." dedi. Cemre etrafa baktığında gördüğü ev ve bahçe ile kaldı. Ağzı açılırken oha dememek için zor durabilmişti. Kapısı açılınca Umut karşısında duruyordu. İki gün önce Mert konuştuktan sonra tanışmışlardı. Artık yabancı bile gelmediği için yavaşça inerken etrafa baktı. Bu ev ise kendi yaşadığı apartman dairesi neydi? Gözünün alabildiği kadar büyük bahçe ve orasında duran güzel ev. Etrafını çeviren çiçekler ise farklı bir yere geldik der gibiydi. Koray, neden abisinin evine yengeyi getirdiğini anlamadığı gibi Ateş de dakika başı ne oluyor yazdığı için ona da yetişmeye çalışıyordu. Abileri Harun Bey’in evinde sabırsızca beklerken şu an onun evindeydiler. Konuş olana kadar da ne dönüyor anlamayacaklardı. -İçeri girelim mi? Cemre şaşkınlıktan çıkıp "Tabi" dese de gözünü bahçeden alamıyordu. Evin arkasına doğru devam eden kısmı da görmek istese çok fazla olacağı için takip etti. Adam da para vardı ve bunun hakkını veriyordu. Aysima'nın açtığı kapıdan girdiklerinde Aysun hanımda da bekliyordu. Koray yolda haber verdiği için heyecanla patronlarının evlendiği kızı beklemişlerdi. Kapıdan giren Cemre'yi izlerken rast gele toplanan saçlar ve elaya yakın gözlerin doğallığı ikisini de gülümsetmişti. Patronlarına yaklaşmaya çalışan hiçbir kıza benzemiyordu. En azından her an davete katılacakmış gibi giyinen bir tip değildi. Şu an bile üstünde sade bir kıyafet vardı. -Hoş geldiniz. Cemre birbirine benzeyen iki kadına baktığında “Hoş bulduk." dedi. Büyük ihtimal anne kız olmalıydılar. -Aysun Hanım nasılsınız? -İyiyiz Harun Bey sizde hoş geldiniz. -Hoş bulduk. Cemre'yi gösterip "Okuldan çıktı. Hafif bir şeyler hazırlar mısınız?" dedi. Aysun tabi deyip ayrıldığında Aysima içeri kadar eşlik etti. Cemre gördüklerinin ve duyduklarının etkisinde geniş solana girdi. Ağır renklerin seçildiği koltuklarla çevrili alan ve geniş yemek masasına gözü kaydı. Etraf sessiz olsa da bu koca evde yalnız olmadığını düşünüyordu. Hiç araştırmamıştı ama kalabalık bir ailesi olmalıydı. Girişte yukarı çıkan merdivenleri de hatırlayınca kaç odası olduğunu tahmin bile edemiyordu. Harun oturduğunda Cemre'nin de oturmasını bekledi. Umut ve Koray odanın köşesine çekildiğinde Zafer de arkadan geldi. Odanın içinde sessizlik birkaç dakika sonra önüne koyulan tabak ile bitti. Cemre tabağa baktıktan sonra Harun Beye döndü. -Benimle Mert hakkında konuşacaksınız sanırım. Harun açık sözlülüğüne de sevmişti. Gülümseyerek "Evet onun hakkında konuşacağım. Ani evliliğiniz nedenini bilsem de bir de senden duymak istedim." dedi. Mert hakkında ne düşündüğünü böyle anlayabileceği içinde her tepkisini izlemeye başladı. Mert ‘baba’ demiş olsa da ne kadarını biliyor kestirmeye çalıştı. Sonra problem olmasın diye de "Ne kadarını biliyorsunuz?" dedi. Harun çekindiğini görünce "Okuman için evlendiğinizi biliyorum." dedi. Cemre rahat bir nefes almıştı. "Evet ben diploma alayım diye bana yardım etti." -Peki mezun olunca ne olacak? Cemre bitecek diyemediğin de Harun düşünceli haline görünce sevindi. Bu boşuna uğraşmayacaklarının kanıtıydı. Sonra da gelen üzgün şekilde "Anlaşma bitecek." cevabı yeterli geldi. -Mert'in bunu neden yaptığını biliyorsun değil mi? Onu ikna etmek için net olmalıydı ki hızlı ilerleyebilsinler. Onaylayan bakışlardan sonra "Mert kendi için bir şey yapmaz. Osman amcana verdiği değeri biliyorum. Şimdi bende istesem her şeye evet der. Yani amcandan sonra borcu olduğunu düşündüğü kişi benim." dedi. Merakını çekebilmeye çalışmıştı ki bakışlar başardığını gösteriyordu. Cemre üstüne vazife olmasa da "Neden size borçlu olduğunu düşünüyor?" dedi. Mert'in ağzından vefa ve teşekkür dışında bir şey durmadığı içinde öğrenmek istiyordu. Neden hayatı sadece bu kelimenin üstüne kurulu gibiydi. Harun istediği soru gelince etrafına bakıp "Bu evi kızım sevgisini tanıştırmaya getirdikten sonra almıştım. Amacım düğün hediyesi olarak vermekti." dedi. Cemre konunun neden eve geldiğini anlamadan etrafa baktı. Böyle bir adamdan ancak böyle hediye beklenirdi. -Kızınız çok mutlu olmuştur. Harun buruk şekilde gülümsediğinde bakışları buluştu. "Kızım mezun olamadan kaza geçirip öldü." Evden haberi olmadığı gibi sonra da Mert de asıl alış sebebini bilmeden yerleşmişti. Cemre şok içinde üzülürken panikle "Ben bilmiyordum. Kusura bakmayın..."diye devam etmeye çalışsa da Harun durdurdu. -Bilmezsin kızım, bunu sana anlatma sebebim bu yaşlı adamı biraz olsun sevindirmen. Biraz bunu kullanacak olsa da iki genci bir araya getirmek için sorun olarak görmüyordu. İkisinin de kendi gibi kaybı vardı ve ne hissettiğini biliyorlardı. Yaşlı kalbi kırmayacaklarına emindi. Telaşla gelen "Tabi yapabileceğim bir şey varsa elimden geleni yaparım." cevabı da kanıtıydı. Sorgusuz kabul eden kızın kabinin güzelliğine de hayran kalmıştı. Baştan her şeyi bilmesi iyi olacaktı. Aralarında engel olmasını da istemediği için "Kızımın sevgilisi Mert'i." dedi. Cemre bunu beklemediği için şaşkındı. Saniyeler içinde öğrendiği her şey yerli yerine oturdu. Karşısında kızından sonra sevdiği adama sahip çıkmış bir baba vardı. Mert'in bir zamanlar birini sevdiğini duymakta değişik gelmişti. Kızını merak etse de yaşlı kalbi üzmek olacaktı. İçinde oluşan duyguları bastırıp "Sizin içinde zor olmuştur." diyebildi. -Mert bu evin neden alındığını bilmiyor. Kızımdan sonra sevdiği genç hayata devam etme sebebim oldu. Ben ona tutundum, ama o hiç kimseye tutunamadı. Ailesini de kaza da kaybettiği için Nil'den sonra iyice dağıldı. Belki biliyorsundur araba kullanamıyor, bindiğinde de kötü oluyor. Tedavi olsa da kalp sorunu yaşıyor. Hayata devam ettiğini görürsem hem kızım hem ben rahat edeceğim. Senden isteğim ise bir arkadaş gibi ona yardımcı olup olamayacağın. Kabul etmezsen de anlarım. Harun tüm samimiyeti ile içini döktüğünde gelecek cevabı umutla bekledi. Asıl isteği ikisinin birbirini sevmesi olsa da arkadaş olarak başlamak en iyisiydi. Hem bu şekilde kabul etme olasılığı da fazlaydı. Köşede bekleyen adamlar da patronlarının her şeyi açık şekilde anlatmasının şaşkınlığını yaşıyorlardı. Ortaya çıktığında sorun olmaması için yaptığını anlasalar da büyük cesaretti. Nefesler tutulmuş yengenin cevabı bekleniyordu. Cemre ise duyduklarının etkisindeydi. Mert sevdiği kızı da kaza da kaybetmişti. Rahatsızlığı vardı ve o yüzen öyle davranmıştı. Kaybını ve yaşadıklarını düşündükçe bile üzülüyordu. Duvarlarını yıkıp hayata güzel bakmasını sağmak istiyordu. Kalbi de çoktan kabul etmek istediği için "Peki ne yapabilirim?" dedi. Odada küçük bir sevinç yaşanıyordu. Harun minnetle ve heyecanla yaklaştı. -Buraya taşınıp yanında olur musun? Önce evlileri bir araya girmek lazımdı. Sonrası kendiliğinden olmasa da yapacakları ile gelişecekti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD