Rota Oluşuyor

1868 Words
Keyifli okumalar ? Cemre derslere aklını vermeye çalışsa da ilk günü hiçte kolay geçmemişti. Son ders bittiğinde eşyalarını toplarken Demet'e "Canım ben eve geçeceğim." dedi. Demet de hızla eşyalarını topladı. Yalnız bırakmak istemediği için "Bende geleyim." dedi. Bunca şeyden sonra arkadaşının sakin olması biraz tedirgin ediyordu. Sorular sorup canını sıkmasak istemese de yanında olması iyi olabilirdi. Gerek yok diyemeden Okan ve Serkan yanlarına geldi. Serkan sevdiği kızın hemen eve gitmesini istemediği için "Sizi bir yere götüreyim." dedi. Sevgililer heyecanla Cemre'ye döndüler. Birlikte vakit geçirmek iyi gelebilirdi. Cemre ise hiç havasında olmadığı için "Siz bensiz gidin."dedi ve ayrıldı. Serkan arkasından gitmek için adım attığında Okan kolunu tutup durdurdu. Arkadaşını anlasa da kızın üstüne bu kadar gitmemeliydi. -Bırak yalnız kalsın. Serkan sinirle kolunu çekip "Ben yanında olmalıyım."dedi. -Böyle yaparsan onu tamamen kaybedersin. Demet'in söylediği şeyin olmasına izin veremezdi. Peşinden gitmekten vaz geçince "Ben eve gidiyorum."dedi. -Az önce takılalım diyordun. -Okan işim var. Serkan da ayrılınca sevgililer birbirlerine baktılar. Daha düne kadar ikisinin mutlu olmaları için her şeyi yapmaya hazırlardı, ama şimdi durum tehlikeli bir yere gidiyor gibiydi. Ceme daha iyi değildi ve Serkan ondan uzak kaldıkça aşırı tepkiler veriyordu. Okan arkadaşına gün içinde defalarca kızı anla dese de pek işe yaramadığını görmüştü. Evlendiğini duyduğu andan beri sarsıldığı çok belliydi. -Ne yapalım? Ayrılıp arkalarından gidelim mi? Okan sevgilisinin elini tutup " Bence gitmeyelim. Bir yere oturup ne yapabiliriz onu konuşalım."dedi. Demet sevgilisine ayak uydurup birlikte okuldan çıktılar. Bu sırada Cemre derslere katılamadığı için öğrenci işlerine geçmişti. Serkan da arabasına atladığı gibi eve doğru yola çıkmıştı. Mert'in ben hallederim demesini hatırlasa da aradığı odanın önüne vardı. Kapıyı çalıp girdiğinde 'buyurun' diyen görevlinin karşısına geçti. -İyi günler. Ben Cemre Yıldırım, uzun bir süre derslere katılamadım. Devamsızlık sorunu için ne yapabilirim? Görevli duyduğu isimle önünde ki dosyaya baktı. İsim aynı olunca "Kaza nedeniyle gelemediniz sanırım."dedi. Cemre şaşırınca görevli "Başınız sağ olsun." dedi. Önünde hastane kayıtları ve ailesinin cenaze işlemlerine kadar her şey vardı. Dilekçeler hazırlanmış ve bir avukatının olduğu, gerektiğinde iletişime geçebileceği söylenmişti. Mert'in geldiğini sanıp küçük bir heyecan yapmıştı ki kadının "Adınıza Umut Bey geldi. Belgeleriniz ve dilekçeleriniz işleme alınacak. Birkaç güne sonuç belli olur." demesiyle başka birini gönderdiğini anladı. Koray ve Ateş dışında duyduğu üçüncü isimde koruması olabilirdi. Serkan'ın anlattıklarına bakılırsa Mert'in uğraşması saçma olurdu. Onca işinin arasında onunla mı ilgilenecekti? -Bir de evlendiğiniz için soy ismi durumu ile ilgili dilekçeniz var. Düşüncelerden sıyrılıp kadının tuttuğu kağıda baktı. Anlaşılan her şeyi düşünmüştü. -Bakabilir miyim? Uzatılan dilekçeyi alıp göz attığında baya iyi hazırlandığını gördü. Köşesine tutturulan kartı görünce üstünde yazan isme baktı. Avukat Hakan Özün yazıyordu ve Korkmaz ismi altındaydı. -Soyadımın aynı kalması mümkün mü? -Mezun olmanıza az kaldığı belirtildiği için değerlendirmeye alınır. Yalnız kabul edilirse ileri de değişim olmaz. Bunu da belirtmiş olayım. Mert'in soy ismi olmayacak olması eksiklik gibi gelse de "Anladım."dedi. Yapabileceği bir şey kalmadığı içinde teşekkür edip odadan çıktı. Eve gitmek için yola koyulduğunda Umut arkasındaydı. Telefonu titrediğinde gözden kaybetmemek için bakmadan açtı ve kulağına dayadı. Ateş olduğunu düşünüp "Efendim." dedi. -Umut neredesin? Mert'in sesini duyduğunda yakalanmış gibi telaşa kapıldı. Yengenin peşini bırakamadığı gibi telefonun diğer ucunda ki patronuna ne diyeceğini bilemedi. Panikle "Üniversitede ki işlemleri hallediyorum Mert Bey." dedi. Yalan söylemesi tehlikeliydi. Ayrıntı vermeden sıyrılmak en iyisiydi. Mert saate baktığında sabahtan beri neden bitmediğini merak etti. -Bir sıkıntı mı çıktı? Hakan Bey gelsin mi? Umut, yengesi durağa geçtiği için arabaya koştururken bir yandan da telaşla "Biraz uzun sürdü, ama sıkıntı yok. Gerek olursa hemen ileteceğim." dedi. Cevap tatmin etmediği için "Emin misin? Bir sıkıntı çıkmamalı." dedi. Cemre bir de bunlarla uğraşmamalıydı. Belli etmeden hayatını kolaylaştırmanın bir yolunu bulmalıydı. Arabayı çalıştırıp önde ki otobüsü takip etmeye başladı. Patronu da cevap beklediği için "Eminim Mert Bey. "dedi. Konuyu değiştirmek içinde "Siz neden aramıştınız?"diye ekledi. Yenge sabah ki aynı otobüse bindiğine göre eve gidiyordu. -Sana atacağım adrese git ve benim yolladığımı söyle. Bir ihtiyaçları varsa hallet. Bir de oradan ayrılmamaya çalış. Umut'un görevi yengeyi korumak olsa da "Tamam"demek zorunda kaldı. Telefon kapanınca Ateş'i arayıp başka birini yolla diyecekti ki patronundan mesaj geldi. Gördüğü adrese gülümsedi. Yengenin yanına gitmesini istiyordu. Bu durumda artık gizlemeye de gerek kalmayacaktı. Öndeki otobüse baktığında biraz olsun rahatladı. Durakta inen Cemre'nin eve girdiğini görünce de Ateş'i aradı. -Son durum ne? -Yenge dersten çıkıp öğrenci işlerine uğradı. Sonra eve geldi. Bir de patron aradı. Ateş ve Koray bu duruma sevinseler de Umut'un nerede olduğunu öğrenmesi de tehlikeliydi. Koray "Ne dedin?"diye sordu. -İdare ettim. Mesele şu ki patron yengeyi ziyaret etmemi istiyor. Bir de oradan ayrılma dedi. Yani artık onun bilgisiyle takip etmiş olacağım. İkili buna mutlu olsalar da iletişime geçmeden bir adım öteye gidemezlerdi. Ateş "Sen bekle, biz önce konuşalım."dedi. Umut tamam deyip kapattığında Koray ne düşündüğünü sordu. -Biz zorlamazsak bunlar görüşmezler. Beni takip et. Koray ne yapacağını anlamasa da peşine takıldı. Mert'in huyunu bildiği içinde tırsıyordu. Sabahtan beri baya damarına basmışlardı. Ateş patronun kapısına gelince çalıp içeri girdi. Koray da arkasından girdiğinde Mert adamlarına baktı. Eve gitme zamanı olmadığı içinde "Ne oldu?"dedi. -Abi Umut aradı. Adres atmışsın, sabah eşyaları bıraktığı adres ile aynı olunca bizi aradı. Nereden bildiğini anlatmanın en iyi yoluydu. Abisinin devam et bakışlarını görünce "Şimdi git bir ihtiyacı var mı sor demişsin de yenge Umut'u tanımıyor. Birden kapısında görünce sıkıntı çıkmasın."dedi. Cemre ile görüşmesini sağlamanın en mantıklı yolu buydu. Hatta gitmesini sağlarlarsa çok iyi olurdu. Koray arkadaşının ne yaptığını çakınca "Abi bizden başkasını tanımıyor. Umut giderse iyi olmaz. Seni götürebiliriz."dedi. Umutla kabul etmesini beklediler. Mert'e adamlarının dedikleri doğru gelse de gitmek fazlaydı. Ne kadar uzak olurlarsa o kadar iyi olurdu. Cevap vermeden eline telefonunu aldı ve daha önce arayamadığı numaraya tıkladı. İkisi ne yapıyor diye merakla bakarken Mert de telefonun açılmasını bekliyordu. Cemre üstünü değiştirmiş bir şeyler yemek için mutfağa girmişti ki telefonu çalmaya başladı. Masaya koyduğu telefona baktığında gördüğü isimle gözleri kocaman açıldı. Yıllar önce 'mert abi' diye kayıt ettiğini bile yeni görüyordu. Ellerini üstüne sildiği gibi hemen aldı. Bilmediği bir heyecanla açıp kulağına koyduğunda "Efendim"dedi. Mert kulağına ulaşan sesle bir an afalladı. Konuşacağı şeyi unutmuş daha dün ayrıldığı kızı neden bu kadar merak ettiğini sorguluyordu. Cemre ses gelmeyince heyecanı korkuya dönmüş "Orada mısın?"demişti. Sesini duyacağı için sabırsızdı. Mert dağılan zihnini toparlayıp "Neredesin?" diyebildi. Okuldan döndü mü öğrenmek istese de soramıyordu. Hatta gününün de nasıl geçtiğini bilmek istiyordu. Ömer'in dediği gibi her şey normal gibi davranıyor olabilirdi. Ateş ve Koray kiminle konuştuğunu anlamaya çalıştılar. Umut olmadığı belliydi. Normalde çıkmaları gerekse de konuşmayı dinleyeceklerdi. Mert de onları unutmuş Cemre'nin cevabını bekliyordu. -Eve geldim. Konuşmayı kısa kesmeyi düşünse de yapamıyordu. "Okul da bir şey oldu mu?" Aklı sana ne dese de kalbi öğrenmek can atıyordu. Hatta adamlarını dinleyip gidip görse daha iyi mi olurdu? Belki de kötü geçmişti, ama söylemiyordu. Cemre soruya daha çok mutlu oldu. Öğrenci işlerinde olanları hatırlayınca "Her şeyi sen halletmişsin. Bana bir şey kalmamış."dedi. Ateş ve Koray sonunda kim olduğunu anlamışlardı. Gitmek yerine aramıştı. İkisini yan yana getirmek zor olacak diye üzülürken abilerinin yüzünde oluşan minikte olsa bir tebessüm belirtisini gördüler. Heyecanla birbirlerine baktıklarında hayal olmadığına emin oldular. Bu ilkti... Mert duyduğuna verdiği tepkinin farkında bile değildi. " Dün ayrılmadan önce söylemiştim." Beklediği tepki gecikmeden geldi. "Azarlamadan önce söylemiştin. Unutmuşum.." Sitemi gülme isteği oluşturmuştu. Kafasını kaldırdığında adamların izlediğini görünce tekrar ciddi bir ifadeye büründü. -Yanına Umut'u yolluyorum. Bir isteğiniz olduğunda söyleyebilirsin. Oralarda olacağını haber vermek için aradım. Cemre konu yine birden değişince sinir oldu. "Sen müsait değil misin?" Hep yanı şeyi yaptığı için artık tepki vermeden duramıyordu. Mert soruyu neden başkasına yaptırıyorsun olarak anlamıştı. "Benim mi ilgilenmemi istersin?" Kulağına ulaşan gülme sesiyle şaşkın olduğu kadar içinde oluşturduğu farklı bir his vardı. Huzur, mutluluk ya da sakinlik... adını koyamasa da bir şey vardı. Cemre bütün sıkıntısını yine alıp götüren adama her geçen gün daha çok bağlandığının farkındaydı. Tartışsalar da onunla konuşmak iyi geliyordu. Bu sefer konuyu kendi değiştirdi. "Birini yollamana gerek yok. Sabah fazlasıyla şey alıp yollamışsın. Bize uzun bir süre yeter." Çiçeği de söylemek istese de ona bıraktı. Mert adamlarının yaptığı şeyin doğruluğunu şimdi anlıyordu. Sabah ki öfkesi için kendine kızdı. -Anlaşmamız bitene kadar bana emanetsin. Onun için hiçbir şey fazla değil. Güzel giden konuşma 'anlaşma' kelimesi ile bozuldu. Cemre bundan fazlası olamayacağını bir kere daha duyunca kırıldığı kadar üzüldü. -Amcama teşekkür için yani..... Başka bir şey yoksa kapatıyorum. Mert birden değişen sesi fark etse de "Yok."dedi. Buruk gelen görüşürüzden sonra da telefon kapandı. Bir süre ekrana baktığında Cemre'nin her an değişen halini son yaşananlara bağladı. Ateş ve Koray ise konuşmayı dalgalanan piyasa gibi izlemişlerdi. Heyecan,gerginlik bir an mutluluk olsa da sonu yine hüsran gibiydi. Anlaşılan bir arpa boyu yol alamıyorlardı. """"""" Serkan evin bahçesine girdiği gibi arabasını park etti. İnip evin kapısına vardığında sabırsızca çaldı. Açıldığı gibi de eve girip "Annem nerede?"dedi. -Salonda.. Gerisini dinlemeden devam etti. Salona girip annesinin karşısına oturdu. Gözleri kendini bulduğunda "Cemre döndü."dedi. Handan oğlunun yüzünü incelerken "Peki neden bu kadar sinirlisin?"dedi. Sevdiği kız sonunda döndüğüne göre iyi olmalıydı. Serkan öfkeyle ayağa kalkıp "Mezun olmak için evlenmiş. Düşünebiliyor musun? Ben burada onu beklerken başkası ile evlenmiş."dedi. Oğlunun söylediklerini şaşkınlıkla dinledi. Ayağa kalkıp kolundan tuttu ve tekrar oturmasını sağladı. Onun mutluluğu her şeyden daha kıymetliydi. Sakince "Önce bana neler oldu, düzgünce anlat."dedi. Serkan olanı biteni olduğu gibi annesine anlattı. Handan eşinin iş yaptığı adamı elbet biliyordu. Zaten iş dünyasında Mert'i tanımayan yoktu. Yine de oğlunun isteği daha önemli olduğu için "Ne yapmak istiyorsun."dedi. -Cemre o adamla evli kalamaz. Buna izin vermem. Mert aradan çekilene kadar durmayacağım. -Baban bu adamla iş yapıyor... Serkan gerisini dinlemek istemiyordu. "Beni ilgilendirmiyor anne. Ben sonunda Cemre ile birlikte olacağım. Sakın bana engel olmayın." Handan vaz geçmeyeceğini biliyordu. "O zaman sakin ve akıllı adımlar at. Madem gerçek evlilik değil bitecek demektir. Şimdilik sadece Cemre'nin yanında ol. Kız üzgün olduğu için desteğin çok önemli." -Onu zaten yapacağım, ama bana bu adam hakkında daha çok bilgi lazım. Harun Bey ile olan tüm bağlantıları ya da daha fazlasını bilmeliyim. Mutlaka bir açığı olmalı. İşimi şansa bırakamam. Oğlu için her için her şeyi yapmaya hazır olunca telefonu alıp harekete geçti. İşi yapacak kişiyi bulunca da aradı. -Buyurun efendim. -Ediz, Mert Soydan'ı araştır. En küçük şeyi atlama ve bulduğunu Serkan'a getir. -Tabi Handan hanım. -Bir şey daha, Vural bilmeyecek. -Anlaşıldı. Telefon kapanırken oğluna döndü. Serkan bir şeyler bulacağının düşüncesi ile keyfi yerine gelmişti. Ne olursa olsun ikisi boşanana kadar durmayacaktı. """"""""" Harun Bey'in dönüş günü geldiğinde herkes heyecanlıydı. Aylar sonra döneceği içinde evi temizlenmiş, hazırlıklar yapılmıştı. Mert babası gelme dediği için güne gergin başlamıştı. İşe gitmek yerine babasının evine geçip beklemeye başlamıştı. Geldiği gibi gönlünü almalıydı. Ateş de ona eşlik ederken Koray havaalanına Zafer ile gitmişti. Uçağın inme saatinden çok önce varıp beklemeye başlamışlardı. Harun sonunda ülkeye adım attığında karşısında şoförünü ve Koray'ı buldu. Gülerek "Abin nerede?"dedi. Mert'in içi içini yese de sözünden çıkmayacağını biliyordu. Bazen damarına basıp isyan etsin diye uğraşsa da ağzını açıp bir şey demiyordu. Kimseyi takmayan adamın kendine karşı hürmetinin sebebini biliyordu. Kızına duyduğu sevgi ve vefa duygusu. Osman amcasına da aynı olduğu için evliliği yaptığı ortadaydı. -Evinizde bekliyor. -Biraz daha beklesin bakalım. Cemre saat kaçta dersten çıkıyor? Koray soruya şaşırdı. Umut'tan an an bilgi aldığı için de "Son dersi kaldı diye biliyorum."dedi. Zafer'e bakıp "Valizleri hemen al, yola çıkıyoruz."dedi. Koray ne olduğunu anlamadan valizlere yardım ettiğinde Harun'un arkasından koşturdu. Arabaya yerleştiklerinde "Zafer okulu biliyor mu?"sorusunu hiç beklemiyordu. -Harun Bey okulda ne yapacağız? -Önce ders çıkışına yetişelim. Ne yapacağımızı sonra öğrenirsin. Yolu tarif ederken Harun Bey'in hiç vakit kaybetmeyeceğini anlamış oldu. İstikamet Cemre'nin okuluydu...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD