Büyük kapıdan içeri giren Timur, hemen karşısındaki masanın diğer tarafında oturan adama feci bir öfke ve kin besliyordu. Halbuki bu adamla yılları geçmiş onu kardeşi gibi sevmişti. Yine de sevdiği kadına ve masum bir çocuğa yaptıkları ve yaşattıkları affedilir gibi değildi. Düşündü. Onun mavilerine bakarken aynı şeyleri herhangi birine yapsa niye öfkeyle dolu olur muydu? Cevabı evetti. Hem de tartışmasız bir evetti bu. Karşısındaki adamın dağılmış hali bile üzülmesine neden olmadı. Bu halini hak etmişti. Bir an çok daha fazlasını hak ettiğini düşündü. Ayağa kalkan Sinan ise dost bildiği adamın gözlerindeki o nefretin koyu tonunu gördükçe pişmanlık bir kez daha sarıyordu hala var olan az biraz vicdanını ama olan olmuştu. O da yerinden kalkınca karşı kaşıya geldiler. Sadece küçük bir