TANITIM

474 Words
ASUMAN Bir kız bara girer ve... Yıllar önce bu isimde bir kitap okumuştum. Barın kapısından içeriye girerken ben olsam cümleyi şu şekilde tamamlarım diye düşündüm. Bir kız bara girer ve tüm yavşaklar ona döner. Kendi kendime kıkırdadım. Çivisi çıkmış bu dünyanın en basit kurallarından biriydi artık bu! Bir kız bara yalnız giriyorsa sikilmek istiyordur. Nokta! Erkek kafasının bu şekilde düşündüğünü bilmek mide bulandırıcı olsa da gerçek buydu. Oysa ben şu an sadece içmek istiyordum. En yakın arkadaşımın düğününün şerefine canım kadeh kaldırmak istiyordu. O balayına doğru güzel bir uçuş yaparken kalakaldığım yalnızlığı kutlamak istiyordum. İki ay içinde üç düğün! Derdi neydi bunların? Önce Helin, sonra Sinem en sonunda da Firuze! İkinci içkiyi istedim barmenden. O sırada yanıma biri geldi. “Merhaba güzellik. Takılmak ister misin?” “Hayır,” dedim direkt. “Geldiğinden beri gözlerimi senden alamıyorum. Aletimi ayağa diktin. İkimiz de istediğimizi alırdık,” dedi vücudumu süzerek. Pantolonunun üstünden aletini avuçladım. Beklemediği hareketim şaşırtmasına neden olmuştu. “Seni bilmem ama ben istediğimi alamazdım,” dedim o şaşkın şaşkın yüzüme bakarken. Dudaklarımı öne doğru büzerek yüzüne yaklaştım. “Çünkü çok küçük!” Adam geldiği hızla ortadan kayboldu. Ben de rahat bir şekilde içkimi yudumladım. “Hiç vazgeçmeyeceksin değil mi?” Duyduğum tanıdık ses sırtımı dikleştirmeme, tırnaklarımı çıkarmama neden oldu. Sikerler böyle işi! Her yerde bitmek zorunda mıydı? Bu gece yeteri kadar maruz kalmıştım gereksiz varlığına. “Güzelliğine kapılıp gidenleri parmağında oynatmaya bayılıyorsun.” “Siktir git Berkan.” Yine ne istiyordu? Hiç vazgeçmeyecek miydi? Aradan neredeyse iki yıl geçmişti. Fakat bir sarmaşık gibi etrafımı saran Berkan’dan kurtulmam lanet olsun ki mümkün olmuyordu. “Beraber gidiyoruz,” diyerek masaya bir deste para bırakıp beni çekiştirmeye başladı. Ne kadar kurtulmaya çalışsam da mümkün olmuyordu. Hadi ama herif bir doksan boyunda ve kalıplıydı. “Bırak beni be!” diye bağırdım. Elimi savurmasıyla kısa bir an dengem şaştı. “Kimseyle yatmayacaksın,” dedi kükreyerek. “İzin vermiyorum lan.” Göğsünden ittirdim. “Sen kimsin be! Kimsin! Hayatımın içine sıçtın hala karşıma çıkıyorsun. Kimle istersem onla yatarım, sen de bir bok yapamazsın. Sana hesap vermiyorum ben.” “Bebeği aldırmasaydın, şimdi aileydik. Ama sen kendini siktirmeye o kadar meraklısın ki hamilelik fikrinden nefret ettin.” Suçlaması karşısında hiçbir şey demedim. Çünkü Berkan neyi istiyorsa onu düşünebilirdi. Çünkü onu umursadığım zamanlar bitmiş, köprünün altından çok sular akmıştı. Berkan’ın cehenneme kadar yolu vardı. “Sen o kadar bencil bir adamsın ki bu bencillik gözlerini kör ediyor. İki yıl önce de böyleydi, şimdi de öyle. Ne halin varsa gör. Benden uzak dur.” “Bana acı çektirmek hoşuna gidiyor değil mi? Ama sana bir haber vereyim, şu saatten sonra sikimde değilsin!” “Sikinde değilsem ne demeye alacaklı gibi götümde dolanıp duruyorsun? Defol git hayatını yaşa!” Ona arkamı dönüp sinirle yürümeye başladım. En başında da beni suçlamıştı şimdi de. Kendisi sütten çıkma ak kaşıktı sanki. Kolumdan çekmesiyle dudaklarıma yapışması bir oldu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD