1.Asuman

1408 Words
ASUMAN “Şu diyorum ben,” dedi Helin. Gösterdiği tarafa kızlarla birlikte döndük. Sinem, Firuze, Helin ve ben... Bir masada oturmuş ciddi ciddi adam seçiyorduk. Tek gecelik bir ilişki için... Aman ne hoş! Bu salak oyun fikrini ilk ortaya attığımda gerçekten geceyi geçirmek için gözüme birini kestirmiş ve Bekir’i, ablamı, ihanetlerini hatta adımı unutmak için bir hamle yapmak istemiştim. İntikam güzel bir sondu gözümde. Bekir’e karşı benim zaferim! Hayatı o kadar boş vermiş bir haldeydim ki artık bir adım atmam gerektiğini düşünmüştüm içten içe. Atmıştım da! Niyeyse kendime intikam dışında da yatmak için bahane yaratmak istemiştim. Ve bunun için ortaya bir oyun atmış ve Sinem’in de bana aynı hızla katılmasıyla kendimizi ciddi ciddi oyunun içinde bulmuştuk. İlk adım benden gelmişti. Gözüme kestirdiğim adam gerçekten bana her şeyi unutturacak ya da intikam için güzel bir araç olacak gibi hissetmiştim. Gece boyunca onunla sohbet etmiş, içmiş, eğlenmiş, kahkaha atmış ve iltifatlarının bir yıl önce yıkılan tüm gururumu tamir etmesine izin vermiştim. Her şey güzel geçmişti, gerçekten. Sevişecek ve sabahına onu salak bir halde bırakıp çıkıp gidecektim. Ta ki otel odasına girene kadar. Tüm büyü oda kapısının önünde sönmüştü. “Kardeşini sikmek hiç eğlenceli değil,” cümlesi bir balyozla kafama vuruluna kadar. “Daha sakso çekmeyi bilmiyor ama kendini yalatmaktan zevk alıyor.” “Senin dilinden ben anlarım, gel buraya...” Ardı sıra duyulan kıkırdaşmalar... Bir insan ihanete uğrarken nasıl kendinden utanırdı o gün anladım. Aldatılan bendim ama o gün yerin dibine girmiş gibi hissetmiştim kendimi. Sevdiğim adam ve ablam... Bir salak gibi o sahneyi görmek istemiştim. İnsanoğlu cidden gözleriyle görene kadar inanmak istemiyordu, duysa bile! İçimdeki nefret yeniden perde perde dalgalandı. Can'a gülümsedim ve içeriye girdik. “Bekir’i unuttun yani gerçekten?” diye sordu tekrar şüpheyle. Kahkaha attım. Öyle içten güldüm ki kalbime batan kıymıkların acısını bile bastırdım. “Koca üç yıl geçti biz ayrılalı. İki yıl önce de ablamla evlendi. Eniştemi hayal etmek gibi bir fantezim yok. Eğer sen Bekir’den çekiniyorsan şimdi çıkıp gideyim. Altı üstü güzel bir gece geçireceğiz ama sen sorularınla tüm tutkumu öldürüyorsun.” Elini usulca yanağıma uzattı. Can’ın bana karşı her zaman ilgili bakışlarını fark etmiştim. Onu karşımda görene kadar intikam fikri bile geçmemişti aklımdan. Fakat onu görünce ve o bana gülümseyince... Film kopmuştu işte. Son imzayı artık ben atacak ve bundan sonra önüme bakacaktım. Yeteri kadar onlar yüzünden acı çekmiştim. “Çok güzelsin,” dedi beni öperek. Öpücüğüne karşılık verirken içim alev gibi yanıyordu. Kaçıp gitme dürtümü bastırdım. Elimi pantolonuna atıp seri hareketlerle kemerini çözdüm. “Regl olmasam gece daha güzel olabilirdi aslında. Ama merak etme seni en güzel şekilde tatmin edeceğim,” diye yalan söyledim. Önünde diz çöküp aletini ağzıma alırken sorgulama duygusundan sıyrıldı ve bu da benim işime geldi. O gece hayatımın en iyi saksosunu çektiğime size yemin edebilirim. Tek yaptığımda bu olmuştu. Bir erkeği sadece ağzıma alarak boşaltmayı başarmıştım. Zafer miydi tartışılır. Fakat benim siktiğim geçmişime en büyük meydan okuduğum an kendi içimde o andı. O günden sonra bir kez Sinem ve bir kez de Helin biriyle birlikte olmuştu. Olmuşlar mıydı ondan da emin değildim. Çünkü ben birlikte olduğumu söylemiş ve ballandıra ballandıra anlatmıştım. Bekir’in kulağına gideceğini bilmenin salak bir tatmin duygusu vardı içimde. Sonuçta İzmir’deki arkadaşıyla her zaman İstanbul’da karşılaşma şansım olmazdı. Can bunu Bekir’e bir zafer gibi anlatacaktı biliyorum. Sadece saksoyla da kalmayacaktı anlatırken. Çünkü Bekir’in dostu gibi görünse de onu kıskanıyordu. Ve ben bunu bilecek kadar Can’ı tanıyordum. “Eee ne diyorsun?” diye soran Sinem’le düşüncelerimden sıyrılıp adamı süzdüm. “Olabilir.” Canım gerçekten umursamaz olmak istiyordu. Kızlar bile hala Bekir’le neden ayrıldığımı bilmiyorlardı. Benim kim olduğumu bilmiyorlardı. İlk kez üniversitede kanatları açılan bir kız olarak sadece Asuman olmak istemiştim. Tepeli varisi değil. İzmir’in en ünlü zenginlerinden birinin kızı değil. Sadece Asuman olmak istemiştim. Ve ailemle ipler tamamen koptuğunda kim olduğum gerçekten önemini yitirmişti. En azından kim olduğumu bir Firuze biliyordu. Bekir’i ablamla bastığımı ona bile itiraf edememiştim. “Eee, hadi, gitsene!” İçkimden son bir yudum alıp ayaklandım. Kızların baskısından sıkıldığım için bu tek gecelik saçmalığına devam ediyordum. Çünkü onlar Bekir’i yüzünden hala hayatıma kimseyi almadığımı düşünüyorlardı. Öyleydi belki ama tek sorun o değildi. Ben inancımı kaybetmiştim. Sevgiye de erkeklere de... O yüzden tek gecelik ilişkilerin insanı gibi davranmak işime geliyordu. Erkeklerle flörtleşip onları gecenin sonunda kendi hallerine salak bir halde bırakmaktan da zevk alıyordum. Çünkü hak ettikleri, edecekleri bu kadardı daha fazlası değil. Adamla selamlaşıp yanındaki boş yere oturdum ve barmenden bir viski istedim. Hakkını vermem gerekir ki yakışıklı ve gizemli bir havası vardı. “Yalnız görünüyorsun?” dedi sohbet açmak ister gibi. “Öyleyim,” dedim gözlerinin içine bakarak. İçkimden bir yudum alarak adamı incelemeye devam ettim. “Ben Sedat.” Uzattığı elini tuttum. “Asuman,” dedim cilveli bir sesle. Sedat konuşmaktan ziyade bakışlarıyla beni süzüyor. Gözleri büyük bir ilgiyle vücudumda geziniyordu. Kendinden bahsetmekten ziyade beni konuşturmaya çalışıyordu. Sıkacak sorular sormaktan kaçınıyordu ve sohbet ilerledikçe soruları da yön değiştiriyordu. “O kadehin yerinde aletimi hayal ediyorum da...” Kıkırdadım. Erkekler neden hep aynıydı? Gözlerim sertleşmiş bir şekilde dikkat çeken aletine takıldı. “Neden olmasın?” dedim hayal kurmasına izin vererek. Uzanıp aletini avuçladım. Tek istedikleri buydu. Seviyorum diyene bile inanmak içimden gelmiyordu artık. Ölüp bitiyor dediğimiz Eren bile aldatmıştı Firuze’yi. Gözleri zevk dalgasına kapılıp titreşti. Elimi çekip içkiden bir yudum daha aldım. Birazdan hayal kırıklığı içinde kendi aletini ağzına alabilirdi. “Hanfendiye benden bir viski daha,” dedi bardağı önüme doğru iterek. Kafam iyiden iyiye bulanmaya başlamıştı. Telefonum ötünce merakla elime aldım. “Saat çok geç oldu. Sen keyfine bak. Biz kalkıyoruz. Detayları yarın anlatırsın.” “Tamam.” “Ne oldu?” diye soran Sedat elini bacağımın üstüne atarak hafif hafif okşamaya başladı. “Arkadaşım ne zaman geleceğimi soruyor,” dedim kalkmak için bahane ararken. “Biraz takılalım bence. Gece uzun.” Bakışları içimin ürpermesine neden oldu. Onu atlatmak zor olacak gibiydi. Çalan telefonuna bir bakış atınca kaşları çatıldı ve usulca tabureden ayaklandı. “Bana iki dakika müsaade et, hemen döneceğim.” “Bekliyorum,” dedim. Uzaklaşmasını izlerken hesabı istedim. O gelmeden sıvışmam daha iyi olurdu. Derken kolumda hissettiğim baskıyla neye uğradığımı şaşırdım. “Sen ne yapıyorsun?” demeye kalmadan eliyle ağzımı kapadı. Barın bayanlar tuvaletine kadar beni sürükleyen adamın elinden kurtulmam mümkün olmadı. İçerideki bayan bizi görünce “temiz,” dedi. Adam kadına bakarak “sen dışarıda bekle, kimsenin girmesine izin verme!” dedi. Neler oluyordu. Çığlık atmak istiyordum fakat ağzıma kapanan el buna izin vermiyordu. Adam o kadar güçlüydü ki kurtulmam mümkün değildi. “Emredersin komiserin!” diyen kadının sesiyle çırpınmam durdu. Bir polis! İçimdeki korku biraz hafifledi. Kadın dışarıda beklerken bir polis bana tecavüz edecek değildi ya! Bir derdi vardı belli ki! Kadının çıkmasıyla beni duvara yapıştırdı. Eli hala ağzıma kapanmış bir vaziyette yüzünü yüzüme yaklaştırdı. “Koca barda kendini siktirecek başka adam bulamadın mı amına koyayım! Tüm planın içine sıçtın!” Kim olduğunu sanıyordu da bana hakaret edebiliyordu. Bir de polis diye içim rahatlamıştı. Ne saçmalık! Elini ısırdım. Kaşlarını çatarak elini ağzımdan bir hışımla çekti. Hayatta her zaman iki farklı görüş vardır. Biri ak diyorsa diğeri kara der. Mesela bir yazar hayat tesadüflerle doludur derken, bir diğeri hayatta hiçbir şey tesadüf değildir der. Her zaman zıt fikirler vardır bu hayatta. Çatışan düşünceler, karşıt yapılanmalar... Hayat tesadüflerden mi ibaret yoksa hiçbir şey tesadüf değil mi? Eğer bana soracak olursanız, birinin hayatınızın içine sıçması gerekiyorsa siz ne kadar kaçarsanız kaçın o kişi sizi bulacaktır. Sanki görünmez bağlarla ona çekiliyor gibisinizdir. Ya da bağlar görünür haldedir ve siz zaten çekilmeye dünden razısınızdır. Bu kaderin bir çarkı mı bilemiyorum. Bildiğim tek şey başınıza gelecek olan varsa gelecektir. Siz ne kadar kaçarsanız kaçın. Ya da kaçmayın! Geliyor abi her şekilde! Benim geldi mesela. “Kiminle sikişeceğimin devleti bu kadar ilgilendirdiğini bilseydim izin belgesi almaya gelirdim,” dedim sinirle. Kahverengi gözleri öfkeyle parladı. O an bu gözlerin hayatımın içine bir kez daha sıçacağını bilseydim oradan koşarak uzaklaşırdım. Bir daha aşık olmam diyordum, oldum. Asla güvenmem diyordum, güvendim. Bir daha bir erkek hayatımın içine sıçamaz diyordum, sıçtı. Hem de öyle güzel bir şekilde sıçıp sıvamıştı ki diğer yaşadıklarım yanında devede kulak kalmıştı. Ben Asuman... Asuman Tepeli. Babasının minik prensesi demeyeceğim çünkü hiçbir zaman bir prenses olmadım. Zengin bir cezaevinin, havuzlu bahçesinde geçti çocukluğum. Size sıkıcı çocukluğumu anlatmayacağım elbette. Belki ona da sıra gelir tabi zamanla, bilemem. “Kızın hayatını kurtardık ama onun dediğine bak. Kızım biraz önce kimin yanındaydın biliyor musun? Herif kadınları öldüren bir seri katil ve sen onun aletini okşuyordun!” Tavırları o kadar canımı sıkmıştı ki birçok sözü son cümlesinden dolayı önemini yitirmişti. “Kıskandıysan seninkini de tutarız,” dedim aletini avuçlayarak.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD