Pars’tan Arabayla Mine'nin evine doğru ilerlerken, bugünü düşünüyodum. Gözüm, yavaş yavaş karanlığa bürünen İstanbul’un sokaklarında takılı kaldı. Gün boyu yaşadığım tüm zorlukları geride bırakmış olmanın iç ferahlığıyla bakıyordum İstanbul’a. Özellikle annem ve babamla olan yüzleşme beni fazlasıyla yormuştu. Ama artık zihnimi bunlarla daha fazla meşgul etmek istemiyordum. Şimdi Mine’yle olmanın, sadece ona odaklanmanın zamanıydı. Cem’e teşekkür edip arabadan indikten sonra, evin girişine doğru yürüdüm. Onun yanında olma, ona sarılma fikri adımlarımı daha da hızlı atmamı sağlamıştı. Kapıya geldiğimde durup derin bir nefes aldım ve kapıyı çaldım. Kapı açıldığında, Mine karşımda belirdi. Üzerinde ince, rahat bir elbise vardı, saçları hafifçe dağılmış, yüzünde yorgun ama huzurlu bir ifade