Pars ve ben bir an donup kalmıştık. İbrahim Bey’in sözleri, ortamı ölüm sessizliğine büründürmüştü. Ne Pars ne de ben, böyle bir cevap beklemiyorduk. Pars’ın yüzündeki şaşkınlık ve panik gözle görülüyordu. Salondaki insanların bakışları, çevremizdeki o ağır sessizlik, Pars’ın kendisini toplayıp dedesine dönmesiyle son bulmuştu. “Dede, bu nereden çıktı şimdi?” diye sordu, sesi her zamankinden daha sert çıkmıştı ama içinde buram buram gerginlik seziliyordu. Ben ise kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum. Utançtan yanaklarım kızarmış ne yapacağımı bilmezcesine ellerimi birleştirerek sıkıyordum. İbrahim Bey, gülümseyerek elini hafifçe kaldırdı. “Evlat, bu işler kolayca saklanacak şeyler değil. Kurt kocar ama kurt yine kurttur. Ben senin üzerinden gözümü, kulağımı çeker miyim sandı haa