9. BÖLÜM (L)

1676 Words
Okulun ilk günü sınıftaki yerimi aldım. Kapıdan hocanın girmesini beklerken Ece ile göz göze gelip hemen başımı çevirdim. Bir aydır görmemiştim ve Gonca muhatap olmamı istememişti. Her ne kadar Gonca'ya söyledikleri için ağzına sıçmak istesem de şu an ne yeri ne de zamanıydı. Ece de tepkimi üstüne çekecek bir şey yapmıyordu. İlk hafta dersler boş geçmişti, daha çok pratikle geçecek bir yıl olsa da alınması gereken pahalı kitaplar her zaman vardı. Geçen ay tam zamanlı çalıştığım kafede sadece akşamları ve hafta sonu çalışmak için kolayca anlaşmıştım. En azından işim olacaktı. Bu Gonca'yla daha az zaman geçireceğim demekti; ama sekiz ay sınırlı bir zaman dilimiydi, elbette sonu gelecekti. Mezun olduktan sonra şartlarımı daha da iyileştirebilirdim. Gonca da Serhan ona salonu bıraktıktan sonra sürekli salondaydı. Serhan hala Ankara'daydı ve içim içimi yese de Gonca'ya güveniyordum. O bana güvenmeyi seçmişken benim seçeneklerim de tek şıktan ibaretti.   A) Gonca'ya güven.   B) A şıkkı doğru.   C) Yukarıdakilerin hepsi. Serhan bile yaptığından özür dilemişse eğer, benim aynı duruma sokmaya hiç hakkım yoktu Gonca'yı. Üstelik her şey benim boşboğazlığım yüzünden ve Ece'nin yemeden içmeden felaket tellalı gibi haber verme telaşından olmuştu. Her akşam geç de olsa eve gittiğimde Gonca beni beklemiş ve yemek yaptığı halde yememiş oluyordu. Değer verildiğini hissetmek, bir erkek için önemlidir. Gonca bana değer veriyordu. Gündüz gözüyle geçirdiğimiz tek vakit benim izin günüm olan cuma günü, onun da bir saat işten ayrılarak birlikte gittiğimiz sebze-meyve pazarındaki alışverişimizdi. İstediği şeyleri seçerken, pazarcılarla konuşurken çok doğaldı. O hep doğaldı. Birlikte olduğumuz ilk sefer dışında seks yapmadık. Ne zaman yapacağımızı belirleyen taraf Gonca olacaktı tabii, ama ne zaman olacağını bilememek işimi kolaylaştırmıyordu. Onu evde yaz kadar olmasa da sıcak geçen günlerde kısa kıyafetler içinde görmek arzularımı dizginlemekte zorlanmama sebebiyet veriyordu. Bilinçli olarak beni kudurtmaya çalışmıyordu, ben zaten kudurmaya yer arıyordum. Cuma olmuştu. Ders bitince kafeye geçmeyeceğim için salona gidip Gonca'yı alacaktım. Çalışan kızlar beni zaten tanıyorlardı, şimdi de Gonca için geldiğime alışmışlardı. Ben tam geldiğimde Serhan da çıkıyordu. Başıyla selam verdi, konuşmadan. Nedense ona karşı eve geldiği geceden beri suçlu hissediyordum. Gonca'yı kendime almıştım; ama bu adamın aşkına ket vuramazdım. Üstelik sevgisinin ağırlığı yüzünden burayı terk ederek memleketinde evlenecekti. Gonca o gece Serhan gittikten sonra çok ağlamış, kendini suçlamıştı. Teselli edecek cümlelerim olsun istedim; ama yoktu. Onu çok seveceğimi zaten söylemiştim. Hali hazırda zaten manyak gibi seven biri varken işim daha zordu. Ben söz veriyordum, o adam olmamış bir şeyden bahsetmiyor, direk seviyordu. Kapıda bunları düşünürken Serhan'ın saçlarını kestirdiğini fark ettim arkasından bakarken. Uzundu, at kuyruğu yapıyordu ve şimdi kısaydı. Gonca'nın kesip kesmediğini merak ettim. İşi buydu elbette; ama neden kıskançlık dalgası sardı tüm bedenimi? Ensesindeki açmamış gül dövmesi yumruklarımı sıkmama neden oldu. Diş hekimi olacaktım ve ilk işim kendi dişim olacaktı onları da az daha sıkarsam. Herif Gonca'yı vücuduna kazımıştı. Bana yapacak ne kalmıştı ki? Gonca'yı kapıda hala beklerken ellerimi saçımdan geçirdim. Haftalardır saçımı kestirmemiştim ben de. Çok özendim o an. Gonca'nın ellerinin saçlarımda dolaşmasını istedim. Yumuşak elleri saçımda dolaşırken kucağımda oturduğunu hayal ettim. İkinci olduğumu söylemişti. Bu konuda da tekrar konuşmadık. Biz ne yapıyorduk? Bunu sorgularken buldum kendimi. Ben okula işe, o işe... Ev arkadaşından farkım yoktu. Kız arkadaşı gibi bile değildim. Paylaşımımız yoktu. Paylaşmak istedim. Hata bende miydi? Benden mi bekliyordu? Ayrı yattığımız her gece onun yanına gidip saçlarını koklayamamak zaten yeterince zordu, acaba o da bana gelmek istiyor mu diye düşünmemiştim hiç. Onu basit göreceğimden çekindiği için gelmiyor olabilir miydi? Sebep bambaşka ise joker kartı hakkında söylediklerimden pişman olma aşamasındaydım şu an. Gonca koluma dokunduğunda çıktım beynimdeki sorulardan. Hiçbirine cevap verememiş, sınıfta kalmıştım. "Dalmışsın, seslendim." "Pardon canım. Salona dönmesen olmaz mı pazardan sonra?" Eve gidelim, konuşalım, sevişelim. "Serhan da çıktı; ama tamam haber vereyim kızlar kapatsın." "Teşekkürler." Aklımda ne varsa sormaya kararlıydım. Ben neydim hala onun için? Biz neydik? ... Pazardan döndüğümüzde ellerim poşet dolu halde posta kutusundaki kağıtları fark ettim. Tek elime tüm poşetleri alıp eve çıkmadan onları da aldım. İçeri girdiğimizde faturaların durduğu kutuya bıraktım hepsini. Çok mu lazımdı sanki onları o anda almak? Gonca her pazar dönüşü olduğu gibi mutfakta alışkın olduğu üzere hemen aldıklarımızı yerleştirmeye başladı. Sonra da dünden kalan yemeği hazırlamaya. Nasıl giriş yapacağımı bilemez halde sadece izledim, izledim. Gonca, ehliyetini yeni almış direksiyonu yerinden çıkacakmış gibi tutan, başı neredeyse ön cama yapışmış, kenardan usul usul gitmeye çalışan, bir yere çarpmamaya azami özen gösteren yeni şoför gibi hissettiriyordu kendimi bana. Teorik olarak her şeyi yalayıp yutmuştum onun hakkında; ama pratiğim eksikti. Yemek de sessizce geçti. Kahretsin. Tuzu uzatır mısın? Eline sağlık. Çok güzel olmuş. El clasico. "Bana bir şey mi söylemek istiyorsun? Ece ile mi ilgili?" Benden cesaretli yemin ederim. Nasıl da anladı? Utandım acemiliğimden. Yanlış anladı. "Neden öyle düşündün?" Ece ne alaka şimdi? "Okul açıldı, aynı sınıftasınız. Tahmindi sadece." "Birçok kişiyle aynı sınıftayız. Hepsiyle konuşmuyorum. Ece'yi gördüm evet; ama sen istemediğin için konuşmadım." "Ben benim hakkımda konuşmanı istemedim. Yoksa istersen konuşabilirsin." "Sen ciddi misin? Eski sevgilim o benim." "Eski sevgili ile konuşulmaz mı? Serhan da bana aşık. Bana onunla konuşma diyemezsin." "Geçen hafta çok güzel onun önünde belirtmiştin zaten." "Kapıdan neden çekilmedin, ben davet ettiğim halde üstelik?" "Adam sarhoş ve seninle yalnız kalmak istiyor. Neyim ben, godoş mu?" "Asıl konuya gelecek misin? Belli ki derdin Ece ve Serhan değil." Ne kadar netti. Devam edemiyordum. Ece gibi değildi; ama daha ateşli, daha... Daha yabani kısrak gibi. Seni ehlileştirmeme izin ver lütfen. "Seni hiç göremiyorum. Yoğunuz biliyorum, ama birlikte vakit de geçirelim olmaz mı? Bunu söyleyecektim." "Evet, öyle oldu bu ara değil mi? Kusura bakma. Serhan gitmeden salonla ilgili mali işleri gösteriyor. Mali müşaviri var, güvenilir dedi; ama yapmam, anlamam gereken detay fazla. Hata yapıp bana olan güvenini sarsmak istemiyorum. İki gün sonra gidiyor. İşler sadece bana kalacak; ama bir şekilde ayarlamaya çalışacağım, söz." "Haklısın. Baskı altında hissetmeni istemiyorum; ama konuşalım mı biraz?"  "Tamam. Başka ne hakkında?" Tedirgin ettim şimdi ne güzel. Bravo Levent. "Sen. Biz." Sustum. "Ben. Biz. Devam edecek misin?" "Bir ayı geçti Gonca. Aynı evdeyiz. Neyiz biz?" "Niye hala yatmadık diye mi soruyorsun?" Siktir. "Hayır yanlış anladın." "Doğrusunu anlamamı sağla." Eğrisi doğrusu bu aslında. "Haklısın o da var. Kimi kandırıyorum? Kısmen şikayetçi değilim. Sadece biz neyiz? Bunu söyle bana. Sevgili miyiz? Değilsek sevgili olacak mıyız?" "İlginç bir soru. Yattık biz. Kimlerle yatılır?" Bir kere yattık. "Neden şimdi yatmıyoruz peki? Seksten bahsetmiyorum. Yanında uyuyup uyanmaktan, çillerini izlemekten, saçını koklamaktan bahsediyorum. Aynı evin içinde hasretim sana. Ateşini uzaktan görmekten bıktım. Dokunarak yanmak istiyorum. Elim saçında değil. Sen kucağımda değilsin. Serhan'ın saçını sen mi kestin?" Paragraftaki anlamı bozan cümleyi bulun. Topuğuma sıkmaya az kaldı. "Evet ben kestim." Sadece bunu mu duydun kadın ya? Delireceğim. "Benimkini de keser misin?" Dipteyim, sondayım, depresyondayım. "Keserim. Haklısın, beraber uyuyabiliriz bu geceden itibaren. O gece sana kendimi vermekten utanmamıştım. Biz birlikteyiz. Sevgili diyemem. Çıkıyoruz. Olur mu bu şekilde, sana uyar mı?" Duymuşsun diğer dediklerimi de. Başımı -evet- der gibi salladım. Uymaz mı hiç? Kanepeden kalktı ve elimden tutup beni de kaldırdı. Başımdan tişörtümü çıkardı. Kendi de sütyenle kalıp beni çekmeye başladı. Banyoya girdiğimizde mutfaktan sandalye alıp getirdi. Ben oturdum. Saçımı ıslatıp eline aldığı makası açıp kapadı bir kaç kez. "Bana bırakacak mısın?" "Ellerindeyim." Neye niyet neye kısmet? Seri hareketlerle saçımı kesmeye başladı. Ellerine aldığı saçımı hemen kesiyor diğer kısma geçiyordu. Önümde, arkamda, sağımda, solumda. İzlerken keyif aldım. Daha önce izlemediğimi fark edip hayıflandım. Bundan sonra berberim İsmail abiye veda etmek zorunda kalacaktım. Gonca'dan başkası dokunamazdı artık. En sonunda işi bittiğinde kurutmaya başladı. Çok kısalmamıştı; ama beğendim. Yüzümde gülümseme ile kalkmaya yeltendiğimde beni tek eliyle yerime sabitledi. Kucağıma oturdu. Daha gündüz düşündüğüm şeyin akşamında gerçekleşecek olması için kimi öpmem gerekirdi? Kucağımda hareket etmesi gözlerimi kısmama neden oldu. Hafifçe kalçalarından kaldırıp kasıklarımdaki baskıyı azalttım. Kulağıma eğilip, dişlemeye başladı. Altında kıvranıyordum resmen. Benim yapmam gerekmiyor muydu tüm bunları? Ayağa kalkıp eteğini de çıkardığında sadece iç çamaşırlarıyla kaldı. Beni de hemen kaldırdı sandalyeden. Altımdan şortumu çıkardı aynı anda. Eli boxerımdan girdiğinde kafamın arkaya gitmesini engelleyemedim. Az önce yanmak isteyen ben dokunmaya korkuyordum şimdi. Sadece yakmayacaktı. Yanacaktı benimle. Birlikte yanacaktık. Kucakladım. Odaya gitmek zorundaydım. Pamuklar içinde olmayı hak ediyordu. Yatağa örtüyü açıp bırakırken turuncuları yastığa yayıldı. Sevdim. Okşadım. Tek fazlalığımdan da kurtulup pikenin altına girip yanına yattım ben de. Gülüyordu bana. İstiyordu beni. Dudaklarımı boynuna saçlarının arasına gömdüm. Tüm duyu organlarımı maksimum verimle çalışmaları için devreye soktum. Kokusu, tadı, rengi, teni, sesi hepsini tam kapasite duymaya, onunla dolmaya ihtiyacım vardı. Onu doldurmaya muhtaçtım. Onu da benimle eşit çıplaklığa getirdim. Titremesi üşümesinden değildi. Tecrübesizdi. Bunu saklamaya ihtiyaç duymuyordu. Dudaklarım dilimle ortak her milimetrekaresini keşfe çıkarken çıkardığı sesler ellerime, ellerimle daha kaba yerlerine dokunduğumda çıkardığı sesler bacak aramdaki sertliğe işini yapmasını salık veriyordu. Açtım bacaklarını. Benim yerim şu an orasıydı. Yerimi aldım yavaşça. Sonra biraz daha. Her seferinde daha derinine indim. Benim için sağladığı derinliğinde kayboldum. Yuva oldu bana. Aş oldu. Eş oldu. Seviyorum seni Gonca. "Bitmeden çık içimden, lütfen." "Neden istiyorsun böyle bir şeyi?" Durdum. "Sürekli hap kullanmak istemiyorum. Sen korun." "Anladım. Tamam da yanımda bir şey yok şu an. Karnına mı boşalayım? Seni kirletmek istemiyorum." "İçimde bir çocuktan daha kötü olamaz. Temizlenirim." Bu noktada alınmam yersiz miydi? Bana tam da alınmalık bir durum gibi geldi. Tartışamazdım onunla şu an orası ayrı. "Peki, Gonca." Devam ederken kaşlarımı çattım. Ben de çocuk meraklısı değildim tabii. Ekstra bir şey vardı Gonca'da. Annesi bıraktığı için mi? Beklediği gelmediği için mi? İçinden çıkmak için zamanında yetiştim; ama tırnaklarımı sökseler daha iyiydi. Elimle tutabildiğimi tutsam da yeterli olmadı. Karnına aktı çoğu. "Özür dilerim. Hazırlıksızdım." "Ben istedim, sorun değil. Ne gerekiyorsa alalım tekrar yapana kadar." Başımı salladım. Kaderim kadınların dudaklarında oyuncak sanki. Bu seferkine gönüllü adaylığımı koymuştum. İkimiz de sırayla duş alıp gelince yatakta koluma yattı Gonca bana arkasını dönüp. Güzel bir pozisyondu, yüzünü göremiyor olmak dışında. "Hadi sor. Anlatmak istiyorum." "Artık beklemediğin kim?" "Özgür." Özgür. "Sevgilin miydi?" "Uzun zaman önce. Ben öyle sandım. Bir kez birlikte olduk. İlk kez birlikte olduk. Evleneceğiz dedi. Evlenmedik. Bu kadar." "Geçici bir süre değil, hiç çocuk istemiyor gibisin. Hamile mi kaldın ondan? İstemedi mi? Aldırmak zorunda mı kaldın?" "Hayır tabii ki. Hamile kalmadım." Oh! "Kötü mü ayrıldınız?" Bir yandan elimle saçını düzeltiyordum. "Bilmiyorum." Cevabı devam etmek istemediğini değil gerçekten bilmediğini, sebebini anlamadığını gösteriyordu. Özgür tekrar gelir miydi? Gelirse Gonca ona gider miydi? Özgür'ün yaptığı hata benim şansım mıydı? Benim yapacağım hata Özgür'ün şansı mı olacaktı?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD