İtiraf

1081 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 -Hı? -Burada ne arıyorsun diye eminim sorguluyorsun hemen söyleyeyim. Bak aylardır aklımda buraya gelirken de emin oldum. -Neden emin oldun? -Bölme tamam mı? Biliyorum toplasan bir gün bile yan yana değildik. Tanıştığımız günü hatırlıyorum. Kalbimi tek bir bakışınla çaldın. O zamandan beri hayatımın en önemli noktasın da yer edindin. Uyuduğum zaman bile seni hayal ediyorum. Çalıştığımda birlikte çalışıyoruz. Kalbin atınca, benimki seninle atıyor. Bir gün seni düşünmeden geçmiyor. Ve seni düşündüğüm zaman, en büyük gülümseme yüzümün karşısına çıkıyor. Tanıştığımızdan bu yana uzun bir zaman olmasa da hayatımda birçok şey değişti diyebilirim. Daha fazla heyecan, daha fazla mutluluk hissedebiliyorum. Her zaman seni düşünüyorum. Gece yatarken, uyurken, çalıştığım zaman, yolda yürürken aklına ne gelebilirse. Bazen boş kaldığım zamanlarda yüksek sesle seni seviyorum diye haykırmak istiyorum. Sen benim bu hayatta en iyi yoldaşım olabilecek kişisin ve sensiz bir dünya düşünemiyorum artık. Hislerimizin karşılıklı olması adına her gün dualar ediyorum. Seninle konuştuğumuz zamanlar kalbim çok daha fazla atmakta. Tatlı hisleri yaşatıyorsun bana ve bu durum hiçte açıklanabilecek bir tarzda değil. Varlığını yanımda hissedebiliyorum, gülüşünü duyuyorum kulaklarımda yankı yapıyor. Bu bir delilik diye düşünebilirsin ama bu sadece masum bir aşk. -S. Sen? -Bak kısa bir süre de aşk mı olur deme lütfen. Olur, çok güzel olur. Ben seni seviyorum. İnsan sevmediği birini kıskanır mı? Kıskanmaz. Bak o kuzenin olacak şeref... -Öho öhö. O cümlenin devamı gelmesin. Ağabeyimden bahsediyorsunuz. -Pardon. Özür dilerim... Ahu, nişan günü o kuzenin nişanlı olduğunuzu söylediği zaman sabah kadar uyuyamadım. Senin başka biriyle evlenecek olman aklımı yitirmeme neden olacaktı. Hele sevdiğim kızın da o kişiyi sevdiğini düşünmek.... Çok zordu. Hatırla o gece bahçede boş yere sana çıkıştım. Sırf nişanlı birini sevdim diye kendime sinirliydim ama sana patladım. Bak ben.. Kapının tıklatılmasıyla kuzeni ayaklanarak kapıya yöneldi. -Buket, gelebilir miyim? -A. Aras ağabey Ahu' nun kıyafetlerini değiştiriyorum. Tepsiyi kapıdaki sandalyeye koy ben alırım. Hatta bak sabah ezanı okuyor. Sen git namazını kıl, biz de o sırada hazırlanırız. -Tamam. Bana bak Ahu hepsini yiyecek. Yemezse ikinizden kafasından aşağıya boşaltırım. -Merak etme ağabey , o iş ben de. Kapının önünden yanımıza geldi. Elleri titriyordu ve aşırı derece de sinirlenmişti. -Bana bak. Çabuk gideceksen git. Senin yüzünden sabah sabah yalan söyledim. Allah'ım affet. Onu boş verip Ahu' ya döndüm. Hâlâ suratıma bakıyordu. Sanırım bir süre daha böyle şok olmuş şekilde bakacaktı. -Ahu... -... -Böyle itiraf mı edilir? İnsan önce alıştıra alıştıra söyler. Şuraya bak, kız dondu kaldı... Düşünüyorum da aslında çok iyi oldu. Bunun yüz ifadesiyle bir ömür dalga geçerim. Kız Ahu kendini bir de benim gözümden gör. -Ahu... -Hı? -Düşün tamam mı? Bak ben bu akşam Kayseri'ye döneceğim. Gitmeden önce sizin evin önüne geleceğim. Bana olumlu ya da olumsuz bir cevap ver. Cevabının olumlu olmasını isterim , bana sorarsan. Bize bir şans ver olur mu? -Hı hı. -Ayyy yeter. Asker bey ağabey sen git artık. Birazdan Aras ağabey gelirse hiç iyi şeyler olmaz. -Tamam. Haber bekliyorum. Ahu' ya ulaşamazsam sizinle tekrar iletişime geçerim. Derin bir nefes alarak odadan çıktım. Duygularımdan artık haberi vardı. Şerefsizim ki rahatlamıştım. Kendi kendime gülerken kapının önündeki sandalyedeki tepsiyi gördüm. Tepsiyi alıp kapıyı tıklattım. İçeriden gelen ses ile odaya girdim. -Yine mi sen? -Tepsiyi unutmuşsun. -Ahh, ben özür dilerim ama artık gitsen çok iyi olur. Tepsiyi yatağın önündeki masaya bırakarak odadan çıktım. Asansöre binerek hemen hastaneden çıktım. Çevirdiğim taksiye babaların adresini vererek gülümseyerek arkama yaslandım. Bu konuyu hemen bizimkilerle konuşmalıydım. Eğer Ahu evet derse uzatmak gibi bir niyetim olmazdı, olamazdı. Evet dediği andan itibaren bir dakika bile yanımdan ayırmayacaktım. AHU' DAN -Kız Ahu kendine gel. Ya kime diyorum. Bak birazdan ağabeyin gelecek.... Bak şimdi kendine gel, evde bol bol şoka girersin. -... -AHUUU!!! -Duydun değil mi? Barış ağabey haklıymış. Beni seviyormuş. Neler dediğini duydun. Barış ağabey daha ilk gördüğünde anladı ben de saf gibi anlamadım. -Bana bak. Sonra konuşacağız. Şimdi üstünü giymen gerekiyor. Sonra da şu tepsiyi bitirmen gerekiyor. -Tamam. -Ben kıyafetlerini hazırlayana kadar ye şunları Aras ağabey gelmeden. Tepsiyi önüme bırakmasıyla hemen tostu yemeye başladım. Bir yandan da meyve suyumu yudumluyordum. İki dakika da ikisini de bitirince Buket 'in hazırladığı kıyafetleri alarak odadaki banyoya yöneldim. Olur da giyinerken ağabeyim gelirse lavabo da olduğumu söyleyecekti Buket. Elbiseyi giyerek şalımı yapmaya başladım. Şalımı yaparken ağabeyimin sesini duydum. İyi ki burada giyinmiştim yoksa iki saat konuşacaktı kaç saattir ne yapıyorsun diye. Şalı yaparak son iğneyi de taktım. Kapıyı açıp odaya girdiğimde Buket telefonu ile uğraşıyordu. -Güzelim, nasıl hissediyorsun? -İyiyim ağabey. Ne zaman çıkarım? -Doktorun bir saat sonra gelecekmiş. Onay versin çıkarız. -Tamam. -Ağabey sen buradasın ben namaz kılıp geliyorum. -Git sen git. Gelince seninle uzun uzun konuşacağız. -Ne oldu Ahu, hayırdır? -Yok bir şey Aras ağabey. Ahu sadece eniş.... -Buket!!! -Imm, şey yaptı. -Ne yaptı? -Hiç. Yahu beni tutmayın vakit kaçacak. Buket' in arkasına bakmadan çıkmasından sonra rahat nefes aldım. Az kalsın enişte diyecekti. -Ağabey sen yatağa uzan biraz. Ben sandalyede otururum. -Olmaz hanımefendi. Gir şu yatağa. Göz devirerek yatağa girdim. Daha doğrusu oturdum. Aklıma rüyam gelince gülümseyerek ağabeyime döndüm. -Ağabey... -Söyle. -Dün hani annemlerin yatağında uyuduk ya. Ben bir rüya gördüm. Çok gercekçiydi. -Nasıl bir rüya? -Annemlerin yatağında dördümüz vardık. Babam senle beni gıdıklarken annem de gülerek bizi izliyordu. Sonrasın da babam annemi gıdıklıyordu. Yaşadık mı böyle bir şey? -Evet... Senin üçüncü yaş günündü, annem sana pasta yapmıştı. Dördümüz kendi aramızda pasta kesecektik. Annem pastayı getirince senden önce davranıp mumları ben üfledim. -Ağabey ya, küçükken bile beni delirtiyormuşsun... Neyse sonra ne oldu? -Ben mumları üfleyince sen de ağlayarak annemlerin odasına gittin. Babam arkandan geldi. Tabi bu sırada annem de yaptığımın yanlış olduğunu söylüyordu. Daha sonra annem elimden tutarak sizin yanımıza getirdi. Babam seni kucağına almış göz yaşlarını siliyordu. Biz de annemle yatağa oturduk. O sırada senden özür diledim. Sonrası da rüyandaki gibi. -Sen küçükken de kıskançmışsın. -Hayır bir kere. O gün sabahtan beni delirtmiştin. En sevdiğim kırmızı kamyonu alıp Barış' a verdin. O da bana geri vermeyince seni delirtmek için yaptım. Annem pastayı bisküvi ve pudingli yapmıştı. Aslında başını pastaya geçirecektim ama pastayı hem çok seviyordum hem de nimetle şaka olmaz diye mumları üflemeye karar verdim. ..... Bir saat sonra doktor gelince taburcu olmuştum. Ağabeyim taburcu işlemlerini halledince çıkış yaparak eve gitmiştik. Anneannemlerde bizdeydiler. Kahvaltı yapmamışlardı, bizi beklemişlerdi. Bizim eve gitmemizle hazır olan masaya geçmiştik. Kahvaltıdan sonra amcamlar kendi evlerine inmişlerdi. Bugün haftasonu olduğu ağabeyim de evdeydi. Ağabeyim ve dedem salon da otururken ortalığı toplayıp duşa girdim. Duştan sonra dünden beri kılmadığım namazları kılarak salona gittim. Anneannem de gelmemi bekliyormuş gibi ayaklandı. -Gel kızım seninle biraz uyuyalım. İtiraz etmeden anneannemin arkasına takılıp odama gittim. Anneannem yatağa oturunca hemen göğsüne sindim. Annemizin kokusu ve teğmenin söylediklerini düşünerek gözlerimi kapattım. 💣💣💣
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD