Geldim

1068 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 -Ben... Teşekkür ederim. Bu söylediğin benim için çok kıymetli. Bazen saatlerce birilerinden teselli edici cümleler duyarsın ama hiçbiri güven vermez. Bazen de kalpten gelerek söylenen bir kelime insanı huzurlu ve mutlu hissettirir. -Ağlama lütfen. -Ağladığımın farkında bile değildim sen söyleyene kadar. Gerçi şaşırmamam gerek. Bütün gün ağabeyim ile böyleydik. -Lütfen böyle yapma. Ne söylesem boş ama anneni ve babanı düşün, onlar görüyorlardır sizi. -Görüyorlardır değil mi? -Elbette. -Çok özledim ikisini de. Beş yaşındaydım onlar vefat ettiğinde yarım yamalak da olsa o mutlu günlerimizi hatırlıyorum. O günlere dönmek için nelerimi vermezdim. Çünkü gün geçtikçe ikisinin yüzünü, sesini unutuyorum. Fotoğraflara bakmak yetmiyor. Elimizde olan bir, iki dvd de yetmiyor artık. Biliyor musun bugün onların yatağında uyurken ikisini de rüyamda gördüm. Çok gercekçiydi. Belki de gerçekti ama hatırlamıyorum. -Ahu. -Ben annemin kokusunu istiyorum. Arkadaşlarım annem çok güzel "anne patatesi" yapıyorlar dediklerin de ben de benim annem de çok güzel anne patatesi yapıyor demek istiyorum. Mutluluğum da ya da üzüldüğüm de soğuk mezar taşlarını değil onlara sarılıp ağlamak istiyorum. Onların mezarların da kendimi avutmak istemiyorum. Kendimi teselli etmek istemiyorum. UFUK'DAN -Ahu... -... -Ahu, lütfen ses ver. -.... -Allah kahretsin. Telefonu kapatıp hemen kuzenini aradım. Hemen açmıştı. -Ahu ile konuşuyordum. Ağlıyordu birden sesi gitti. Git bak ne olur. Cevap vermemişti ama seslerden anladığım kadarıyla Ahu' nun yanına gidiyordu. Allah'ım ne olur bir şey olmasın. -Ahu, güzelim. Korkutma beni ses ver. -İ. İyi.... -BABAAA. ANNNE. YARDIM EDİN. Kuzeninin bağırmasıyla delirmek üzereydim. Bir şey oldu. Ahu' ya bir şey oldu. AHU 'DAN Gözlerime vuran ışıkla gözlerimi tekrar kapattım. Birkaç saniye sonra tekrar açtım. Hastanedeydim. En son Buket birşeyler söylüyordu. Hatta amcam ve yengeme bağırmıştı ama sonrası yoktu. Anladığım kadarıyla acil servisteydim. Ben etrafıma bakarken olduğum kısımdaki perde çekilmişti. Görüş açıma ağabeyim ve amcamlar girmişti. Gelen hemşire serumu kontrol edip gitmişti. Hemşirenin gitmesiyle ağabeyim yaklaşıp anlımdan öpmüştü. -İyi misin güzelim? -Hı hı. Ne oldu bana? -Üzüntüden, stresten bayılmışsın. Ama şimdi bomba gibisin... Duyduğuma göre yengem iki katın halılarını bu güzel haberden sonra sana kitlemiş. -Aras, uğraşma kızımla. Ahu güzelim sen bakma ona. Ben onlara neler kitleyeceğim haberleri yok. -Canım yengem, en sevdiğim yengem... -Aras oğlum zaten bir tane yengen var. -Olmadı mı? -Olmadı. Hadi sen evdekileri ara, Ahu' nun uyandığını bu gece burada kalacağını söyle. -Hayır, olmaz. Kalmam hastanede. -Neden kuzum. Doktor hastanede kalsın dedi bu gece için. -Banane. Eve gidip anneannemle uyuyacağım. -Yarın uyursun. -Yarın gidecekler. Bundan yıllar önce ağabeyine annem nasıl kokuyor diye sorduğumda anneannem gibi kokuyor demişti. O günden sonra anneannemle aynı ortama girdiğimizde hemen yanına kedi gibi sokulup o fark etmeden kokusunu içime çekmeye başlamıştım. -Amca bize biraz müsaade eder misiniz? -Tabi oğlum. Kapıdayız. Yengem ve amcamın çıkmasıyla ağabeyim yatakdaki boşluğa oturup elimden tuttu. -Ahu' m... Ben seni anladım. İstersen söyleriz birkaç gün biz de kalırlar. Sen de istediğin kadar anneannemle uyursun. Ha olmaz mı? -Olur ama kabul eder mi? -Eder canım niye etmesin. En cadı torununun yanında kalmayı seve seve kabul eder. -Ben cadı değilim. -Cadısın. Cadı Ahu. -Yaklaş. -Niye kız, ısırmayacaksın değil mi? -Ne münasebet, gül cemalini öpeceğim. Bugün seni yeterince korkutttum , o yüzden sana bulaşmayacağım. UFUK' DAN Neredeyse bir saat geçmişti. İkisini de arasam da açan olmamıştı. Hatta Selçuk 'a bir ara Merve' yi arayıp evlerine gitmesini söylemiştim. -Bir sakin olsana. -Olamam. Sakin falan olamam. Bayıldı kızcağız orada. Ben ancak uzaktan yabancı gibi haber bekliyorum. -Yabancısın. -Allah kahretsin ki biliyorum. Yabancıyım. Hiç bir şey yapamıyorum. -Herşey senin elinde. Düşünmek de bir yere kadardı. Biraz da icraat gerekliydi. -Ben gidiyorum. -Nereye? -İstanbul 'a . -Saçmalama otur oturduğun yerde. Ceza yersin. Canını okurlar. -Umrumda değil. Üsteğmene haber verirsin. Yarın zaten izinliyim. Birkaç saat idare edersin. Sorarlarsa ailevi bir meseleden dolayı acil gitti dersin. Bütün sorumluluk bana ait. Sorarlarsa sana da gittikten sonra haber verdiğimi söylersin. Cevap vermesini beklemeden kimliğimi ve cüzdanımı alarak yola koyuldum. Yol da uçak biletini de halletmiştim. İki saat sonraya bulmuştum bilet. On beş dakikada gelmiştim. Arabayı otoparka park edip bilet işlemlerini halledip uçağa ucu ucuna yetişmiştim. Uçağa binmeden önce Ahu' nun kuzenine hangi hastane de olduklarını sorduğum bir mesaj attım. İnşaallah uçak inene kadar görürdü. Uçak indiği gibi telefonumu açtım. Selçuk ve Görkem' in cevapsız çağrıları vardı. Onları boş verip kuzeninin ismine tıkladım. Allah'a şükür ki mesajıma dönüş yapmış, Ahu' nun kaldığı hastaneyi söylemişti. Çevirdiğim taksiye binerek hastanenin adını verdim. Neredeyse sabah olmak üzereydi. Bu yüzden yollar boştu, buradan Acıbadem ' e yarım saat sürerdi. Taksi ücretini verip hemen indim. Hastaneye girdiğim gibi danışmaya yöneldim. -Merhaba. -Buyurun ? -Ahu Yüksel. Akşam saatlerinde getirilmiş. Bu gece müşahade altında kalacakmış. Odası nerede? -Bir dakika bekleteceğim. Görevli kız bilgisayarda bir şey yazdıktan sonra bana döndü. -İkinci kat, 274 nolu oda. -Teşekkür ederim. Çok sağolun. Asansörü beklemek gibi bir hatadan kaçınarak hemen merdivenlere yöneldim. Birkaç büyük adım da çıkmıştım zaten. Oda numaralarına bakarak çöl ahusunun odasını arıyordum. Gözüm ilerideki sandalyelerde oturan Ahu' nun telefon da konuşan ağabeyine takılınca duraksadım. Direkt böyle gidersem belki de Ahu' yu zor durum da bırakacaktım. Böyle bir şeyin olmasını asla istemezdim. Geldiğim basamakları geri inerek alt katta durdum. Alt kattaki koltuklara oturup yine çöl ahusunun kuzenini aradım. En son mesajlaştığımızda ikisinin Ahu' nun yanında refakatçi olarak kalacağını söylemişti. Ağabeyi dışarıdaysa o Ahu' nun yanındaydı. AHU' DAN -Yahu bari sen gitseydin. Bakardım başımın çaresine. -Sus Ahu. Sen konuştukça deliriyorum. Gitmiyorum hiç bir yere. -Sabah işe gideceksin ama. -Sanane bacım sa- na- ne. -Ne halin varsa gör. -Iyi. -İyi. On dakikadır ikimizde sessizce oturuyorduk. Ağabeyimde geliyorum demişti ama yok olmuştu. -Ağabeyim nereye gitti? Buket cevap vereceği sırada kapı açılmıştı. İyi insan da lafının üstüne gelirmiş. Gelen ağabeyimdi. -Neredeydin sen? -Amcam aradı. Onunla konuştum. -Anladım. Biz konuşurken oda da telefon sesi yankılanmıştı. Buket kalkıp telefonu eline aldığında göz göze geldik. Gülümseyip göz kırparak odadan çıktı. Ağabeyim bana "hayırdır ne iş " bakışı atarken bilmiyorum anlamında omzumu silktim. Ağabeyim koltuğa oturacakken Buket odaya gelmişti. Telaşlı gibiydi sanki. Ayak ucuma oturup bacağımı sıktı. Göz göze gelince dudaklarını kıpırdatarak " kırmızı alarm" dedi. Ne olduğunu anlamasam da ağabeyime döndüm. Belli ki ağabeyimin yanında söylemeyecekti. -Ağabey... -Efendim güzelim. -Acıktım galiba. Bana yiyecek bir şeyler alır mısın? -Olur, alırım tabi... Buket sen de ister misin? -Sağol ağabey, ben istemiyorum. Ağabeyim odadan çıkarken Buket giydiğim hırkanın fermuarını boğazıma kadar çekip başımdaki tülbenti düzeltti. -Ne oluyor Buket? -Anlarsın şimdi. -Ne saçmalıyorsun? -Sus, da gelene bak. Kapının tıklatılması ile Buket içeriye girmesini söylemişti. Gelene bakmak için başımı kaldırdığımda içeriye giren isimle şok oldum. -Selam... -U. Ufuk? -Biliyorum şaşkınsın ama böyle olmak zorundaydı. Baktım uzağında duramıyorum. Yanında olmaya, yanında durmaya geldim. 💣💣💣
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD