Aras

1037 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 AHU' DAN Cafe de biraz daha oturup kalkmıştık. Seda 'nın acil şirkete gitmesi gerektiği için kalkmıştık. Seda işine giderken biz de Ufuk ile sahil boyu dolaşmıştık. Havadan sudan sohbet ederek neredeyse ikindi vaktine kadar beraber zaman geçirmiştik. Ufuk akşam tekrar Kayseri' ye döneceği için Nesrin teyzelerin de oğulları ile vakit geçireceğinden dolayı vedalaşıp eve geçmiştim. Ağabeyimin gelmesine daha vardı. Mutfağa geçerek akşam yemeği için kolları sıvadım. Eve gelmeden önce Ufuk ile köfte ekmek yediğimiz için toktum zaten. İki saat sonra bütün yemekler bitince çay suyunu küçük gözde koyarak banyoya geçtim. Kısa bir duş alıp hemen giyindim. Mutfağa geçip kaynayan su ile hemen çayı demledim. Ağabeyim gelene kadar iyice demini alırdı. Başımdaki havlu ile biraz zor da olsa salon da masayı kurdum. Bugün Galatasaray' ın maçı vardı ve burada yememiz daha doğru olurdu. Yoksa ağabeyim mutfak da yemek yiyeceğimiz sıra boyunca televizyonun sesini sonuna kadar açıp kulak zarımı mahvedecekti. Gelen kapı sesi ile girişe geçtim. Ağabeyim anahtarı ile kapıyı açıp içeriye geçmişti. -Hoşgeldin ağabey. -Hoşbuldum güzelim. -Elini yıka hemen sofraya geçelim. -Keşke salon da masayı kursaydın. -Senin biricik kardeşin tam da dediğini yaptı. Hadi git de maç başlamadan yemeğimizi yiyelim. -Aslansın kızım sen. -Tamam ben de Galatasaray' lıyım ama iğrençti bu. Gören de asker arkadaşın sanacak. -Çok konusma. Git yemekleri doldur, hazır maçın başlamasına daha var üstünü değiştirip öyle geleyim. -Gıcık. -Salak. -Sırık. -Cadı. Hem de süpürgelisinden. Birbirimizle atışarak birimiz salona diğerimizde odasına geçmişti. Beş dakika sonra masa da tekrar bir araya gelmiştik. Ağabeyim sanki arkasından biri kovalıyormuş gibi hızlıca yemeğini yiyerek boşları alıp mutfağa götürmüştü. Hemen sonrasında televizyonun karşısına kurulmuştu. Ben yemeğimi yerken zil çalmıştı. Barış ağabey maçı izlemek için gelmişti muhtemelen. Ağabeyim kapıyı açana kadar söylenip durmuştu. Bitirim ikili televizyonun karşındaki yerini alınca ben de kaldığım yerden yemeğimi yemeye devam ettim. Birkaç dakika sonra maç başlayınca ikisi pür dikkat ekrana bakmaya başlamıştı. Yemeğimi yedikten sonra mutfağı toparlayıp ikiliye çay verek alt kata indim. Yengem ve Buket 'e sarışınımın evlilik teklifini söyledim. Buket sevinse de yengem acele olduğunu söyleyerek salona geçmişti. -Eee, kuzen yüzük nerede? Bakalım eniştemiz nasıl bir yüzük almış? Zevkli mi? Cimri mi? -Ayy yeter ne çocuk soru sordun. Teker teker gel. Yüzük odamda. Evet zevkli. Yüzük çok şık ve sade. Ayrıca bize ne parasından, düşünmesi bile yeterli. -Aman be.... Neyse şimdi gelmiyorum ama sabah gösterirsin yüzüğü. -Tamam. Görsen bayılırsın. -Eee, evlilik teklifi ederken ne söyledi? Ayy keşke orada olup birkaç fotoğrafınızı çekerdim. -Merak etme Ufuk' un erkek kardeşi videomuzu, kardeşinin arkadaşı da fotoğraflarımızı çekti. Ufuk atacağını söyledi. -Ayy çok heyecanlı. Kapının çalması ile Buket kalkıp kapıya bakmıştı. Biraz sonra Barış ağabey ile geri dönmüştü. -Ahu git ağabeyine bak. Delirdi birden. -Yenildiniz mi yoksa? -Ne yenilmesi... Kazandık ama ağabeyin bir tuhaf. Seni çağırmamı söyledi. -Allah Allah. Neyse ben gidip bakayım. Direkt üst kata çıkarak salona geçtim. Ağabeyim koltuğa oturmuş, orta sehpanın üzerindeki yüzük kutusuna bakıyordu. -A. Ağabey. -Bu yüzük ne? -Şey, bak vallahi söyleyecektim. -Neyi? Hayatında birinin olduğunu mu yoksa evlilik teklifi aldığını mı? -İkisini de. -Anlat. -................................................................................................................. -Bunu en son benim mi öğrenmem gerekiyordu? Ben senin neyinin ki zaten? -Ağabey lütfen. -Ahu, tek bir kelime etme. Yalnız bırak beni. Kalbini kırmak istemiyorum. -Ama ağab... -Ne halin varsa gör Ahu. Ne yapacaksan yap, karışmıyorum. Ayaklanıp odadan çıkınca ben de arkasından çıktım. Kendi odasına girerek kapıyı suratıma kapatmasıyla göz yaşlarım akmaya başlamıştı. -Ağ. Ağabey vallahi kötü bir şey yapmadım. Günaha bulaşmadım. Kapının birden açılmasıyla irkilip geriye doğru gittim. Sırtım duvar ile buluşmuştu. -SENCE BENİM DERDİM SENİN KÖTÜ BİR ŞEY YAPTIĞINI DÜŞÜNMEM Mİ? BANA BAK AHU! GÖZLERİMİN İÇİNE BAK. Bu dünyada bizim bizden başka kimimiz varda senin birini sevdiğini hatta evlilik teklifi aldığını çekmeceden şarj cihazı alırken öğreniyorum... Bu zamana kadar beni nasıl ayak da uyuttuysan öyle devam et. -Ağabey... -Ağabey, ağabey ne ağabey? Biz mutlu da olsak üzülsek de hep yan yana değilmiydik? Ha bana güvenmedin de mi söylemedin? Senin gözünde nasıl bir ağabeyim. baskıcı, zorba, sevdiğinden ayıracak birimiyim? Sana kızmamdan mı korktun? ... Niye susuyorsun konuşsana? -Yok, hayır. Öyle düşünmedim. Hem de hiçbir zaman. Ben sadece çekindim. Doğru zamanı bekledim. -Doğru zaman? Ne zaman gelecekti bu doğru zaman, sen evlenince mi? -Hayır. -Git uyu. -Lütfen, konuşmama müsaade et. -Rahat bırak beni. Kapıyı suratıma çarpınca ağlayarak odama gittim. Telefonum çalıyordu. Arayan Buket' ti. Açıp kulağıma koydum. -Ne oluyor kuzum, o sesler ne öyle? -Ağabeyim öğrendi... Ufuk ile beni öğrendi. Çekmeceden şarj cihazını alırken yüzüğü görmüş. Yüzüme bile bakmıyor. -Hşş, sakin ol. O da sakinleşince konuşursunuz. Olmadı annem de konuşur. -Bir daha benimle konuşmayacak. Yüzüme bile bakmıyor. Duvara bakıp içini döktü. -Geleyim yanına, öyle konuşalım. -Yok, gelme. Belki ağabeyim fikrini değiştirir konuşur... Hadi görüşürüz. Allah'a emanet ol. -Sen de. Buket ile konuştuktan sonra arayan Ufuk' a olanları anlatarak hemen kapatmıştım. UFUK' DAN Söz de sabah dönecektim ama işler sarpa sarınca biletini erkene alıp yedi gibi Kayseri' ye dönmüştüm. Saat on bire gelirken Ahu' yu aramıştım. Ağlayarak ağabeyinin öğrendiğini anlatıp hemen kapatmıştı. -Açmıyor ulan açmıyor. Ağabeyi kıza bir şey yapmasın mı? -Saçmalama Ufuk. Daha neler. -Nereye saçmalama, Gördüğün, okuduğun o haberlerde tam da böyle yazmıyor mu? -Tamam lan. Ara Buket denilen kızı, haberi vardır. -İyi hatırlattın. Telefondan Buket' in adını bularak hemen aradım. Birkaç çalıştan sonra açılmıştı. -Kısa keseceğim. Ahu' nun ağabeyi bizi öğrenmiş. Git bak bir kıza bir şey yapmasın. -Merak etme. Ben şimdi konuştum, konuşmuşlar daha doğrusu Aras ağabey sesini yükseltmiş. -Bana bak, o şerefsiz Ahu' ya dokunacak olursa yedi ceddi de gelse alamaz elimden. -Saçmalamayı kes. İkisi de kendi odasındalar. Bizim ailede kadına el kaldıran olmaz. Ailemiz bizi öyle yetiştirmedi. Haddini bil. Telefonu suratıma kapatmıştı. Sinirden elimdeki telefonu yere fırlatıp sandalyeye geçtim. -Ne oluyor lan? -Bir şey olduğu yok. Konuşmuş Ahu ile. Kıza sesini yükseltmiş, şimdi ikisi de kendi odasındaymış. Erkenden dönmeseydim böyle olmayacaktı. En azından gidip kendim konuşurdum. Şimdi herşey kızcağızın başına kaldı. -Sakin ol. -Olamam. Benim yüzümden ağabeyi ile arası bozuldu. AHU' DAN Kahvaltıyı hazırlayıp ağabeyimin odasına gittim. Kapıyı tıklatmama rağmen ses vermemişti. Duymamıştır diye bir daha tıklattım. Yine ses gekmeyince içeriye girdim. Yatağı toplanmış, odada da yoktu. Salona ve lavaboya da baktığım da yoktu. Telefonu çıkarıp aramıştım ama kapalıydı. Saat yedi bile değildi, nereye gitmişti. Telefonum çalınca ağabeyimdir diye hemen açtım. -Alo, ağabey? -Ahu, benim Ufuk? Ne oldu ağabeyin nerede? -Bilmiyorum. Yok evde. Çıkmış gitmiş. Arıyorum, açmıyor. -.... -Ufuk? Ne oldu? -Ağabeyin burada Ahu. Askeriyeye gelmiş. 💣💣💣
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD