-İş çıkışı yanına geleceğim konuşacağız.
Selin aradığına sevinemeden kızgın gelen sesi duydu. Telaşla “Kartal ne oldu?” diye sordu. Dün gece Eylül ile kulüpten çıktığını biliyordu. Kız geri dönse de o dönmemişti. İçinde korku ve kıskançlık dolu olsa da acele hareket edip onu tamamen kaybetmeyecekti.
Derin bir nefes aldığında sakin olmaya çalışsa da olmuyordu. Eylül’ün söyledikleri ve Selin yüzünden çekip gitmesi sinirlerini zıplatmıştı. Soğukkanlılığından eser kalmamıştı.
-Onu sen söyleyeceksin. Akşam arayınca aşağı in.
Selin konuşamadan telefon yüzüne kapandı. Bu tanıdığı Kartal değildi. Her zaman olaylara en sakin bakan o olurdu. Sinirli olduğu zamanlar bile nadirdir. Dün olanları Eylül anlatıysa onu konuşacakları netti. Ne söyleyeceğini düşünürken ikizini aramak istese de o da öğle arasında Sarp’ı görmeye gitmişti. En iyisi geri dönmesini beklemekti.
Sedef heyecanla Sarp’ın çalıştığı yere vardığında bir kere daha saatini kontrol etti. Öğle arasına yetişmenin mutluluğu ile telefonu çıkardı. Aradığında açana kadar etrafa bakınıyordu ki kendine doğru gelen Sarp’ı gördü. Telefonunu çıkarırken kapatıp ‘Selam!’ diyerek yaklaştı.
Sarp ekrandaki gördüğü isimin üstüne duyduğu sesle kafasını kaldırdığında Sedef ile karşılaşınca şaşırdı. Yaklaşırken bunu belli eder şekilde selam verdi.
-Sen neden okulda değilsin?
Son senesinde oldukları için dersler daha yoğun olsa da bugün küçük bir kaçamak yapmıştı. Dün gece kardeşi ile verdikleri karardan sonra beklemek istemedi. Ayrılıklarının üstünden üç yıl geçse de ne Sarp ne de kendi düzgün bir ilişki kurabilmişti. Onunla olduğu zamanları hatırladıkça özlemi daha da artıyordu. Artık büyümüşlerdi ve geçmişte yaptıkları hataları unutup tekrar bir araya gelebilirlerdi. Sarp o zamanlar kıskançlık olayını biraz abartmıştı. Kendi de onu yanlış anlayarak fazla tepki vermişti, ama bunların hepsi geride kalmıştı. Kimle tanışsa hep Sarp ile kıyaslıyordu. İlk zamanlar ayrılsalar da görüşmeye devam ettikleri için olduğunu düşünse de sadece bu olmadığına emindi. Başkası ile yapamıyordu.
-Bir işim vardı onu hallettim. Geçerken de sana uğramak istedim. Nasılsın?
Sarp için artık sadece bir arkadaş olduğu için gülümseyerek “İyiyim. Öğle yemeğinden dönüyorum. İşin neydi yardıma ihtiyacın var mı?” diye sordu. Sanki geçmişte sevdiği kız değil de en yakın aile dostunun kızıydı. Bir de Ali amcasının akrabası olduğu içinde normal davranmak istiyordu. Aralarında ne geçerse geçsin büyüklere yansımamalıydı. Sonuçta onlar çok iyi arkadaşlardı. Bunu bozmak istemedikleri içinde ayrılsalar da sorun yokmuş gibi davranmışlardı.
Yalnız bu davranışı Sedef’in umutlanmasına neden oluyordu. Yıllar içinde daha olgunlaşan Sarp’ın değişimi etkileyiciydi. İlişkilerinde ki kıskançlığı değişti mi bilmese de sorun değildi. Artık ikisi de birbirini daha iyi tanıması sayesinde eskisi gibi olmayacağına emindi.
-Teşekkür ederim. Hallettim, ama başka bir şey için senden bir ricada bulunabilirim.
-Tabi buyur.
-Akşam işin yoksa buluşalım mı?
Sarp teklife şaşırırken Sedef ikna etmek için “Önemli bir konu lütfen. Senin fikrini almam gerekiyor.” dedi. Ayak üstü konuşmak istemiyordu. Özel olmasını önemliydi.
Sarp buna pek sıcak bakmıyordu. Takılmak istemese de eski sevgilisi olduğu gerçeği vardı. Birinin kulağına giderse yanlış anlaşılma olabilirdi. Aile birleşmelerinde bir araya gelseler de özel görüşmek pek iyi bir fikir değildi.
-Konu neydi?
Sedef kaçmaya çalıştığını anlayınca üzgün gözlerle “Beni kırma özel bir konu böyle ayakta konuşmak istemiyorum. Yardım isteyebileceğim başka biri de yok.” diyerek umutla baktı.
Sarp o bakışları gördükçe geçmişe takılıp yardım isteyen birini ortada da bırakmak istemiyordu. Hem Sedef’in de başka bir niyetle gelmemiş olabilirdi. Abartı bir şekilde ondan kaçmak yerine arkadaşça yardım edebilirdi.
-Tamam.
Sedef sevinçle kollarını boynuna sarıp yanağını öptüğünde Sarp şaşkınlık içinde çoktan pişman olmaya başlamıştı. Fazla mı takılıyordu yoksa bu davranışın altında başka bir durum mu vardı.
Oysa daha büyük bir sorun olduğunu görmüyordu bile. Tam bu sırada babası ile yemekten dönen Dildar ikisinin halini görmüştü. Sabah yanına gelen Sarp’ın sarıldığı kızla izlerken kız arkadaşı olduğunu düşünmemesi imkansızdı. Kız boynuna atlamıştı ve yanağını öpmüştü. Gülücükler saçan kızı izlerken Sarp’a bakışları gözlerine takıldı. Neden bu kadar izlediğini bilmeden babasıyla sessizce yürüdü. Onun gibi bir adamın böyle güzel kız arkadaşı olması çok normal olsa da sabah ki bakan gözler aklını biraz meşgul etmişti. Kendine gülüp sessiz hayatına devam etti.
Sarp boynunda ki kolları kendinden uzaklaştırıp etrafına baktı. Biri görebilirdi. Sedef’e döndüğünde “Benim işe gitmem gerekiyor.” diyerek bildiğin kaçtı. Kesin kabul ederek bir hata yapmıştı, ama geri adımda atamıyordu. İçeri girerken telefonu çıkarıp Kartal’ı arasa da meşgule alındı. Bu hiç iyi olmamıştı. Eylül ile ne konuşmuştu? Hem onu öğrenecekti, hem de olanları anlatacaktı, ama kardeşi yoktu. Masasına geçerken Uğur abisini aramaya karar vermişti ama arkadaşları arasında dönen muhabbeti duyunca vaz geçip cebine attı. Hızla ikisine yaklaştı.
-Ne oluyor?
Sude sabah arkadaşının halini hatırlayarak güldü. “Patronun kızı Dildar artık burada çalışacakmış.” Anında parlayan gözler aşırı komikti. Devamında “Yalnız babasının odasının yanında ki oda ve kimse onu rahatsız etmeyecekmiş.” diyerek ekledi.
Sarp için gerisi hiç önemli değildi. Peri kızı artık buradaydı ve birlikte çalışacaklardı. İş arkadaşları birbirini rahatsız etmez fikir alışverişi yapar ve kendi bunu çok güzel yapardı.
-Eee benim onun yanına gitmem gerekiyordu. Patron bu belgeleri onu götür dedi.
Sarp direk arkadaşının elinden aldı. Hızlı çıkışı bütün gözleri ona döndürse de hiç önemli değildi. Hatta “Bundan sonra çekinen olursa bana söyleyin.” diye ekledi. Şüphe dolu gözler onu süzerken “Sonuçta içinizde en yeni benim. Bana daha çok iş düşer.” diyerek gülümsedi. Maksat Dildar’ı daha fazla görmek olsa da kimseye belli etmeye gerek yoktu.
Kimse buna pek inanmasa da üstüne düşmedi. Sonuçta burada uzun zamandır çalışıyorlardı. Patronun kızı çok gelse o iki abisi korku salmıştı. Dildar’a selam vermek için yaklaşmak bile tehlikeliydi. Bu yüzden herkes işine bakıyordu. Sarp yeni olduğu için daha farkında olmasa da nasılsa sonunda öğrenirdi.
-İyi o zaman buyur.
Sude yolu gösterdiğinde Sarp hemen harekete geçti. Sabahtan beri görmediği periye ulaşmanın mutluluğu ile patronun odasının olduğu koridora girdi. İstemsiz büyüyen heyecanı sırıtmasına neden olurken kapının önüne gelince saçlarını düzeltti. Nefes almaya çalışırken yine hızlanan kalbi çocuk gibi hissetmesini sağlıyordu. Tüm gücüyle kapıya vurduğunda anlık ne beklediğini düşündü. Perisi konuşamıyor ve daha kötüsü duyma sorunu vardı. Kendine kızarken içeri nasıl gireceğini düşündü. Direk dalsa ayıp olabilirdi. Rahatsız etmişte olabilirdi. Kapının önünde kıvranırken kararsız bakışları ile kapıyı izledi. Bir çare bulmaya çalışsa da bu konuda hiçbir şey bilmiyordu. Heyecanın yanına tedirgin eklenince kapı koluna dokundu. Açmak için bastırdığında tek istediği onu rahatsız edecek yanlış bir şey yapmamaktı. Kapının açılma sesiyle adım attığında Dildar’ın bakışları kendini bulması nefesini kesti. Birden kendini bulan bakışlar ile hayran olduğu saçları yüzüne dökülmüştü. Eliyle arkaya alırken yüzünde oluşan gülümseme yine aynı etkiyi oluşturuyordu. Bu kız her güldüğünde kalbi böyle mi atacaktı? Hele o bal rengi gibi olan gözleri ile baktıkça sanki eriyordu. Yine tutulup kaldığını anlayınca adım atıp kapıyı kapatmak için döndü. Sakinleşmek için nefes alıp gülümseyerek önüne döndü. Masaya yaklaşırken her adımda neden geldiğini bile unutmuştu. Sadece böyle durum bu manzarayı izleyemez miydi? Ömür boyu sürse doymayacak gibiydi.
Dildar kapı açıldığını masasına kurulan küçük bir düzenek sayesinde anlamıştı. Yanan ışık ile kafasını kaldırdığında karşısında Sarp’ı görünce gülümsedi. Öyle bir bakışışı vardı ki daha çok gülmesine neden oluyordu. Yaklaştığında konuşmasını beklese de sadece izliyordu. Dalan gözleri görünce biraz tuhaf hissetmesine neden oldu. Büyülenmiş gibiydi. İşaret diliyle konuşacağı anda bilmediği aklına gelince önünde ki kağıda tuttuğu kalemle yazdı.
Sarp her hareketini izlerken önüne uzatılan kağıda yaklaştı. “Buyurun Sarp Bey.” Bakışları buluştuğunda “Sadece Sarp deseniz.” demek istedi. Sesini duyamasa da arada mesafe olmasını istemiyordu. Gülümseme içini işlerken tekrar eğilip bir şeyler yazınca gözünü alabildiğinde baktı.
-Sen de bana Dildar dersen olur.
Gözleri tekrar buluştuğunda bu çok büyük bir hediye almak gibiydi. Gülerek “O zaman aramızda.” diyerek ilk özel bir şey paylaşmak istedi.
Dildar gülümseyen adamı izlerken tatlı hallerine daha çok gülmek istiyordu. Uzun zaman sonra güzel bir arkadaş ediyor gibiydi. Kafası ile onayladığında elinde ki kağıtları işaret etti.
Sarp sonunda neden geldiğini hatırladı. Elinde ki kağıtları önüne koyup kendisine bakmasını bekledi. Çoktan kağıtlara gömüldüğünü görünce biraz eğildi. Neye baktığını anlamaya çalışırken birden kalkan bakışlar yakınında durunca hayat da durdu.
Dildar yaklaşan gölgeyi görünce bir şey söyleyecek sanıp kafasını kaldırdığında Sarp’ı yakınında buldu. Normal başlayan saniyeler o gözlerin bakışları etkisinde değişmeye başladı. Fazla yakın olduklarını anlayınca geri çekildi. Saçmaydı, ama yakınlık yüzünden biraz heyecan yapmıştı. Kapıda gördüğü görüntü yüzünden heyecanı hızla silinirken olayın etkisinden olduğunu bilerek toparlandı.
Sarp da fazla ileri gittiğini anlayarak geri çekildi. Kendi ilk görüşte tutulup kalsa da kızın gözünde sabah tanıştığı bir adamdı. Korkutmadan ve güzelce ilerlemeliydi. Az önce duyduğu heyecanı dizginleyerek kendini bulan gözlere “Bir isteyiniz olursa beni çağırabilirsiniz.” demek istedi.
Dildar isteğe gülerek kağıda bir şeyler yazdı. Sarp’a uzattığında okumasını bekledi. Tepkisini beklerken gülmesi sevindirdi. Çoğu insan “Konuşamıyorum, seni arayamam.” dediğinde üzülerek ne diyeceğini bilemezdi.
Sarp ise eline geçen fırsatı değerlendirip hemen telefonu çıkardı. Önüne koyduğunda kendine bulan gözlere “O zaman mesaj yazarsın. Ben hemen gelirim.” dedi. Hevesini bastırsa da nefesini tutup numarasını yazmasını bekledi.
Dildar önüne koyulan telefonu bakarken başka yolu olsa da bu isteği geri çeviremedi. Eline alıp kendi numarasını tuşladı. Uzattığında mutlu gözlerle telefona bakan adam aklını karıştırmaya başlamıştı. Bu yüzden arkadaş canlılığını daha fazla yanlış anlamamak için çaldırmasını bekledi.
‘peri’ diye kaydettiği numaradan çaldırmak yerine ilk mesajını çekti. Dildar’ın ekrana baktığında yüzünde oluşan küçük tebessüm ile bir şeyler yazdığını gördü. Merakla beklerken kendi ekranına düştü.
-Kaydettim.
Hala yazdığını görse de uzun sürmüştü. Ekranı izlerken arada Dildar’a baktı. Saniyeler sonra ekranına düşen mesaj küçük bir şok etkisiydi.
-Biraz özel ama yemekten dönerken seni bir kızla gördüm. Kız arkadaşın sanırım. Çok hoş görünüyordunuz.
Dildar yaptığının delilik olduğunu bilse de karşısında ki adamın hareketleri yüzünden saçma bir düşünceye kapılmak istemiyordu. İlişki durumlarını tam bilmese de bu ilgi onun için çok fazlaydı. Yaşadığı kazadan sonra insanların onunla ilişkisine daha dikkat eder olduğunu düşününce dengesi şaşıyordu. Yazdıklarının biraz utancı ile kafasını kaldırdığında sıkılmış bir Sarp beklemiyordu. Konuşmak için dudaklarını araladığında merakla beklerken açılan kapı bütün büyüyü bozdu.
-Kardeşim…
Arda ve Ata öğle arası kardeşlerini görmeye gelmişlerdi. Adım atıkları gibi gördükleri adam yüzünden biraz sinirli yaklaştılar.
-Senin yine kardeşimin yanında ne işin var?
Ata abisinin sabah bahsettiği tip olduğunu anlayınca daha dikkatli baktı. Tip düzgün olsa da hiçbir erkek onlar için güvenli değildi.
-Evet neden buradasın?
Dildar ayağa kalksa da iki abisi otur işareti yaptı. İşaret diliyle kızgın gözlerle “Sadece iş için geldi. Lütfen abartmayın.” dedi.
Sarp ne dediğini hiç anlamasa da abilerine kızgın bakan gözlere bile bayılmıştı. Böyle tatlı kıza sinirlenmek bile bu kadar yakışırdı.
-Başka çalışan mı yok? İkidir kardeşimin yanında görüyordum.
Ata da yaklaştığında “Uyarıyı anladın mı?” diye resmen kardeşimizden uzak dur dedi. Babaları her erkeğe düşman gibi yaklaşmayın dese de hak ettikleri buydu. Arkadaş bile olsa istemiyorlardı.
Sarp daha ortada bir şey yokken bile öldürecek gibi bakan abilerin ileri de neler yapacağını az çok biliyordu. Zamanında ablasına yaklaşıp selam veren herkesin burnundan getirmişti. Yalnız bunlar iki kişiydi ve çiğ çiğ yiyecek gibi bakıyorlardı. Hem daha az önce Dildar’ın dediğine bile açıklama getiremeden bu odadan çıkmak işkence gibiydi. Gözleri ile kaybol diyen abileri görse de bakışları Dildar’ı buldu.
-Ben izninizi isteyeyim.
Dildar mahcup gözlerle baktığında Sarp odayı terk etse de kapının önünden ayrılmadı. Telefonunu çıkardığı gibi en son konuştukları konuya açıklık getirmek istedi. Kız arkadaşım yok o bir arkadaşım demek istese de eski durumlar aklına gelince ne yazacağını bilemedi. Sedef yüzünden yanlış anlaşılması yetmezmiş gibi nasıl anlatacaktı? En azından bir şey net olduğu için onu açıklamaya karar verdi.
-Hayatımda biri yok…
Dildar abilerinin sinirle söylediklerini izlerken mesaj geldiğini görünce telefonu eline aldı. Gelen mesajı okuduğunda nedense gülümsemesine neden oldu.
Arda ve Ata kardeşlerinin kendinden kopmuş telefona baktığını görünce boşa konuştuklarını anlamış oldular. Bu durum can sıkıcıydı.