MEZUNİYET

1267 Words
Omzuma dalga dalga dökülen saçımı düzelttiğimde pembe simli rujumu sürdüm. Arkamda durmuş bana bakan annemin haylaz gülmesine güldüm. ‘’Bakma öyle Menekşe Hanım.’’ dedim. ‘’Simli ruj sürmek çocukça değil.’’ ‘’Bence çok çocukça ama sen de hala çocuksun o yüzden sorun yok.’’ Ruju diğer makyaj malzemelerimin yanına bıraktım. ‘’Senin çocuk dediğin bu güzel kız bugün yemin töreniyle birlikte diplomasını alacak bir hafta sonra KPSS sınavına girecek ve sonra da iş hayatına atılacak.’’ Kapıdan başını uzatan babamı gördüm. ‘’Bu güzel kız keşke iş hayatına atılmak yerine üniversite okumayı düşünse.’’ ‘’Üniversite okumanın amacı meslek edinmek değil mi? Tamam işte ben de bunu liseyi okuyarak yaptım. Siz merak etmeyin açıköğretimden üniversiteyi tamamlarım yine ama hayallerimin mesleğine kavuşmak bu kadar yakınken asla üniversite okuyayım diye geriye ertelemem.’’ Aynada son halime baktım. Bugün için hepimiz staj kıyafetlerimizi giyecektik. ‘’Gidelim mi?’’ dediğimde odadan çıktık. Annem, ‘’Leyla hadi.’’ diye bağırdığında kardeşim elinde telefon odasından çıktı. ‘’Gelmek zorunda mıyım?’’ dediğinde babam araya girdi. ‘’O telefonu bırak ve yürü küçük hanım.’’ Oflayarak telefonu cebine sıkıştırıp dış kapıya doğru yürüdü. Bir de kardeşim olacaktı. Ergenlik triplerinin maşallahı vardı. Arabaya bindiğimizde okuluma geldik. Ailem mezuniyet töreninin yapılacağı salona geçerken ben de kızların yanına gittim. ‘’Neredesin kızım?’’ diyen Şule’ye omuz silktim. ‘’Evden çıkmam biraz uzun sürdü.’’ Asiye telefonunu gösterdi. ‘’Sohbet grubuna yazdığımı gördün mü?’’ ‘’Hayır.’’ diyerek telefonumu çıkarıp baktım. Törenden sonra kutlama için bir yerlere gidelim yazmıştı. ‘’Bana uyar.’’ dedim. Tuğba yanımıza gelirken yüzü asıktı ki bu hallerini hepimiz ezbere biliyorduk. ‘’Mezuniyet gününde de olmaz ki ama!’’ diye söyleniyordu. ‘’Ağrı kesici içtin mi?’’ diyen Metin yanımızda bitmişti. Beş kişilik arkadaş grubumuzun tek erkek üyesi oydu ve inatla bizimle takılıyordu. ‘’İçtim tabi içmesem şimdi evde ağrıdan yerleri tırmalıyor olurdum.’’ diye karşılık verdi. Regl dönemleri fazla ağrılı geçiyordu ve hepimiz onunla çekmek zorunda kalıyorduk. Şule, ‘’Hadi gidelim.’’ dediğinde salona gittik ve diğer sınıf arkadaşlarımızın olduğu yere geçtik. Aramızda yaptığımız sohbetler gürültüye dönüşüyordu. Öğretmenlerimiz geldiğinde bir saniyede hepimizi susturmayı başarmıştı. İlk önce bütün sınıf sahneye çıktık. Sarı lacivert kıyafetlerimizin içinde tek takım gibi duruyorduk. Daha küçük bir çocukken acil tıp teknisyeni ismini bile bilmezken büyüyünce ne olacaksın diye her sorduklarında hemşire olacağım ama ambulansta çalışacağım derdim. Zaman ilerledikçe, liseye giriş sınavı zamanı geldiğinde istediğim mesleğin adını öğrenmiştim ve tek hedefim olmuştu şimdi ise mezun olup istediğim mesleğe sahip olacaktım. Sınıf öğretmenimizin önderliğinde yeminlerimizi ettik ve sahneden indik. Devamında üzerimize cübbelerimizi giyip ismimiz tek tek okunduğunda sahneye çıkıp diplomalarımızı aldık. En son başımızdaki keplerimizi ki normal kep takmak istememiştik hepimizde stajda kullandığımız 112 şapkası vardı havaya attık. Ailelerimiz alkışlarken bizlerin yüzü gülüyordu. Tören bittiğinde kızlarla iki saat sonrası için sözleşip ayrıldık. Eve geldiğimde hızlıca üzerimi değiştim ve babama nereye gideceğimi söyleyip evden çıktım. Her zaman takıldığımız kafeye geldiğimde sadece Metin vardı. ‘’Erkencisin.’’ dediğimde yüzü asıktı. ‘’Sorma kanka kız terk etti moralim bozuk.’’ Çantamı sandalyenin kenarına astım. ‘’Yarına kadar bekleseymiş bari mezuniyet günü yapılır mı bu sana be!’’ ‘’Değil mi hay ağzına arılar bal doldursun ne güzel söyledin.’’ dediğinde gülmüştüm. Diğerlerini beklerken sohbet grubuna Tuğba’nın yazdığını gördüm. Tuğbam; Bensiz takılın. Regl ağrıları yasaklanmalı! Şulem; Hemen greve başlayıp bir yıl regl olmayalım. Asiyem; Benim kistler sağolsun zaten dört ayda bir zor oluyorum. Ben; Regli mi o da ne hemen unuttum! Metincik; Hep destek tam destek. Tuğbam; Sana ne oluyor be kanka erkek olarak tek derdin sünnet olmak! Metincik; Sünnet deyip geçme acısını bilmiyorsun. Başımı telefondan kaldırdım. ‘’Kanka sen ailem çok vicdansız bir haftalıkken sünnet yaptırmış demiyor muydun?’’ diye sordum. ‘’Acısını nereden hatırlıyorsun?’’ Elini salladı. ‘’Karıştırma işte kanka kıza destek olayım diye acısını anlıyormuş gibi davranıyorum.’’ ‘’İkinci defa sünnet ol pis yalancı.’’ diyen Şule sandalyeyi çekip oturdu. Onun ardından Asiye geldi. ‘’Sünnet acısıymış her yerde bir haftalıkken ailem bana sormadan yaptırmış diyorsun. Senin sünnetli penisine sonda takayım emi!’’ Metin olduğu yerde yana kayıp kızlara yer açtı. ‘’Siz de ne meraklıymışsınız benim sünnet olmama ki biriniz bile unutmamışsınız ne zaman olduğunu.’’ Sözlerle kahkaha attım. ‘’Metincik sen dördümüzünde regl olacağı günleri bizden iyi biliyorsun biz bir tarihi aklımızda tutmuşuz çok mu?’’ ‘’Sizleri bilmemek mümkün değil ki mesela sen regl dönemin yaklaştı mı günde on tane falan çikolata yiyorsun, Tuğba zaten daha başlamadan ağrıdan kıvranmaya başlıyor, Asiye aşırı agresif oluyor öfkeli bir şekilde benimle konuşmaya başladı mı oradan anlıyorum ki şu an dönemi yaklaşıyor belli, Şule’nin de iştahı açılıyor her teneffüs kantine koşuyor. Dört yıldır yanınızdayım be bırakın da o kadar anlayalım.’’ Hepimiz gülüyorduk. Okuduğumuz bölümden mi kaynaklıydı bilmiyordum ama birbirimizle çok rahat konuşuyorduk. Siparişlerimizi verdiğimizde sohbete devam ettik. Üniversite okuma merakı hiçbirimizde yoktu. Konuştuğumuz tek konu hangi şehirde çalışmak istediğimizdi. Metin kahvesinden bir yudum içti. ‘’Ben doğuya gideceğim. Kız terk etti kaldım sap gibi ben de bir aşiret kızı bulup kısa yoldan köşeyi dönerim.’’ Asiye önündeki patates kızartmasından bir tane kafasına fırlattı ‘’Kanka üç gün sürmez kafana sıkarlar. Kız terk etti de niye terk etti onu söyle sen gerizekalı eski sevgilinin adıyla kıza hitap etmek nedir!’’ Metin karşılık verdi. ‘’Hemen yetiştirdi sana değil mi? Valla yanlışlıkla oldu bir an boşluğuma geldi.’’ Şule araya girdi. ‘’Aylık sevgili değiştirirsen tabi karışır isimleri.’’ Hamburgerimden ısırdığım lokmayı yuttum. ‘’Aman Metin’i bilmiyorsunuz sanki yarın gelir yeni sevgili yaptım diye.’’ ‘’Ruh eşimi arıyorum henüz bulamadım aramayayım mı yani ne istiyorsunuz?’’ diyen Metin haklıymış gibi arkasına yaslanmıştı. ‘’Bu kaçıncıydı kanka?’’ dedim. ‘’Sanırım otuz.’’ dediğinde Şule ‘’Yuh!’’ dedi ve ekledi. ‘’Otuz tane sevgili yapıp ruh eşini bulamamışsan bence artık arama kanka belli ki daha doğmamış o.’’ ‘’Aman be.’’ diyerek oturduğu yerden kalktı. ‘’Çocuklarla halı saha maçımız vardı hadi eyvallah.’’ diyerek gitti. Asiye arkasından söyleniyordu. ‘’Giderayak hesabı da kitledi yine bize.’’ ‘’Aman boşver Metin’i de anlat bakayım Kerem ile ne yaptınız?’’ diye sordum Asiye’ye. Kerem bizim bir üst sınıftandı ve geçen yıl mezun olmuş sonrasında işe başlamıştı. ‘’Ben de atanabilirsem beklemeden evleneceğiz. Bir yıldır uzakta öldüm be hasretinden yeter gayri evlendirin beni.’’ ‘’Ateşi başına vurmuş.’’ diyen Şule ile güldük. Kızlarla birkaç saat oturtuktan sonra eve gitmek için kalktık. Hesabı ödeyecekken Metin’in ödediğini öğrenmiştik. Asiye ‘’Arkasından boşuna söylenmişiz.’’ diyerek gülüyordu. Eve geldiğimde odama kapanmış ders başına oturmuştum. KPSS sınavını ne olursa olsun kazanmalıydım. Hayalime ulaşmalıydım. ~~~~ Sınava gireceğim okula geldiğimde heyecandan elim ayağım birbirine dolaşıyordu. Annem ile babam sürekli sakin ol diyordu ama olmuyordu. Kimliğimi, giriş belgemi son kez kontrol edip yanlarından ayrıldım ve içeriye girdim. Güvenlik kontrolünden geçtikten sonra sınıfımı ve masamı bulup oturdum. On sekiz yaşında bu sınav stresini yaşamak istemezdim ama mecburdum. Kitapçıklar önümüze konulduğunda kalem elimde optik üzerinde doldurmam gereken yerleri doldurdum. Gözetmen öğretmen ‘’Başlayabilirsiniz.’’ dediğinde ilk sayfayı açtım ve uzun paragrafı okumaya başladım. Bir soru, iki soru derken zaman akıp geçti ve son soruyu çözüp işaretledim. Sürenin bitmesine birkaç dakika kalmıştı. Hızlıca kaydırma yapıp yapmadığıma baktım ve ‘’Kalemleri bırakın.’’ sesiyle kitapçığımı kapattım. Sınavdan çıktığımda annem, ‘’Nasıldı?’’ diye sordu. ‘’Bilmiyorum.’’ dediğimde daha fazla üstelemediler. Annem de babam da öğretmendi ve şu anki ruh halimi iyi anlıyorlardı. Eve döndüğümüzde odama geçince Leyla yanıma geldi. ‘’Bitti mi sınav?’’ ‘’Bitti.’’ dedim. ‘’Umarım kazanamazsın.’’ ‘’Neden öyle söylüyorsun ablacığım?’’ dedim. Biraz üzülmüştüm. ‘’Kazanırsan gideceksin o yüzden istemiyorum.’’ Yüzümde bir tebessüm oluştu. ‘’Sınavı kazanamazsam da ya üniversite için gideceğim ya da özel bir hastanede iş bulup yine gideceğim. Yaşadığımız il küçük bir yer burada böyle imkanlar yok kardeşim ve zamanı geldiğinde sen de gideceksin.’’ Gelip sarıldı. ‘’Seni özleyeceğim.’’ ‘’Ben de seni özleyeceğim ama bir de iyi yanından bak ben gidince odalarımızı değişebiliriz.’’ Sarılmayı bırakıp yüzüme baktı. ‘’Ne zaman gidiyorsun? Hadi gitsene.’’ ‘’Seni küçük ergen.’’ diyerek kovalamaya başladığımda evin içinde koşuyorduk.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD