Mirza
Masada ki adamlara baktım. Hepsi birbirinden farklı alanlarda iş yapıyordu. Silah, uyuşturucu, insan kaçakçılığı, organ işi ... Hepsi de kendinde büyük insanlardı. Lord'un yerine geçen varisi bir boksördü. Fatih işin başındaydı. Aslında kimse birbirine bağlı değildi ama herkes birbirine yakındı. Ben kara para ile ilgileniyordum. Bu yüzden ben onlara yakın da değildim dost da.
Onlar her türlü kirli işi yaparken bütün para benim elimden geçiyordu. Hepsi bana muhtaçtı ama ben kimseye muhtaç değildim. Baronun oğlu Kenan işi bırakınca o da tüm işlerini damadına devretmişti. Fatih iyice yükselmişti ama gözlerinde eski hırs yoktu. Herkes bunlara düşmandı. Ben daha çok iş adamıydım. Paraları alır, aklar ve payıma düşeni alırdım. Yani hepsi bir raddeye kadar anlaşmak zorundaydı ama ben öyle değildim.
Yusuf Ali doğu sınırını boş bırakıp siyasete atılınca oraya geçecek biri lazımdı. Aslında Yasin çok istiyordu ama çok toydu. Asla onu bu işe karıştırmak istemiyordum. İşleri bir süredir gizliden hallediyordu ama artık yapamayacağını ve yeni birini bulmamızı istemişti. Bu yüzden toplanmıştık. Masada ki diğer adamlara baktım.
- Bir adayınız yok mu? dedim. Fatih gülümsedi.
- Önermek için buradayız dedi. Ruslarla yapılan savaş ve uyuşturucu baronunun hainliği yüzünden biraz güç kaybetmiştik.
Bize doğuda bizi temsil edecek, güçlü, cesur, gözü pek biri lazımdı. Aynı zamanda oraları tanıyan ve gerektiğinde imtiyaz alacak biri.
Uyuşturucu Baronunun yerine gelen isim Ahmet Yılmazdı. Bana bakıyordu.
- Yeğenin çok istiyor masaya gelmeyi dedi. Yüzümde yarım gülümseme ona baktım.
- Bu işin ehli olmalı, duyguları ve akrabalık bağlarını bir kenara bırakalım dedim.
- Tabi senin duyguların varsa dedi Samet. Haklıydı, yoktu. Yine de ses etmedim.
- Sizden düşünmenizi istiyorum. Zamanımız kısa, birbirini bulup yerleştirmemiz gerekiyor artık dedi Fatih. Toplantı bitmiştir aslında. Herkes birilerini düşünüyordu. Ben karışmayı bile düşünmüyordum. Onlar ittifak yapacak birilerini arıyordu. Elleri güçlü olsun istiyorlardı. Hepsinin parası bendeydi. Hepsi zaten bana gelecekti.
Arabalara binmek için giderken Fatih yanıma geldi.
- Mirza, bazı istihbaratlar alıyorum. Seninle özel olarak konuşmak istedim dedi deponun arkasında. Çoğu kişi gitmişti. Samet bekliyordu onu. Ayrılmaz ikililer.
- Neymiş o? dedim.
- Yerine geçmek isteyen biri var. Sen de biliyorsun. Cellatlar diyorlar kendilerine. Başımıza bela olacaklar dedi. Haklıydı, bir süredir sürekli benim üstüme oynuyorlardı. Gözleri benim yerimdeydi ama adam kesmekten başka hiçbir şey yapmıyorlardı.
- Korkma Şampiyon, onlarla baş edebilirim dedim. Başındaki adam da benim gibi iş adamıydı. Benim oteller zincirim vardı. Tatil beldeleri benden sorulurdu. Para yurtdışından turistler getiriyor gibi görünüyordu. Bir de fenomenler, artistler, oyuncu ve futbolcular yanımdaydı. Onlar harcıyor gibi görünüm veriyorduk. Tüm sosyete elimizden geçiyordu yani.
- Detaylı olarak konuşuruz, sadece dikkatli ol. Kadınlarla işlerini hallediyorlarmış dedi. Sistem belliydi. Fahişe gönderip istediği kişinin boğazını kesiyorlar. Onlardan asla korkmuyordum.
- Uyarı için sağol ama başımın çaresine bakarım dedim. Tazı beni bekliyordu. Vedalaşıp arabaya bindim. Erkeklerine zaafıydı. Fatih uyardı diye zevklerimizden vazgeçecek değildik.
- Tazı akşam eve birini getir. Dikkatli ol, Cellatların taktiğini duymuşsundur dedim. Önde sırıtıyordu.
- Abi toplantıda ne konuştunuz da böyle yükseldin? dedi.
- İşine bak dedim. Ben de sırıtıyordum.
- Tamam abi, akşama hazır olur dedi. İşler bittiği için eve gidiyorduk. Biraz dinlenmek istedim.
- Yasin Bey parti veriyor bugün. Haberiniz var değil mi? dedi.
- Tamamen unutmuşum, güvenliği sağla dedim.
- Emredersiniz dedi. Oteller zinciri yüzünden Mafya kimliğimi saklıyordum. Elit bir semte, herkesin içinde yaşamak zorundaydım. Aslında böylesi daha iyiydi. Kimse bizden şüphe etmiyordu. Bize bulaşmak da istemiyordu aslında. Ben daha kendi halimdeydim.
Eve gelince karşıya uğramadan yatak odasına gittim. Soyunup uzandım. Bugün
biraz yorgundum. Yasini tokatlayasım vardı. Ahmetle ne işi olabilirdi? Yüz kere okulunu bitir, işlerin birazını devral, bu işleri bana bırak dedim. Yedi yaş vardı aramızda aslında. Bana kalırsa bir uçurum. Annem gelin getirmeden hamile kalmış bana. Abim ve babam ölünce herşey bana kalmıştı. Tüm aileyi ben idare etmek zorunda kaldım. Herşeyin de idare ediyordum ama bu Yasin ele avuca sığmıyordu. Kıyamıyorum da. Yine de elimde kalacak en son. Babaannesine dua etsin o.
Gözlerimi kapatıp birkaç saat uyudum. Kalkıp yemek yedikten sonra havuza indim. Tazı, geleceğiz diye mesaj atmıştı. Şuan grupça takılacak halim yoktu. Evden gitmeden iyice tembihlemiştim tek kız diye. Bu gece modumda değildim. Karşı taraftaki ses de sanki başımda çalıyordu. Bıktım bunun partilerinden ve güvenliği sağlamaktan.
Havuza girip stres atmak için biraz yüzerken köşeden birinin geldiğini gördüm. Havuzdan çıkıp havluyu aldım. Silahı altına koymuştum. Silahı çekip arkamı döndüğüm zaman karşımda kırmızılı giymiş, kızıl hatta kırmızı saçlı bir kadın vardı.
- Kahretsin, Tazı seni buraya mı yolladı? dedim. Silahı köşeye indirdim. Tazı neden arka kapıdan göndermişti. Suikastçı falan sandım. Özellikle de sabah ki toplantıdan sonra.
- Kölen olayım diye geldim dedi. Kız çok güzeldi. Bunun için Tazıya ekstra bahşiş verecektim. Böyle ilik gibi kızı nereden bulmuştu. Üstelik de davetkar. Yarım bir gülümseme ile ona baktım. Aslında üstüme atlayan her kız gibiydi. Sadece daha önce pek kızıl bir kadınla olmamıştım ya da dikkatimi çekmemişti. Önemli olan onu beğenmiş olmamdı.
- Bana istediğini yapabilirsin dedi. Kızın istekli olması gülümsetti. Demek ki geldiği evin sahibini tanıyordu.
- Kim yatağında bu kadar istekli bir kadın istemez ki? dedim. Öylece konuşuyordum çünkü üstüme atlayan bir kadın daha. Benim için fazlası değildi.
Elbisesinin altından tutup yukarıya doğru çekti. Altta sütyen yoktu. Sadece külot ile kalmıştı. İşte şimdi dikkatimi çekti. Dolgun kadınları severdim ve karşımda süt beyazı teniyle dolgun ve istekli bir kadın vardı. Aşağıdan yukarıya doğru gözlerimle kızı süzdüm. Uzun bacakları, o tatlı üçgeni, kilosuna göre ince beli ... Dur işte benim favorim. İki dolgun memeye kim hayır diyebilir ki? Üstelik böyle büyük ve beyaz memelere. Kesinlikle benim favorim hep memeler olmuştu. Dolgun dudakları da dikkatimi çekmedi desem yalan olurdu. Bu gece ki kızı fazla inceledim sanki. Boğazımı temizledim.
- Yanıma gel dedim. Hemen söz dinlemişti. Yanıma doğru geliyordu. Üstelik de söz dinliyor. Vay canına. İtaatkar kadınları severim. Elimle o muhteşem memeleri elledim.
- Diri ve büyük dedim. İşaret parmağım ile ucunun etrafında daire çizdim. Nefesi kesilmişti. Ufak bir dokunuşta böyle azması hoşuma gitti. Bu azgın karıyı böyle evine gönderemezdim değil mi? Namımın hakkını vermeliyim. Onu omzuma attım. Küçük bir çığlık koptu ağzından. Sonra da kalçasına bir şaplak attım. Off sağlam kalça. Bu gece başka deliklere de dadanacağız anlaşılan.
- Ahh diye bağırdı.
- Umarım acıdan hoşlanıyorsundur peri kızı dedim.
- Senin öğrettiğin herşeye varım dedi. Kız fazla istekli. İyi birşeydi. Kızı içeri taşıdım. Koltuk müsaitti. Kızı bıraktım.
Çenesini tutup gözlerinin içine baktım.
Maviydi, hatta lacivert gibiydi. Çok güzeldi. İnsanı içine çekiyordu. Kendime gelmek için kafamı salladım. Kızı sikip gönder bu duyguyu sevmedim. Onu öpmeye başladım. Ayrılığımı üstüne verdim. Yumuşak hatları aklımı çelmişti.
Aceleci davranıyordum. Kızın gözlerine baktığımda hissettiğim duygu hoşuma gitmedi. İç çamaşırını çıkarırken kalçasını kaldırdı. Kız da gayet istekli ve hazırdı. Kimseye Mirza Sertkaya bir kızı sikemeden gönderdi dedirtmezdim. Bu alemde dedikodular çabuk yayılırdı.
Elini karnıma doğru kaydırdı. Kızın dokunuşları hoşuma gidiyordu.
- Mama'ya fazladan ödeme yapmam gerekecek dedim. Kız işini iyi yapıyordu. Şimdi bile sikim patlayacak gibiydi. Kendimi kontrol edemiyordum. Uzun zaman olmuştu böyle coşkulu seks yapmayalı ve daha hiçbir şey yapmadık.
- Kasların mermer gibi çok sert dedi. Yüzümde bir gülümseme oluştu. Kız işini iyi yapıyordu. Çok masum davranıyordu. Bu da farklı bir konsept sanırım. Hoşuma gitmişti. Elini sağ yanağımda ki gamzeye koydu.
- Aşağısı daha sert dedim. Böyle şefkatli bir dokunuş hoşuma gitmiyordu.
- Üçüncü bacağın gibi üstelik uzun dedi. Kahkaha attım. Kız kesinlikle bir ustaydı. Beni fena azdırmıştı. Kendimi ona dayadım. Nefesi kesilerek omzumu tuttu.
- Tazı da iyi bir ödeme hak etti. Senin gibi bir peri kızını getirdiği için dedim. O da aklımdaydı. Sesli düşünüyordum sadece.
- Onları boşver benim vahşi savaşçım. Beni hemen al dedi. Savaşçı mı? Ahh kız kendini bana sürtünce yaptığı tiyatroyla ilgilenmedim.
- Bunu mu istiyorsun? dedim. Uzun ve kalın sikimi amına dayadım. Nefesi kesilince gülümsedim.
- Ahh evet dedim. Kendinden geçmişti.
Ne istediğini biliyordu. Bu güzeldi. Bacaklarını iyice açıp ortasına yerleştim.
- O zaman istediğini sana vermeliyim dedim. Sikimin nabız gibi atan başını sokunca tırnağını sırtıma geçirdi. Etleri hemen beni sarmıştı.
- Kahretsin çok darsın dedim. Kendimi iyice ittim. Beni içine alamayacak kadar dardı. Gözlerimi kapatmış sikimin etrafını saran amının keyfini sürüyordum. Git, gel yaptıkça da daha da açılıyordu.
- Niye bu kadar iyi? dedim. Dudağımı öpmeye başladı. Tırnağını sırtıma geçirdi. Demek o da acı seviyor. Git gel yaparken hızımı alamadım ve sikim çıktı. Elimi atıp tekrar içine girmeye çalıştım.
- Bu kan da ne? dedim. İkimizin ortasında kan vardı. Kız kanıyordu. Şaşkınlıkla geri çekilmeye çalıştım. Beni tutuyordu. O muhteşem haz dağılmıştı. Kaşlarım çatıldı. İlk defa fark ettim. Kız sarhoş gibiydi. Azgınlıktan kendinden geçmiş gibi değildi. Biraz kafa buluyordu sanki.
- Başladığın işi bitir hadi dedi. Bacaklarını belime dolayıp elini sikime attı. İçine sokmaya çalışıyordu.
- Kahretsin dur dedim. Gözleri dikkatimi dağıtıyordu. Sikim öylece içine kaydı. Sanki orayı benimsemişti.
- Ohh çok iyi dedi. Kendimi itmeye çalıştım ama çok iyi hissediyordum. Çok dar ve sıcaktı.
- Dur ... dur ... kahretsin dedim. Anın etkisiyle olmuştu. Kendimi tutamadım ve boşaldım. Nefesim yerine gelene kadar bekledim. Üstünden kalktım. Kız sanki ayağa kalkmaya çalışıyordu.
- Niye kanadın? dedim şaşkınlıkla. Yoksa adetli mi gelmişti?
- Çünkü bakireyim dedi. Sinirden ellerimi yumruk yaptım. Üstelik kız hala sikime bakıyordu.
- Sen ne saçmalıyorsun? Mama bir bakire mi gönderdi? Ben öyle birşey istemedim dedim. Bu işte bir terslik vardı.
- Bedenim karşılığında artık milletime savaş açmayacaksın değil mi? dedi. Kaşlarımı çatıp karşımdaki deli karıya baktım.
- Ne savaşçısı? Ne milleti? Deli misin yoksa kafan mı güzel? dedim. Zil çalıyordu. Sinirle kıza baktım.
- Burada kal dedim. Kapıya doğru ilerledim. Gidecek başka yer yoktu zaten. Çıplak partiye dalmazdı herhalde. Ön kapıda adamlar vardı.
Kapıyı açınca Tazı kolunda esmer bir güzel kapıda bekliyordu. Kafasını salladı.
- Getirdim abi dedi. Gözlerimi açtım.
- İçerideki kadını sen getirmedin mi? dedim şaşkınlıkla.
- Ne kadını abi? dedi. O da şaşkın görünüyordu. Hiçbir şey anlamamış gibiydi.
- Kahretsin diyerek içeri girdim. Kadın falan yoktu. Koltukta kan izleri vardı. Kadın kapıda duruyordu. Tazı içeri girmişti.
- Abi ne oluyor? dedi.
- Hemen kameralara bak. Havuzun önüne bir kadın geldi. Sen getirdin sandım dedim.
- Cellatlar dedi. Aklıma gelmemişti.
- Kız bana suikast düzenlemek için mi gelmiş dedim kendi kendime. Hiç mantıklı değildi. Sarhoş gibiydi.
- Hemen o kızı bul bana, hemen. Çok değişikti dedim.
- Fazla uzaklaşmış olamaz. Kameralara bakıyorum hemen abi dedi. O kızı bir elime geçirirsem beni kandırmak neymiş göstereceğim ona. Havuzun oraya gelmişti. Niyeti beni öldürmek değildi bence. Bu evde işe dair de birşey tutmuyordum. Evin konumunu mu öğrendi? Evi mi keşfetti? Niye geldi, niye? Bulunca öğreneceğim hem de acı vererek, işkence ile. Mirza Sertkayaya bulaşmak neymiş öğrenecekti o kız...