SEÇİM ZAMANI

1351 Words
Uçaktan indim. Babamı çok özlemiştim. Valizimi aldım. Aniden döndüm. Ve bir adama çarptım.  ' Pardon. Çok özür dilerim '   Adam kafasını öne eğmişti. Kapşonundan başka bir şey görmüyordu. Bu kadar sakin olmasa birinden kaçıyor ya da saklanıyor derdim. Hiç cevap vermeden yürümeye devam ederken asla unutulmayacak anılarımı canlandırmıştı.   Beş yıl önce okuldan çıkmış arkadaşlarımla konuşuyordum. Birden iki araba hızla arka arkaya okul yoluna girdi. Birden yere düştüğümü hissettim ve etrafımdaki çığlıklara silah sesleri karıştı   Üzerimde bir ağırlık hissediyordum. Arabalar geçip gitmişti. Ama çığlıklar devam ediyordu. Üzerimdeki ağırlığın bir insan olduğunu fark ettim. Üzerimden kalktı. Arkası bana dönüktü.   Gözüm yerdeki arkadaşıma takıldı. Kanlar içindeydi. Adam hiçbir şey söylemeden yürüyüp giderken ardında bir kan izi bırakıyordu. Yerde yatan arkadaşıma döndüm.   Arkadaşım orada ellerimin arasında can verirken bir kaç yaralanan olmuştu. Yapanlar asla yakalanmadı. Babam büyük ihtimalle aralarında hesaplaşma olan kişilerin etrafa rastgele attıkları kurşunların hedefi olduğumuzu söylemişti. Sanırım haklıydı. Lise öğrencileri ile kimin ne derdi olurdu ki.   Aklım başıma ancak günler sonra gelmişti. Üzerime kapanan kişi büyük ihtimalle hayatımı kurtarmıştı. Üstelik yaralanmıştı. Babama araştırmasını söylesem de hiçbir hastanede öyle bir kayıt bulamamıştı. Bir kaç ay sonra okulum bitti ve babam beni yurtdışına gönderdi okumam için. Okula erken başlamıştım. 17 yaşında sadece bazen babamla gezmek için gittiğimiz yabancı bir ülkede tek başıma kalmıştım. Üstelik gizemli kahramanım da yoktu.   Kendimi ne zaman yalnız hissetsem aniden karşıma çıkan gizemli kahramanı düşünürdüm. Üstelik düşündükçe onu ilk kez o gün görmediğimi de fark ettim. Hiçbir zaman yüzünü görmediğim karanlığa saklanan ama beni hep koruyan biriydi.   Ama bütün bunlar 17 yaş hayalleriydi. Zamanla solmaya başladılar. Sürekli karanlıklara saklanmış kapşonlu kişinin aynı kişi olmadığını düşünmeye başladım zamanla. Kapşonlu giyen bütün insanlar o değildi tabi ki.   Gizemli kahramanımı bir kaç kez de oradayken yanımda hissettim. Zamanla bunun da aklımın oyunu olduğunu anladım. Benim için üstelik sadece gizlice beni takip edip korumak için Kaliforniya' ya dünyanın bir ucuna gelmiş olması saçmaydı.   O aklımla hayatımı kurtaran kişiye aşık olduğumu düşünmüştüm ve aklım bana oyunlar oynuyordu. Bunu gerçek sevgiyi Cüneyt' le yaşayınca daha iyi anlamıştım. Cüneyt her zaman yanımda olmuştu ve iki yıldır da sevgiliydik.   Babam yurtdışında kalma istediğime önce sevinmişti. Ama şimdi aniden çağırmıştı. Ona Cüneyt' i anlatmak için sabırsızlanıyordum. Babam mükemmel bir insandı. Annesizliğimi asla hissettirmemişti ve bana her zaman arkadaş olmuştu. Tanıdığım en mükemmel fedakar insandı.   Babamın sesiyle düşüncelerden sıyrıldım.  ' Kumsal kızım. '   Ona doğru döndüm. Valizlerimi yere bırakıp ona koştum.   ' Babacığım. '   Özlemle boynuna sarılırken gizemli adam yine aklımdan uçup gitmişti.   ' Yavaş kızım. Ben yaşlı bir adamım boğacaksın. '   Ondan ayrıldım. Sonra tekrar sarıldım. Bazen yanıma gelirdi ama onu çok özlüyordum.   ' Evimizde devam edelim hasret gidermeye. '   Babam bu kez farklıydı. Sürekli etrafına bakınıyordu. Arabaya geçtik. Şehirden çıktık.   ' Nereye gidiyoruz?'   ' Evimize. '   ' Benden habersiz ev mi değiştirdin? '   ' Birazdan her şeyi anlatacağım. '   Ormanın içinde bir evin önünde durduk. Etrafta bir sürü koruma vardı. Hemen etrafımızı sardılar. Eve girdik. Olanları şaşkınlıkla izliyordum.  Eşyalarımı yukarı çıkardılar.   ' Babacığım neler oluyor? '   Babamın bakışlarıyla salonda kimse kalmadı.   ' Otur kızım anlatacağım. '   Kanepeye oturdum. Babam yanıma değil tam karşıma oturmuştu. Ve korkmaya başlamıştım.   ' Bir işe girdim. Her zaman yaptığımız işlerden biriydi. Ama içine çekildiğim tuzağın farkında değildim. Uluslararası ticaret yapıyordum. '   ' Zaten işimiz bu , yıllardır yapıyoruz. '  ' Evet. Yeni gemiler aldım. Bir şirketin yüklü miktarda malını taşımak için anlaşma imzaladım. Ancak gemilerde haberim olmayan bir mal bulundu. '   ' Ne bulundu? '   ' Uyuşturucu. '   ' Bizim alakamız olmadığını anlamaları zor olmamalı. Saygın bir şirketiz. Diğer şirketle bağlantısı olduğunu anlamadılar mı? '   ' Maalesef güzel kızım. Şirket hayali çıktı. Öyle bir şirket sadece kağıt üzerinde yani. Bu durumda hem hayali ihracat hemde uyuşturucu kaçakçılığı ile suçlanıyorum. '   ' Hapise mi gireceksin yani? '   ' Aslında bazı tanıdıklarım olmasa çoktan tutuklanırdım. Ömrümün sonuna kadar cezaevinde kalacağım yetmez gibi yıllarca aç susuz uykusuz çalışıp senin geleceğin için biriktirdiğim her şeyi de elimizden alırlardı.  '   ' Para önemli değil babacığım. Ama hiç suçun olmadan hapse girmen. Bu nasıl olur? Hiç mi çıkış yolu yok?'   ' Aslında var. Bütün bunlardan kurtulmamızın tek bir yolu var. Ama seni bunu yapmaya zorlayamam. '   ' Senin için her şeyi yaparım babacığım. '   ' Ahmet Solmaz ismini duydun mu hiç. '   ' Evet. Herkes gibi bende duydum. Duymayan biri yoktur. O mu yardım edebilir? '   ' Evet. Sadece onun gücü yetebilir beni kurtarmaya. Siyasi bağlantıları da olan çok güçlü biri. '   ' Ben gider konuşur, gerekirse yalvarırım sana yardım etmesi için. '   ' Bunları yapmana gerek yok. Yardım edecek. Ama bir şartı var. '   ' Ne şartı var? Kabul etseydin hemen. '   ' Seninle evlenmek istiyor. '   Bir anda dünya durmuş gibi hissettim. Ahmet Solmaz babamın yaşındaydı. Böyle bir şeyi nasıl isteyebilirdi? Daha önce iki kez evlenmişti. İkinci eşi benden bir kaç yaş büyüktü ve geçen yıl intihar etmişti.   Ben babam yaşında bir adamın üçüncü karısı olamazdım. Zorlukla konuştum    ' Başka bir yolu yok mu? '   ' Yok kızım.'   ' Bana biraz zaman verir misin? Düşünmek istiyorum. '  ' Tabi ki. Ama kabul etmek zorunda değilsin unutma. '   ' Biliyorum babacığım. '   Ertesi gün Ahmet Solmaz 'ın ofisine gittim. İçeri girmem bile bir saatimi almıştı. Toplantıda olduğunu söylediler. Tam üç saat daha bekledim.  Sonunda odasına girebileceğimi söylediler. Ne odadan çıkan birilerini gördüm. Ne de odaya girişini. Bu kadar uzun süren toplantısı herhalde telefondaydı.   ' Hoşgeldin Kumsal . Ne içersin? '   ' Teşekkür ederim. Bir şey istemez. Konuşmaya geldim sizinle. '  ' Ahmet de lütfen. '   ' Böyle iyi teşekkür ederim. '   ' Sen bilirsin. '   ' Babamın yaşadığı zorluktan haberiniz var sanırım? '   ' İç karartıcı şeyler mi konuşacağız? En son gördüğümden daha da güzelsin.'   ' Teşekkür ederim. Ancak bu konuda konuşmaya geldim. '   ' Yakında babanla akraba olacağız. Tabi ki benim sevgili kayınpederime kimse dokunmaya cesaret edemez. Başındaki sorunlardan da bir şekilde kurtulacağız. Sen o güzel canını sıkma böyle şeylerle. Düğünü konuşalım biz. Nerde olsun istersin? Çırağan uygun mu senin için? Gelinlik içinde dünyaca ünlü modacılar gelecek. '   Bir an durdum. Derin bir nefes aldım. Söyleyecek bir şey bulamadım. Ayağa kalktım.   ' Madem konuşacak bir şey yok. Ben sizi daha fazla rahatsız etmeyeyim. Diğer konuları babamla konuşursunuz. '   Kendimi dışarı attım. Adamın tavrı netti. Bakışlarından fazlasıyla rahatsız olmuştum. Ve daha fazla konuşmaya çalışmanın anlamı yoktu. Eve gittim.   ' Neredeydin kızım? '   ' Tamam babacığım kabul ediyorum. Ama ne olur hazırlıklardan uzak tut beni. '   ' Peki güzel kızım. '   Odama doğru çıkarken babam seslendi.   ' Kumsal . '   ' Efendim babacığım. '   ' Teşekkür ederim. '   Zorlukla gülümsedim. Bugüne kadar babam benim için elinden gelenin fazlasını yapmıştı hep. Artık babasının nazlı şımarık kızı değildim. Fedakarlık sırası bana gelmişti.   Telefonumu elime aldım. Uzun zaman baktım öyle. Şimdi yapmazsam bir daha hiç yapamazdım. Yaşadıklarımız gözümün önünden film şeridi gibi geçerken Cüneyt' i aradım.   Yaptığım en zor konuşma olmuştu. Hiçbir suçu yoktu. Ondan ayrılmak için küçük bir nedenim bile yoktu. Benim için söylemesi onun için inanması zor oldu.   'Neden?' diye sordu. Söyleyecek bir nedenim yoktu ki. Sadece böyle olmasını istediğimi burada bir hayat kuracağımı söyledim. Benim için her şeyi ardında bırakıp gelebileceğini söylediği an gözümden yaş süzüldü. Yapardı biliyordum.   Yeni hayatımda ona yer olmadığını söyledim. Ve telefonu kapattım. Ağlamaya başladım. Sanırım artık sadece gözyaşlarım yanımda olacaktı.    ...   1 ay sonra...   Zaman hızla geçmiş ve o gün gelmişti. Sadece bir mucize kurtarabilirdi beni. Ama mucizeler sadece masallarda oluyordu. Odamın kapısı çaldı. Gelen babamdı.   " Özür dilerim kızım. Bende istemezdim ama böyle olmak zorunda. '   Cevap vermedim. Babamın özgürlüğüne karşılık ben. Bir hayata karşılık bir hayat. Babama sarıldım.  Ağlamamaya çalışıyordum. Ağlamak hiçbir şeyi çözmüyordu. Babamı üzmek istemiyordum. Her zaman yalnız ağlayan bir kız olmuştum.   Babamla aşağıya indik. Arabayı gördüm. Her şey gerçek bir düğün gibiydi. Tek gerçek olmayan bendim. O adamın yanına oturduğumda midemin bulandığını hissettim..   Düğünün yapılacağı mekana geldik. Beni gelin odasına aldılar. Herkes beni hazırlamak için etrafımda koşuyordu. Onları gönderdim. Ve babam geldi. İşte o an gelmişti.   Merdivenleri inerken o iğrenç gülüşünü gördüm yine. Bana doğru adım attı ve düştü yere. Ortalık birden karıştı. Herkes düştüğünde üç kişi ayaktaydık. Ben babam ve buz adam.  Buz adam beni arabaya bindirip götürürken beklediğim mucizenin bu olmadığından emindim. Hızla gidiyorduk. Bu yolculuk nerede ve nasıl bitecekti? Sanırım o an için bunu ikimizde bilmiyorduk.  
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD