PROLOG

947 Words
Üzerimde bembeyaz bir gelinlik... Upuzun bir duvak... Rüya gibi ama rüya değil. Kabus gibi ama kabusta değil. Etrafımda koşuşan insanlar... Herkeste bir telaş bir acele...  Birden nefes alamadığını hissediyorum..  Sürekli aynı lafları duyuyorum. 'Peri kızı gibi oldunuz.', ' Çok yakıştı.' ,' Çok güzelsiniz.' Güzel olmak neyi değiştirirdi ki. Kaderin güzel olmadıktan sonra. Oysa ben her şeye rağmen kendimi şanslı sayardım. Hatta bir zamanlar beni koruyan gizli kişiler olduğuna bile inanırdım. Büyümek hayatta insanın başına gelebilecek en kötü şeydi sanırım. Şu kapıyı açıp bir kurtarıcının gelip beni kurtarmayacağını bilecek kadar büyümüştüm.   Sanki herkes üzerime düşecek gibi hissetmeye başlamıştım. Elim boğazıma gitti. Boğuluyordum. Boğuluyordum ama ölmüyordum da. Biraz müsade istiyorum etrafımdaki anlamsız kalabalıktan.  Herkes çıkıyor garip bakışlarla. Ne bekliyorlardı anlamıyorum? Yerimde olsalar mutlu olacaklarını mı düşünüyorlar? Bu imkansız. Pencereyi açıyorum nefes almaya çalışıyorum. Sanki oksijenimi çalmışlar. Hayatımı çaldıkları gibi... Düğün neydi. Gelin ve damadın en mutlu günüydü. Ama bu düğün farklıydı. Bu damat ve gelinin babasının en mutlu günüydü.   Ama söz konusu kişi babanızsa hayatınızdaki ilk aşkınız ilk kahramanınız ilk koruyucunuzsa mutluluğu kendi mutluluğunuzdan bile önce gelirdi.   2 Saat önce...   ' Heyecanlı mısın.'   ' Hayır.'  ' Bugün evleniyoruz. Geceyi düşününce de heyecanlanmıyor musun. Bu gece güzel şeyler olacak. Daha önce kimseyle birlikte olmadın değil mi? Yoksa alışık mısın böyle şeylere. '   ' Olduğumu söylersem bir şeyler değişir mi? Vazgeçer misiniz? '   ' Hayır! Çok güzelsin uzun zamandır bu geceyi bekliyorum. '  ' Bu gece olmasa. Daha birbirimizi tanımıyoruz bile. '   ' Ben seni gayet iyi tanıyorum. Gözümün önünde büyüyüp serpildin. Bu geceyi ne kadar bekledim biliyor musun? Babanla birlikte boşuna mı defalarca geldim sanıyorsun? Bu güzel vücudunun gelişimini izledikçe nasıl alev alırdım. Bu gece her şeyinle yaşayacağım seni. Çok uzun bir gece olacak. '  Bu nasıl bir adamdı. Babamın arkadaşıydı. Babamın yanında gelirdi bazen. Yüzüne bile bakmazdım. Rahatsız olurdum bakışlarından. Görmeye tahammül edemediğim adamla biraz sonra evlenecek olamazdım. Biraz zaman kazanmak istiyordum. Neye yarayacağını bilmesem de biraz zaman. Belki de sadece bir kaç gün daha yaşayabilmek istiyordum. İçimdeki küçük umut kırıntısı ile konuşmaya devam ettim.   ' Ama ben hazır değilim. '   ' Ne hazırlık yapacaksan geceye kadar yaparsın. Benim için özel hazırlıklar yaparsan hayır demem. Senin için çok seksi iç çamaşırları kıyafetler seçtim. '   Arabanın camını açtım. Midem bulanıyordu. Bu lanet günden kurtulmanın bir yolu yoktu. Bu iğrenç adamdan bu iğrenç düşüncelerinden.   Şimdiki zaman...   Pencereyi açıp nefes almak için mücadele ederken sadece babamı düşünüyordum. Sadece onu.   Babam tek varlığımdı benim. Ona asla hayır diyemezdim ki. 20 yıldır ilk kez bir şey istemişti benden. Hayır diyemezdim. Benim için o kadar çok şey yapmıştı o kadar fedakar bir baba olmuştu ki bu bencilliği yapamazdım. Bir tek isteği bundan sonraki bütün hayatım olsa da...   Kapı çalıyor. Ruhum firar ediyor o an açık pencereden. Oysa hayatı severdim ben yaşamayı gezmeyi eğlenmeyi ve onu severdim. Çok değil bir kaç gün öncesine kadar. Şimdi ruhuma hak veriyorum. Kalsaydı acı çekecekti benim gibi o da gitmeyi seçti. Keşke bende kuş olup uçsaydım ama olmadı. Kapıyı açtım. Babam karşımdaydı. Babam benim tek varlığımdı. Babam gülümsedi.   Gülümsedim yapacak başka bir şey yoktu. 'Böyle olmak zorunda' demişti babam böyle oluyordu. Koluna girdim. Yavaş yavaş indik merdivenleri. Sanki her saniye önemliydi. Babam elime dokundu. Ona baktım.   ' Her şey güzel olacak benim güzel kızım.' dedi. Hayatımda ilk kez ona inanmadım. Sadece bana moral vermek istiyordu. İlk kez bana yalan söylüyordu. Yürümeye devam ettik.   Sanki hayatımın son güzel saniyelerini yaşıyordum merdivenleri inerken . Ama merdivenler bitti. Ve onu gördüm. Sırıtıyordu. Gülüyor demek çok fazlaydı bu sıfata. Yaptığı tam anlamı ile sırıtmaktı. Pis iğrenç bir sırıtma.  Müzik başladı. Bana doğru adım attı. Birazdan bana dokunacağını düşünürken buz kesmiştim. Ve birden kesildi müzik  Herkes tek tek düşmeye başladı. Sımsıkı tutundum babamın koluna. Onca kalabalıktan geriye babam ben ve o kaldık. Peki o kimdi? Bize doğru yürüdü. Buz gibi bakan buz gibi bir adamdı. Tam önümde durdu. Bileğimden tutarak beni kendine doğru çekti. Babam bir an hareketlendi. Buz adam o buz gibi bakışlarını ona çevirdi. Kimseden korkmayan babamın gözlerinde ilk kez korkuyu gördüm o an. Korkuyla karışmış bir endişe. İlk kez yenilmez kahramanımın yüzünde gördüğüm ifade ile korkmaya başladım. Bir telaş bir tedirginlik.   Durdu babam. Kolumu kurtarmak istedim başarılı olamadım. Uzun parmakları kelepçe gibiydi bileğimde. Babam öylece bakıyordu. Buz adam bana baktı. Ve ' Benimle geliyorsun.' dedi. Babamın dudakları aralandı geri kapandı. Etrafa hafifçe göz gezdirdi. Ve ' Kızımı bırak. ' dedi.   Neden hiçbir şey yapmıyordu babam? Beni kurtarmaya çalışmıyordu? Bu adamdan bu kadar korkmuş muydu? Aslında korkulacak bir adamdı. Kötü karanlık acımasız bakışları. Sanki biraz önce onlarca kişiyi o öldürmemiş gibi sakin hali. Yakalanmaktan polisten korkmuyor gibi telaşsız rahat tavırları. Çocukluk kahramanım babam korkuyordu. Haklı olarak korkuyordu. Adam babama bakmaya devam etti öfkeyle.   ' Sen ' diye kükredi buz adam. ' Sen bu kızın babası olmayı haketmiyorsun. O şerefsiz de. ' Yerde yatan evleneceğim adama baktı. Kafasını tekrar babama çevirdi. ' O zaten hakettiğini buldu. '   Arkasını dönüp beni de çekiştirmeye başladı. Kafamı çevirip babama baktığımda öylece duruyordu. Beni peşinden sürükleyerek çıktı ordan. Yeni geliyordum kendime.  Kurtulmaya çalıştım. Olanlar tekrar tekrar gözümün önüne geliyordu. Bir salon dolusu insanı öldüren bir adam beni bilmediğim bir yere götürmek istiyordu. Kurtulmak istedim. Kendimi çekmeye çalışırken o hiç kıpırdamıyordu.   Sadece eli bileğimi daha çok sıkıyordu. Olmadı. Bana baktı tekrar. Gözlerindeki o ifade gitmişti. Bakışları uysallaşmıştı. 'Korkma.' dedi. ' Sakın korkma. Söz veriyorum sana hiç bir zarar gelmesine izin vermeyeceğim. Bundan sonra sana kimse zarar veremez. Hatta üzemez bile. '   Ne diyordu? Ne saçmalıyordu? Hiçbir şey anlamıyordum. Böyle bir adamın yanında insan nasıl güvende olabilirdi. O ise konuşmaya devam etti.   ' Bana güven Kumsal.'   Bu adam kimdi? Adımı nerden biliyordu? En önemlisi babam onu nerden tanıyordu? Bu adam beni nerden tanıyordu?  Buz gibi bir adam ateş gibi bir kıza aşık olursa ne olur?   Bu bir yok oluş hikayesidir...  
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD