Çınar ve Yonca sabah kimseye haber vermeden evden çıktılar. Nikâh saati geldiğinde ikisi de heyecanlıydı. Salonun arka tarafındaki gelin odasında çağırılmayı bekliyorlardı. Yonca parmaklarını kütleterek duygularını bastırmaya çalışırken Çınar dudaklarını yemekle meşguldü. Ortak noktaları içlerinde barındırdıkları hüzün ve burukluktu. Daha önceden evlilik adına hayaller kurmamış olmalarına rağmen dakikalar sonra boş bir salonda tanımadıkları şahitlerin huzurunda evli bir çift olacaklardı. Belki böylesi daha iyiydi... Hayaller olmayınca yıkılacak bir şey olmayacaktı. Görevli, nikâh memurunun kendilerini beklediğini söyleyince Çınar elini Yonca'ya uzattı. Gözleri birleşti, el ele yeni bir başlangıç yapmak için salonun kapısından geçtiler. Sadece bir adım atabildiler çünkü boş sandıkları salo