Haftanın ilk günü avukat Hakan gelen postaları inceliyordu. Üzerinde ismi yazan sarı zarfı açıp okuyunca gözleri kocaman açıldı. Uzun yıllardır bu işin içindeydi ve artık çok fazla şaşırtan olay ile karşılaşmıyordu fakat uzun zamandan sonra şaşırmıştı. Haberin bir an önce sahibine ulaşması gerekiyordu ve telefonda konuşulmayacak kadar özel bir durum olduğu için arabasının anahtarını alıp çıktı.
Şevki bilgisayarın başında işleri takip ettiği sıra Tamer yanına geldi. Kendini bildiğinden beri yanından ayrılmamıştı ancak bu sıralar onu hiç yalnız bırakmamaya çalışıyordu. Koca evde tek başına olmasına bir türlü gönlü razı gelmiyordu. Enerji dolu adama bu yalnızlığın iyi gelmediğinin farkındaydı. Bir anda çökmesinden korkarak onu oyalamayı kendine görev edinmişti.
"Oo çalışkan Şevki Bey iş başında" diyerek yanına oturdu.
"Bugün neyi takip ediyoruz?"
"Vakfın gelirini yükseltmek gerekiyor Tamer. Böyle giderse birkaç seneye sıkıntı yaşayabiliriz."
"Okulun mevcudunu sürekli arttırıyorsun, bu normal bir durum. Düzenli bağışçıların sayısını arttırmak lazım"
"Evet, birkaç ziyarette bulunmam gerekiyor. Birilerinin ceplerine elimizi sokmalıyız."
"İsimleri belirlemiş gibi konuştun"
"Herhalde"
Şevki işini şansa bırakmayan bir adam olduğu için ön planlamasını daha şimdiden yapmış, kiminle konuşacağını belirlemekle kalmayıp miktarı bile belirlemişti.
Bahçeye giren aracın sesini duyunca ikisi birden döndü. Tamer kimin geldiğini öğrenmek için ön kapıya gitti. Hakan gülümseyerek ona doğru geliyordu.
"Hakan abi hoş geldin, hayırdır?"
"Hayır mı değil mi içerideki koca adam söyleyecek, gel"
Tamer bu gizemli cümle karşısında meraklanıp Hakan'ı takip etti. Hakan, Şevki ile selamlaşıp karşısına oturdu ve zarfı masanın üzerinden ona doğru sürdü. Şevki kaşları çatık olarak zarfı açıp içindekileri okuduktan sonra tebessüm etti.
"Bunu daha önce bekliyordum ama önemli kararları herkes çabuk veremiyor"
Tamer hala konuyu anlamamış bakarken Şevki mahkeme celbini ona uzattı.
"Semiha Hanım size boşanma davası açmış"
Tamer çok şaşırmamıştı ancak haberin dalga dalga nasıl yayılacağını ve Şevki'nin bu olaylar karşısında nasıl bir taktik izleyeceğini merak ediyordu.
"Hakan, Semiha'nın avukatı ile konuş, ne istiyorlarmış öğren. Sonrada davanın bir an önce sonuçlanmasını sağla. Olayın çetrefilli bir hal almasını istemiyorum bu nedenle anlaşıp işi ivedilikle bitir."
Şevki, Hakan'ın ardında yanında oturan Tamer'in düşünceli haline baktı. Bu konudaki düşüncelerini merak ediyordu. Onun düşünceleri çocukları ile konuşmasına ışık tutabilirdi. Aynı yaşlarda oldukları için benzer tepkiler vermeleri olasıydı.
"Tamer ne düşünüyorsun oğlum?"
"Bir ailenin dağılışını görmek hiçte hoş hissettirmiyor açıkçası ama bir yandan yaşadıklarınıza yakinen şehitlik ettim. Son bir senedir de senin yalnızlığın beni çok üzdü... Semiha Hanımın çocukluğumdan beri hiç olumsuz bir davranışı ile karşılaşmadım, o da beni senin gibi evladı kabul etti ama... Ben hiç sizi beraber mutlu görmedim."
"Ben, Semiha'ya evet dediğim gün arkamda büyük bir yıkıntı bıraktım. O enkazdan sadece bedenim çıktı. Ruhum kalbim o enkazda kaldı Tamer. Semiha ile yıllar önce ayrılmamız gerekiyordu."
"Neden istemediğin halde evet dedin?"
"Sana garip gelecek ama benimde önüne geçemeyeceğim durumlar vardı. Şimdiki gibi değildim, toydum, çömezdim"
"Toy ve çömez Şevki Arıkan... Kulağa komik geliyor."
"Kimse anasının karnından tecrübe ile doğmuyor oğlum. Hadi kalk bakalım, bu haberi diğer çocuklarıma da vermeliyim. Önce benden duysunlar sonra anneleri ile konuşurlar."
Tamer, Şevki'yi çocukları konuşması için holdinge getirdi. Şevki'nin sürpriz ziyareti hem şaşırtmış hem de memnun etmişti. Tüm çalışanlar onu saygılı bir şekilde selamlayıp hatırını sordular. Büyük oğlu aynı zamanda holdingin CEO'su olan Levent'in yanına gitti.
Levent her zamanki gibi babasını görünce yüzü güldü. Kardeşleri Kutay ve Arsun'da geldiğini duyunca odaya geldiler. Şevki tüm çocukları toplanınca konuya girdi.
"Çocuklar, bugün annenizin avukatı tarafından gönderilen mahkeme celbi Hakan'a ulaşmış, o da bana getirdi. Anneniz boşanma davası açmış."
"Ne?"
"Ne?"
"Ne?"
"Siz akıllı insanlarsınız, gidişatın bu şekilde sonuçlanacağını ön görmüş olmalısınız. "
Levent başını öne eğip "Benim yüzümden" dediğinde gözler ona döndü.
"Ekin'i istemeye gideceğimiz gün sizi hiç el ele görmediğimi söyledim. Onun seni mutlu etmediğini ima ettim. Sanırım fazla ileri gitti. O günden sonra annemde değişimler başladı, yani bu boşanmanın fitilini ilk ateşleyen ben oldum. Özür dilerim baba, ben o gün Ekin ve Sıla'yı korumak için konuşmaya başlamıştım"
"Bakın çocuklar, vakti zamanında anneniz ve benim aşkla evlenmediğimizi, ailelerimizin isteği olduğunu anlatmıştım. Bizim boşanmamızın nedeni Levent ne sensin ne de herhangi biriniz. Buraya davayı söylemek için geldim, ayrıntıları anlatmak ya da suçlu bulmak için değil. Bu duruma gelinmesinin tek suçlusu benim. Şimdi gidiyorum, arkamdan güler misiniz, ağlar mısınız, suçlayıp küfür mü edersiniz sizin bileceğiniz. Ne yapacaksanız arkamdan yapın çünkü ben duymak istemiyorum."
Şevki kalkıp her evladının teker teker gözlerinin içine bakıp odadan ayrıldı. Babaları karar vermişti, onu bu yoldan çevirecek bir güç yoktu.
Levent ve Kutay sakinlikle karşılarken Arsun kadın olarak daha duygusal yaklaştı. Gözleri dolunca yine ağabeyleri destek oldu.
Akşam Tamer eve döndüğünde düşünceliydi. Sessiz geçen yemeğin ardından koltuğa oturup ayaklarını sehpaya uzattı. Başını arkaya yaslayıp düşünmeye devam etti.
Neriman, oğlunun geldiğinden beri taşıdığı sessizliğin nedenini merak etse de sormadı. Ana oğlun arasında giz yoktu, yıllar içinde birbirlerine verdikleri destek ile arkadaş olmayı da başarmışlardı. Yanına oturup aynı onun gibi ayaklarını sehpaya uzattı ki bundan nefret ederdi.
Tamer kaşlarını kaldırarak yandan bakış attı.
"İlk replik indir o sonradan çıkmalarını olacaktı"
"Bugün ben sana ayak uyduruyorum canım. Geldiğinden beri ne düşünüyorsun arpacı kumrusu gibi?"
"Şevki ve Semiha çifti boşanıyor."
Neriman yavaşça ayaklarını indirip "Yaa" dedi.
"Senden sonra bildiğim tek aile onlardı, kendimi tuhaf hissettim."
"Bunca yıldan sonra neden bu kararı verdiler? Özellikle Semiha için çok radikal bir karar."
"Onlar birbirini severek evlenmemişler anne, ailelerinin zoru olmuş. Bugün Şevki Bey bana 'evet dediğim gün arkamda enkaz bıraktım ve benim ruhumda kalbimde o enkazda kaldı' dedi. Ne acı dimi? İnsanın sevmediği, istemediği biri ile otuz yıl geçirmesi"
"Belki sonradan sevmişlerdir birbirlerini"
"Yapma anne Allah aşkına... Benim hayatım onların arasında geçti. Aralarında saygı vardı ama sevgi ve aşk asla... Onlar çok farklı insanlar. "
"Hayırlısı olsun oğlum, yetişkin insanlar, kendileri için en doğru kararı vermişlerdir"
"Öyle... Anne, sen babamla âşık olarak mı evlendin?"
"Ay Tamer akşam akşam açtığın konuya bak, bizden geçmiş işler. Şimdi sen anlat"
"Ne anlatayım?"
"Banu'yu mesela"
"Banu'nun neyini anlatayım anne? Gördün işte o gün nasıl biri olduğunu. İçi dışı bir zaten"
"Aranızda bir şey yok mu?"
"Yoo... Yıllardır arkadaşız"
"O gün eve getirince bende özel sandım"
"Tamamen tesadüftü"
Neriman dudak büküp başını çevirdi. Hâlbuki Banu'yu çok sevmişti. Deli dolu konuşkan cıvıl cıvıl bir kızdı. Tamer'i yola sokabilecek bir havası vardı. Tamer sadece beğeniyorum dese bağrına basmaya hazırdı ama eleri boş kaldı.
Tamer'in doğası sertti, zordu. İşinin getirdikleri bu özelliklerini sivriltmişti. Tek kalkanını indirdiği yer annesinin yanıydı. En çok sevgiye aç olduğu ve en çok doyduğu yerdi annesinin yanı. Başını her zaman yaptığı gibi omzuna yaslayınca Neriman yılların alışkanlığı ile yanaklarını okşadı.
**
Banu hastaneden çıktığı öğle saatlerinde bir anda aklına kardeşi geldi. Bir ara tadım için uğramasını istemişti ve Banu bunu tamamen unutmuştu. İnat kardeşi de lafı bir defa söyler asla ikinci defa hatırlatmazdı. Kendine söylenerek şirketin yolunu tuttu. Bu defa kimseye uğramadan laboratuvarın yolunu tuttu.
Burak ortalarda görünmüyordu, çalışanlara sorduğunda odasında olabileceğini söylediler. Tekrar üst kata çıkmıştı ki sekreteri az önce üretime gittiğini söyledi. Oflayarak tekrar alt kata indi.
Karşısında bankoya yaslanmış kardeşi ile bir kız gülüşerek sohbet ediyorlardı. Banu yüzüne en sevimli sırıtmasını ekleyip yanlarına gitti.
"Burakçım"
"Abla? Bugün senin hastane günün değil miydi?"
"İşim erken bitti bende istediğin tadımı yapmaya geldim. "
"Haa... Şu uzuuunn zaman önce söylediğim"
"Abartma o kadar da uzun olmadı"
"Sen odama git, ben birazdan geliyorum"
Banu kardeşinin sohbet ettiği kızı fark ettirmeden süzüp başıyla selam vererek yanlarından ayrıldı. Kısa süre sonra Burak da odasına geldi.
"O konuştuğun kız kimdi?"
"Satışta çalışıyor, üç ay oldu başlayalı"
"Hoş bir kızmış"
Burak kadehe bir yudum yeni denediği şaraptan doldurup ablasına uzattı ve karşısına oturdu.
"Bırak hoşu boşu, fikrini söyle"
Banu önce bardağı çevirip kırmızı sıvının akışkanlığına baktı, sonra kokladı. Bir yudumluk içkiyi ağzının içinde çevirerek bıraktığı tadı hissetmeye çalıştıktan sonra yuttu.
Burak sesini çıkartmadan ayin izler gibi izliyordu. Giriş gelişme tamamlanmış sonuç zamanıydı.
"Biraz fazla ekşi. Tatlılığını arttırmadan ekşiliği azaltabilirsin mükemmel olabilir."
"Peki"
"Bu bizim üzümler değil, nereden geldi?"
"İtalya'dan gönderdiler. Bizimle anlaşma yapmak istiyorlarmış, önce numune gönderdiler fakat gidip yerinde incelemek, bağları görmek lazım. Yani İtalya'ya gitmek istersen yerin belli. "
"Bu ara yoğunum, olmaz. Gözlüksüz hayat nasıl gidiyor?"
"Yoğun ilgili. Sanki gözlük takmıyormuşum da peçe ile geziyormuşum. İnsanların bakışları, ilgileri değişti. Bu biraz tuhaf değil mi?"
"Sana o güzel yüzünü camların ardına saklama diye boşuna demiyorum."
"Hafta sonu şarap tadımı var, özel misafirler olacak, kaçırma derim."
-"Hİ! En sevdiğim"
Burak ablasının burnunu sıkıp yanağını koklayarak öptü. Oğlan çocukları annelerine âşık olurdu fakat Burak ablasına âşıktı. Onunla olmak güven hissi veriyordu. Her ne kadar deli dolu olsa da anaç bir yanı vardı Banu'nun.
Yılda iki defa yaptıkları tadım gecelerine sadece özel konuklar davet edilirdi. Aslında ticari bir geceydi. Üreticiler ve satıcılar davetli olurdu fakat Özkan Bey çok sevdiği aile dostlarını da geceye davet edip onlarla güzel vakit geçirmeyi severdi. Yurtiçi ve yurtdışından gelen konuklar Nar malikânesinde en iyi şekilde ağırlanırdı.
Bu gecenin davetli listesinde yakın dostu olan Şevki her daim en üst sırada yer alıyordu. Şevki her zaman olduğu gibi Tamer ile beraber geceye katıldı.
Büyük salona girdiklerinde içerisinin özenle hazırlanmış, tek tip garsonların ellerinde tepsi, güler yüzle hizmet ettiğini görmüşlerdi. Hiçbir detay atlanmadan misafirlerin rahat etmesi için masraftan kaçınmadıkları, itina ile hazırlandıkları belli oluyordu.
Salona girdikleri daha ikinci adımda Özkan Nar ve eşi yanlarına geldi.
"Eski dostum Şevki, hoş geldin. Arkadaş sen hiç yaşlanmaz mısın?"
"Senin gibi göbek büyütmediğim için kıskanıyorsun"
"Ben o göbeği büyütmek için çok para harcadım, heba edemem"
İki eski dost gülüşerek sarıldılar. Özkan, Tamer'i görünce ona döndü
"Tamer oğlum"
"Nasılsınız Özkan Bey?"
"Çok şükür iyiyim. Bu adamı sen formda tutuyorsun dimi?"
"Aslında o beni formda tutuyor."
Şevki aldığı sıralı iltifatlar ile daha da keyiflendi. Yanlarına gelen garsondan birer kadeh alıp sohbetlerine devam ettiler.
"Şevki, kulağımıza gelen haberler doğru mu?"
"Doğru Özkan"
"Bunca yıldan sonra açıkçası şaşırdım. Semiha'nın onayı ise hayrete düşürdü."
"Az çok bizi biliyorsun Özkan, böylesi daha iyi oldu. Bundan böyle hayatımın kalan yarısına bakacağım. Çocuklarda yuvalarını kurdu, bağlayan yok."
"Haa yeni ufuklara yelken açacağım diyorsun. Bak hanım insanlar ikinci tura geçti biz hala birdeyiz."
"Özkan dikkat et kocacım, tadım sırasında şarap boğazında kalmasın"
Esra Hanımın gülümseyerek kocasına attığı tehdide hepsi güldü. Tamer dayanamayarak "Banu'nun kime benzediği belli oldu" dedi.
Esra gururla gülümseyip başı ile onayladı. Her daim kızının kendisine benzetilmesinden hoşlanırdı. Kendi ayakları üzerinde duran deli dolu kızı tıpkı kendi gençliği gibiydi. Kocası onu tavlayabilmek için haftalarca peşinden koşmuştu. Sonunda Özkan'ın çabalarına ve ısrarına boyun eğmiş bugüne kadar da hiç pişman olmamıştı.
Banu derin göğüs dekolteli siyah tulumu ile yanlarına geldi.
"Hmm işte en sevdiklerim bir arada. Şevki amcam..."
Banu Şevki'ye sıkıca sarılıp yanaklarından öptü. Daha sonra Tamer'e döndü. Tamer kadını beğeni ile süzüp bir yanağından öptü
"Yine çok güzelsin"
"Teşekkür ederim. Ne o bu gün pek bir kibarsın?"
"Seni yerden yere vurmak daha eğlenceli olsa da bugün böyle"
Tamer ringde yaşadıklarını hatırlatınca Banu gözlerini kısarak baktı.
"Yakalanmasaydık intikamımı alacaktım."
"Çok merak ettim, nasıl olacaktı? Ya da söyleme, bir sonraki derste tam kaldığımız pozisyondan başlayalım sende uygulamalı göster."
"Bir daha üzerime çıkabileceğini mi sanıyorsun? Hiç umutlanma"
Tamer sinsice sırıttı. Banu'yu ateşlemek eğlenceliydi. Hırslı bir kadın olduğu için hemen tava geliyordu. İkinci dersin bir öncekinden eğlenceli olacağı belli olmuştu.
Gecenin ilerleyen saatleri tadımlar ve ticari anlaşmalar ile geçiyordu. Banu masaya yaslanmış kardeşi ile sohbet ederken kahkaha atıyordu. Tamer bulunduğu yerden onu izlemeye başladı. Uzun zamandır tanışıyorlardı, birçok arkadaş toplantısında, davette bir araya geliyorlardı fakat hiç bu son zamanlarda olduğu kadar yakın olmamışlardı.
Banu insanların yüzünü güldürmeyi bilen bir kadın olduğu kadar alımlı ve işveliydi. İlk defa bu yönü ile Tamer'in dikkatini çekti.
Banu konuşurken başını çevirmesi ile göz göze geldiler. Tamer'in kendisini izlediğini fark edince her zaman yaptığı gibi göz kırptı. Tamer ise sadece izledi. Çalan dans müziği Banu'nun kanını kaynatmaya başlamıştı. Gözleri ile babasını aradı. Baba kızın dansları meşhurdu, yine onunla adım yarıştırmak istiyordu.
Babasının görüşme yaptığı kişilerin yanına gidip "izninizle" diyerek elinden tutup ortaya getirdi. Özkan Bey, kızının isteğini anlayıp hemen onu kolları arasına aldı. Uyumlu adımları, müziğin ritmi ile salınışlarını her konuk hayranlıkla izliyordu. Şarkı sona erdiğinde Banu hala dans etmek istiyordu fakat babasının görüşmelere devam etmesi gerekiyordu. Özkan Bey gözüne bir anda çarpan Tamer'i görüp yanına çağırdı.
"Tamercim kısa çöpü sen çektin oğlum, kurtarıcım sensin"
Tamer kollarına bırakılan kadının belinden kavrayıp dans etmeye başladı. Uyumları görülmeye değerdi. Tamer güçlü kolları ile incecik bedeni rahatlıkla çeviriyor, uzaklaştırıp tekrar kendine çekiyordu. Banu'nun bu durumdan hoşlandığı bakışlarından ve yüzünden hiç gitmeyen gülümsemesinden belliydi. Müziğin sonunda Tamer centilmence elini öpüp teşekkür etti. Konuklarda beğenilerini alkışlara gösterdiler.
Tamer, Şevki'nin yanına geldiğinde Şevki "Tamer kalkalım artık, geç oldu" dedi.
"Tabii, arabayı getirmelerini söyleyeyim. Sende o arada aile ile vedalaş"
Tamer şoföre arabayı getirmesini söylerken Banu onların gitmek için hazırlandıklarını anladı.
"Gidiyor musunuz?"
"Evet, sen?"
"Bu gece burada kalacağım. Babam yakaladı mı bırakmaz"
"Tamam, çok güzel bir geceydi, her şeyiyle. Müsait olunca arasın, ders için..."
"Arayacağımdan emin olabilirsin."
Tamer tekrar bir yanağından öpüp "İyi geceler" dileyerek Şevki ile evden ayrıldı.