8 YIL ÖNCE... Af nedeniyle üç yıllık tutsaklığın ardından içeriden çıkalı çok olmayan Sancar geri dönmüş olmasına inanmıyordu. Gerçekten buradaydı. Evinde, mahallesinde... Hayır. Artık evin değil! Geldiği mahallede her bir adımında ayakları yanıyor, dizleri sanki onu taşıyamayacakmış gibi titriyordu. Oysaki ne hayallerle ayrılmıştı. Sağ salim geri dönecekti. Söz verilen gerçekleşecekti. Fakat artık ne sağlığı önemliydi, ne de verilen söz. Bacakları daha fazla onu taşımazken yakınındaki duvara tutundu. Gerçekten yıkılacak mıydı? Kendisine söz vermemiş miydi? Onu hiçbir şey, hiç kimse yıkalayacaktı. Ama gel gör ki bir çift ela gözün hayaline yıkılmış, sürünmemek için direniyordu. Gözleri dolarken hafif hafif ıslanan kirpiklerini kırpıştırarak bükülen bedenini dikleştirdi. Ne yapıyo