9.
Haziran aynının son pazarında Yılmaz ve Burçin en mutlu günlerini yaşıyorlardı. Akşam için bütün hazırlıklar yapılmış ve sadece yola çıkıp düğünün yapılacağı otele gitmek kalmıştı. Erkek tarafı çok kalabalık olmadığı gibi kız tarafından da birinci derece akraba dışında gelen olmamıştı.
Salon da daha çok Yılmaz ve Burçin'in arkadaşları doldurmuştu. Burçin on yıldır Alanya da olduğu için çok fazla çevresi vardı. Aynı şekilde kardeşlerinin de baya tanıdığı vardı.
Düğün için tüm davetliler yerlerini alırken gelin ve damat alkışlar eşliğinde salona giriş yaptılar. İlk danstan sonra nikah hemen kıyıldı. Pasta da kesildikten sonra bütün gençler piste yerlerini aldı. En sevdikleri arkadaşların mutlu gününde dolayasıya eğleneceklerdi.
-Selam....
Bengü arkadaşlarıyla oynayan ablasını izlerken duyduğu sesle döndü. Gördüğü kişiyle resmen şok yaşadı. Davet etmişti,ama gelirim demediği için şaşırdı.
-Eren!!
Tam istediği gibi sürpriz yapmanın sevinci ile küçük cadısına sarıldı. Geri çekildiğinde ne giydiğine tekrar baktı.
-Sonunda kıza benzemişsin.
Bengü elbise konusunda uzun uzun mesajlaştıkları güne gönderme yaptığının farkındaydı. "Sende fena değilsin. Onu bırak da bu ne güzel sürpriz. Hiç söylemdin."
-Bir haftadır buradayım. Sen Isparta da olduğun için söylemedim.
Bunu beklemediği için hem şaşırdı hem biraz kızdı. "Bana neden söylemedin? Hemen gideceğim deme kızarım.”
Eren yaklaşıp sır verecekmiş gibi sessizce "Artık buradayım." dediğinde Bengü sevinçten bağırıp sıkıca sarıldı. Ses yüksek olduğu için kimse bakmamıştı, ama ayrıldıklarında ikisi de güldü.
Eren ile geçen sene kursun ilk günü tanışmışlardı. Onun da öğrenci olduğunu sanıp bir sürü soru sormuştu. Her sorusuna güzel güzel cevap veren kişinin ise çoktan öğretmen olduğunu öğrendiğinde baya gülmüştü. O gün başlayan arkadaşlıkları telefon da dahi olsa devam etmişti. Ablasının en mutlu gününe de bu yüzden davet etmek istemişti.
-Hatta seni biriyle tanıştırmak istiyorum.
-Bir türlü tanıştıramadığın kişi mi?
Eren bakışlarıyla onayladı. Zorla getirdiği abisini görünce ne yapacağını çok merak ediyordu. ikisinin de birbirinden haberi yoktu,ama artık bilmelerini istiyordu.
-Hadi gel. Her an beni burası sıktı diyerek kaçabilir.
Bengü kalabalık arasından çıkıp Eren'i takibe başladı. "En azından kim olduğunu söyle." Eren abisini görünce arkasını döndü.
-Görünce çok şaşırma ve tavrına takılma. Gerçi sen biliyorsundur...
Ne dediğini hiç anlamıyordu. Kolundan çekiştirip durduğu için de konuşmasına izin vermiyordu. Nereye gidiyoruz diye soracağı anda bir masanın başında durdular. Oturanlara baktığında coğrafya dersine giren hocasının karşısında olduğuna inanamıyordu.
Enes ise gördüğü kişiyle aldığı nefesi bile vermeyi unutmuştu. Kardeşinin günlerdir seni küçük canım ile tanıştıracağım, onu çok seveceksin, hatta şok olacaksın dediği kişi kalbinin dengesini bozan ve açılamadığı kızdı. Düşünmek bile istemiyordu ama aynı kişiyi mi seviyorlardı? Ellerini sıktığında yutkundu,ama kendine gelemiyordu.
Zaten öğrencisi olduğu için aylardır bekliyordu. Şimdi de kardeşinin sevdiği kız olduğunu mu öğrenmişti? İnandığı her şey yerle bir olmuştu. Saniyeler içinde kıskançlık, fedakarlık ve kabine gömmek arasında sıkışıp kaldı.
-Eeeee ikinizde bir şey demediniz.
Eren şaşırmalarını beklese de bu biraz fazla olmuştu. İlk kendine gelen Bengü oldu. Hocasına nasıl davranacağını bilmediği için "Hoş geldiniz." diyebildi. Adam hep soğuktu ve öğrencilerle konuşmayı sevmediğini biliyordu. Hatta şu anda suratında ki şok ifade de bu yüzden olmalıydı.
Enes konuşmayı unutmuş gibiydi. Kalbi yine bir bilinmezliğe sürükleniyordu. Acı ama kardeşi ile arasında ne olduğunu bilmek istiyordu. Duymaktan korksa da küçük dahi olsa bir umut belki değildir diyordu.
Eren o umudunu da saniyeler içinde aldı. Kardeşi Bengü'yü kolunun altına almışını izledi. Ellerini daha çok sıkarken bakışlarını kaçırıp sakin olmaya çalıştı. Kardeşi canına okuyordu.
-Abim hala şok yaşıyor küçük cadım.
Bengü dirseği ile vurduğunda kendine dönen gözlere görüşeceğiz dedi. Abisinin, hocası olduğunu nasıl söylemezdi? Gerçi bir ara abim öğretmen demişti, ama sormamıştı. Yine de söylemeliydi.
Bir de iki kardeş hiç birbirine benzemiyordu. Eren sıcakkanlı, konuşken ve güler yüzlüydü. Enes hoca ise soğuk, konuşmuyor ve gülmüyordu. Yeni fark ediyordu ki sadece tip olarak benziyorlardı.
-Hoş bulduk. Ben de seni gördüğüme şaşırdım.
Sonunda konuşabildiğinde ders dışında ilk muhabbetlerini de yapıyorlardı. Bengü duyduğu sesle bakışlarını hocasına çevirdiğin de neden böyle izlendiğini anlamıyordu. Bir öğrencisi ile karşılaştığı için rahatsız olduğunu sandı.
Siz merek etmeyin demek istedi,ama Eren elini tuttu. "Abi biz dans edeceğiz. Bir yere ayrılma geliyorum." Çekiştirdiği için gitmek zorunda kalsa da hocasının kızgın bakışlarını görmüştü.
Eren piste karşısına geçince yaklaştı. "Abinin pek hoşuna gitmedi sanırım. Keşke söyleseydin." Eren aksine biraz sosyalleşmesi için iyi olduğunu düşünüyordu. Yanlarına yaklaşan Ferya sevgilisi Haluk,Gökçe,Ilgaz ve Kaya ile tanışınca erken konuştuğunu anladı. Hepsi abisini tanıyordu ve bu durum hoşuna gitmeyebilirdi.
-Bengü kimi gördüm inanmayacaksın..
Harun sevgisinin anlata anlata bitiremediği hocasından bahsettiğini anlayınca yine sinir oldu. Adamı tanımadan nefret ediyordu.
-Kısaca Enes hoca burada demek istiyor.
Kaya uzatmadan konuya geldi. Bengü de Eren'i gösterip "Kendi hocanın kardeşi olur."dedi. Gözler Eren'e döndüğünde hepsi haklı olarak şaşkındı.
-Ben Eren..
Ilgaz elini uzatırken "Sen ve Bengü ne alaka? Sevgili misiniz?" dedi. Bu soru en çok Bengü ve Eren'i güldürmüştü. Kızlar da böyle bir ihtimal vermiyordu. Bengü dersler ile aşk yaşayan biriydi.
-Bu cadı ile mi, yok almayayım. Kendisi en iyi arkadaşım olur.
Bengü sarıldığında "Bende kendisini çok severim, ama sadece arkadaş olarak.”dedi. Onları izleyen Enes ikisinin sarıldığını görünce daha fazla dayanamadı. Masadan kalktığı gibi kendini dışarı attı. Cebinden çıkardığı sigarayı yaktığında ne kadar çekse de içinde ki ateş daha fazla arttı. Az önce gördüklerini unutmak istiyordu,ama olmuyordu.Şimdi ne yapacaktı?
-Hocam...
Duyduğu sesle hızla döndüğün de Bengü yanında duruyordu. Yine o güzel gözleri gördüğüne sevinmeden edemedi. Yine de neden mahcup baktığını anlamaya çalıştı.
-Sıkıldınız mı?
Bengü konuşamadıkları için dışarı çıktığını görünce peşine takılıp gelmişti. Cesaretini toplayıp söze girse de sessizlik uzun mu sürmüştü. Bir de çok mu dikkatli bakıyordu? Kafasında sorular gezerken bir şey demesini bekledi.
-Hayır, biraz hava almak istedim.
Enes sonunda konuşabildiğinde sesinin heyecanlı çıkmasına sinir oldu. Ergen gibi kızın önünde telaş yapıyordu. Kendine gel oğlum dese de gülümsediğini görünce yine dağıldı.
-Size de sürpriz oldu, ama lütfen sıkıntı yapmayın.
Enes ne dediğini anlamamıştı. Neyi sıkıntı yapmayacaktı? Zaten burada konuştuklarına bile inanamadığı için aklı durmuş gibiydi.
Bengü hocasının bakışlarını görünce "İçeride sadece benim arkadaş grubum var. Onlar da buraya geldiğinizi kimseye söylemezler. Siz pek hoşlanmıyorsunuz ya sıkıntı olmasını istemem." dedi. Sonunda da derdini anlatabildiğine şükretti. Hocasının bakışları kelimeleri karıştırmasına neden olacaktı. Kızlar hep diyordu ama gerçekten soğuk mu bakıyordu?
Enes ise tavrını tamamen yanlış anladığı için gülümsedi ve bu bir ilkti. Bengü şaşkınlıkla o gülüşü izlerken gözü yanağında oluşan çukura kaydı. Adam yakışıklılığı ile ün yapmış olsa da bu başka bir şeydi. Kabinde hissettiği küçük kıpırtıyı hemen kovarken hiç böyle görmediği için olduğuna inanmak istedi. Adam sonuçta hocasıydı ve kızdığı kızlar gibi olmak istemiyordu.
-Burada olmaktan rahatız değilim. Dediğim gibi kardeşim ile tanışıyor olmanıza şaşırdım.
Aralarında ki ilişkiyi direk soramıyordu, ama deli gibi de merak ediyordu. Bir şeyler anlatması için umutla beklediği anda Eren damladı. O da yetmedi yine Bengü'yü kolunun altına aldı Bir an boşluğuna gelince kardeşinin elini tutup çekti. Şaşkın bakışları görünce de yaptığını anladı. Telaşla "Arkadaşının saçlarını bozacaktın." dedi. Sonrada başka yöne bakıp bir şey olamamış gibi davranmaya çalıştı.