"Benimle evlenmek istiyordunuz bir sene önce, bu teklifiniz hâlâ geçerli mi?"
Sakalını sıvazladı Gökalp, gülmemek için kendini zor tutuyordu, ve bunu net bir şekilde belli ediyordu!
"Hmm, sence bu teklifim neden hâlâ geçerli olsun? Ayrıca ben yakında evleneceğim, tabi uygun birini bulduğumu düşünürsem," dedi beni izleyerek.
Bu sözlerle gözlerimi yumdum istemsizce. Böyle bir şey beklemiyordum, ama hâlâ bulamamıştı demek ki evlenecek birini.
Bu demek oluyordu ki onu ikna etme ihtimalim hâlâ vardı, ve bu imkansız bir şey değildi.
"Geçerli olmalı, çünkü beni güzel bulduğunuzu söylemiştiniz," dedim kendinden emin bir şekilde.
Ben ne kadar kendimden emin olmaya çalışırsam, o kadar yüksek ihtimalim olurdu. Eğer kendimden emin durmazsam beni ezmeye çalışacaktı çünkü.
Gökalp bey yerinden kalkıp cama baktı, ses etmeden işaret parmağıyla gelmemi işaret etti. Karşı koymadan yanına geçip nereyi gösterdiğine baktım.
"Buradan geçen bir sürü kadın var, her gün geçiyorlar. Emin ol ki, o kadınlardan günlük on kişi beğenirim en az! Seni onlardan ayıran bir şey söyle bana," derken bana baktı meydan okuyan gözlerle.
Bu evlilik benim son şansımdı, nasıl ikna edebilirdim onu? Ve gerçekten de doğru bir soru sormuştu, beni onlardan ayıran özellik neydi?
"Zor durumdayım, yardımınıza ihtiyacım var! Babam vefat ettikten sonra tüm işler bana kaldı. Babamın arkadaşı bana iş konusunda yardım edeceğini söyleyip beni dolandırdı.
"Tüm herşeyi elimden aldı, bu da yetmezmiş gibi borca batırdı beni. Borcumu ödeme karşılığında onunla evlenmemi istiyor. Ben 20 yaşındayım, ama o adam 50 yaşlarında!
"En azından borç verin, lütfen, yoksa tüm hayatım kararacak!"
Bu teklif onu mutlu etmişti, kendisini bir yıl önce aşağılayarak reddeden kadının ona muhtaç olmasından zevk duyuyordu.
"Yani doğru mu anlıyorum? Sırf o adamla evlenmek istemediğin için geldin buraya, beni zor durumda olduğun için mi kullanmak istiyorsun?"
Bunu zaten açıkça belirtmiştim ilk başta, bu yüzden asla kabul etmeyecekti Gökalp beni.
Sadece bir umutla gelmiştim buraya, belki bir şeyler olur diye, ama belli ki hiçbir şey olmayacaktı.
Daha fazla bu adamı zorlamak istemiyordum, onun da haklı olduğunu biliyordum çünkü.
Geçen sene onu aşağılamıştım sırf evlilik teklifi ettiği için, şimdi böyle davranması çok doğaldı. Ben bunu hak etmiştim.
Arkamı döndüm, hiçbir şey demeden çıkacaktım oradan. Tam kapıya yaklaştığım sırada sesiyle tekrar durdum.
"Sana bir sene önce çok güzel bir fırsat sunmuştum," dediğinde ona döndüm. Benim onu döndüğümü görünce sözlerine devam etti.
"Sana yardım edeceğim, sadece borcunu ödemekle kalmayıp babana ait herşeyi o adamın elinden alacağım! Bunun karşılığında benim karım olacaksın, ama baştan söylüyorum, karım olursan çok ağır şeylere katlanmak zorunda kalırsın!"
Bundan ağır ne olabilirdi ki, en azından babam yaşındaki buruşuk bir adamın karısı olmayacaktım!
"Kabul ediyorum, yeter ki beni o adama kalmaktan kurtar!" Gökalp ağır adımlarla bana yaklaştı ve kulağıma eğildi.
"Ben kolay bir adam değilim Lina! Ve emin ol ki benimle evlendikten sonra çok pişman olacaksın, ve keşke babam yaşındaki adamla evlenseydim diyeceksin!"
Neden böyle bir şey söylemişti ki, az önce kabul ettiğini söylememiş miydi bana, şimdi neden beni böyle kuşkulandırıyordu?
"Beni öldürmek gibi bir planınız yok değil mi aklınızda, ayrıca bu da ne demek oluyor?"
Gökalp bir anda uzaklaştı benden, ardından oradaki koltuğuna oturdu.
"Şimdi sana her şeyi tek tek açıklayacağım, o sırada oturup beni dinlesen iyi edersin."
Söylediğini dinledim ve orada duran koltuğa oturup ona baktım, şartlarını dinlemeden hiçbir şey yapamazdım sonuçta. Benim oturduğumu görünce sözlerine devam etti.
"Evleneceğiz, her şeyinle benim karım olacaksın! Zaten o baban yaşındaki adamla evlensen de aynı şeyler olacaktı, onunla evlilik şartı neyse benimle de o olacak!
"Tabii benim şartlarım biraz daha esnetilmiş olacak. Mesela boşandıktan sonra tüm mal varlığını sana geri ödeyeceğim!"
Boşandıktan sonra mı? Madem benimle boşanmak için evleniyordu, o zaman neden kabul etmişti bu durumu?
"Şu an gerçekten de benim kafamı karıştırıyorsunuz siz, sade bir dille anlatırsanız sevinirim."
Bu sözlerimle bıkkım bir şekilde nefesini bıraktı ve dirseğini masaya dayayarak bana yaklaştı.
"Karım olacaksın, ama basit bir hizmetçiden farkın olmayacak evimde! Ben ne dersem onu yapmak zorunda kalacaksın, her şekilde benim dediğimi yapacaksın.
"Bu tam tamına bir yıl sürecek, 1 yıl boyunca benim kölem olacaksın, hiçbir dediğime itiraz edemeyeceksin!
"Yatağımı ısıtan bir fahişe kadar değerin olacak gözümde, daha fazlası olmayacaksın benim için!
"Ben kolay bir adam değilim, ve bunu her gün çok daha iyi anlayacaksın. Evlendikten sonra özgür bir adam olarak yaşamaya devam edeceğim.
"Evlilik hayatımız gece başlayacak, ve seni sikip attığım anda bitecek!
"Boşandıktan sonra benden hiçbir şekilde mal alamayacaksın, tabii kendi malların dışında.
"O seni dolandıran adamın elinden o malları alacağım ve boşandıktan sonra hepsini sana geri iade edeceğim.
"Benim tüm anlaşma şartlarım bir sözleşme halinde önüne gelecek, senin mal varlığını bir yılın sonunda alacağını da yazacağım.
"Şartlarım bu kadar Lina, kabul edip etmemek sana kalmış.
"Her şekilde bir hizmetçi olarak yaşayacaksın evlilik hayatını, ya benim gibi yakışıklı bir adamla bir yıl kölelik hayatı yaşayacaksın.
"Ya da moruk bir adamla yıllarca aynı şekilde yaşayacaksın, hangisini seçeceğin tamamen sana kalmış bir şey."
Bu şartlar gerçekten de iğrenç ötesiydi, ne diyeceğimi bile bilmiyordum, ben tek çarem burası derken en kötü çareyi bulmuştum.
Beni fahişeye benzetmişti, bunu nasıl yapardı? Bu adama yaptığım o aşağılamalar az bile kalmıştı!
"Siz söylediğiniz sözlerin farkında mısınız, ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu?"
Bu sözleri duyunca güldü Gökalp, yakışıklı olmasına yakışıklıydı, ama şu an gerçekten de midemi bulandırıyordu!
"Ben söylediğim her şeyin arkasındayım Lina, sen de daha fazla uzatma ve ona göre kararını ver!
"Ha bu arada, eğer artistlenip bu odadan çıkarsan, o zaman bu şartlar da biter. Seni bir daha bu şirketin kapısının önünden bile geçirmem!"
Beni bilerek zorluyordu, çünkü her şekilde kabul edeceğimi biliyordu.
Ona mecburdum, bu hayattan kurtulmak için, o yaşlı adamdan kurtulmak için ona mecburdum.
Ve ne olursa olsun şartını kabul etmek zorundaydım, ne kadar aşağılasa bile kabul etmeliydim!