When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Ural'ın dediğini dinlemiştim. Şebnem'le olan işi kısa süre sonra bitecekti. Şu an yanımdaydı, önemli olanda buydu zaten. Önemli olan elimi tutmasıydı, önemli olan başımı onun omzuna yaslamamdı. Başımı kaldırıp yüzüme baktı. "Şu iş biter bitmez gitsek buralardan, seni dünyanın en mutlu insanı yapacağım." "Bundan eminim zaten, ama ben biraz tedirginim. Bebeğimizin mezarı burada, onu bırakıp gitmek istemiyorum. Biz orada mutlu bir hayat sürerken onun mezarı burada yalnız başına kalacak." "Bunu bende çok düşündüm, ben asla bırakmam kızımızı. Onun mezarını gideceğimiz yere defnettireceğim, böyle bir hakkımız var. Sen herşeyi bana bırak, ben herşeyi düşünüyorum." Ne kadar tuhaftı, kızımızın öldüğünü sanki şimdi kabul etmiştim. Bu durum çok iyi değildi benim için, kalbimde bir sızı vardı. Göz