Oyun

568 Words
Ezgi Işık “Bunu yapmamalıyız!” Dedim korku dolu sesimle. Beni köşeye sıkıştırmıştı. “Bu görevi yapmayı sen seçtin.” Bunu söyleyen oyun birincisiydi. Evet, onunla olmayı seçmiştim ancak görevin içeriğinde bu yoktu. Beni sıkıştırması yoktu. “Sutyenini çıkar.” Yazısını gördüğüm anda gözlerim irice açıldı. Bu manyak oyuncu kimliğini gizlediği için kim olduğunu bilmiyordum ancak hep edepsiz şeyler istiyordu. Neyse ki bir oyundu. Herhalde gerçek olsaydı kafayı yerdim! Bu adamın elinden kaçan kurtulamazdı kesinlikle. İşi gücü yok beni köşede sıkıştırmaktı. Onun takım arkadaşı da benim takım arkadaşım Başak’ı sıkıştırıyordu durmadan. Gerçi Başak’ın çok da hoşuna gidiyor gibiydi. Söz konusu öpüşme koklaşmak olunca üzerine tanımıyordum zaten! “Sen olması gerekenden çok daha fazla şey istiyorsun! Bu görevi yapmayacağım.” Alayla gülümsedi. “O zaman ceza alırsın.” Sinirle klavyenin üzerinde dolaştı parmaklarım. “Umrumda bile değil! Senin istediğini yapacağıma ceza alırım daha iyi!” “Pekala güzelim kendin kaşındın.” diyerek geri çekildi ve üzerimdeki gölgesini aldı. O koridor boyu yanımdan uzaklaşırken ben size Başak’ı aramaya koyuldum. Evet ne yazık ki ceza yiyecektim. Acaba ceza ne olacaktı? Umarım oyun bana iki gün bal falan vermezdi. Aksi takdirde ikinciliğim elimden alınırdı. Bu oyun sanal gerçeklik oyunuydu ve gerçekten içindeymişsin gibi hissettiriyordu. Konuşmaları bizzat kendimiz yapıyorduk. Baloncukların içerisinde kendi fikirlerimizi kendi düşüncelerimizi ve kendi isteklerimizi yazıyorduk. O yüzden bu oyunu ayrı bir seviyordum. Şu an Türkiye ikincisi bendim ve az önce Türkiye birincisi ile bir konuşma gerçekleştirmiştim. Bana mı garezi vardı bilmiyorum ama beni sıkıştırmayı seviyordu. Ben başak'ı aramaya devam ederken annemin homurtusunu işittim. “Bıktım senin şu bilgisayar oyunlarından!” diye sızlanan annemin sesini kulağımdaki kulaklıklara rağmen duymam, annemin nasıl mucizevi ses tellerinin olduğunun kantıydı. Ya da ne kadar cazgır olduğunun. “Anne beni bir sal. Aylarca okul okudum, başımı patlattım şimdi tatil olmuşken azcık kafamı dağıtayım he?” “Ben dağıtıcam senin kafanı merak etme. Yarın göreceğim seni. “ dedi, biraz daha başımda söylendi ve sonunda pes ederek gitti. “Başak! Sağ taraftaki 201 nolu odadayım gel. Anahtar burada olabilir.” Diyerek mikrofona doğru bağırdığımda, “Tamam geliyorum.” Diyerek bana cevap verdi. Oynadığımız oyunun adı Dark’tı. Şu an oldukça popüler olan bu oyun online olarak oynanmaktaydı. Oyunun içeriği ise, gizemli ve büyük otelin içerisinde verilen görevleri tamamlayarak birinci olmaktı. Birinci oldukça seviye atlıyorduk ve oyun seviye atladıkça zorlaşmaya başlıyordu. Son zamanların en gözde oyunu olmuştu. Biz ise Türkiye sıralamasına giren ilk Türk kadın grubuyduk. İlk 7 nin biz hariç geri kalanı erkekti. Bizim grubun ismi ise Ateşli Kızlardı. Tam da bize göre! Farenin sağ tarafına tıklayıp halının altını kaldırdım ve evet, anahtarı bulduk. “Buldum!” dedim sevinçle. Ardından Başak ile beraber dışarı çıkıp otelin en alt katına indik ve anahtarı bulunanlar kutusuna ekledik. Görevlerin hepsini tamamlamıştık. “İşte bu be!” diyerek bağırdı Başak, mikrofonun diğer ucundan. Birinci olmuştuk. O aptal adama rağmen birinci olmayı başarmıştık. Neyse ki şu an cezamı bilmiyordum ve cezam verilmeden 1. olmayı başarabildiğimiz için sevinmiştim. “Bugünlük bu kadar yeter bence. Sabahtan beri oynuyoruz ve yoruldum. Uyusak mı?” dedim bir anda bastıran uykuma yenik düşerek. “Tamam kanka. Yarın devam ederiz, hadi iyi geceler.” Dedi ve aynı anda oyundan çıktık. Bilgisayarın başından kalkıp yatağıma doğru yürüdüm ve ışığı kapatıp yatağıma kuruldum. Oyunun etkisine o kadar girmiştim ki, yarın hangi görevlerin olacağını düşünerek uykuya daldım. Fakat nerden bilebilirdim, uyandığımda farklı bir yerde kendimi bulacağımı? Daha doğrusu, nerden bilecektim en yakın arkadaşımla beraber oyunun içinde gözlerimi açacağımı. İşte şimdi, gerçekten yanmıştık.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD