Merdivenler

961 Words
Delirmenin ne demek olduğunu bilir misiniz siz? Delirmek buydu. Delirmek, delirmekti işte. Gerisi önemsizdi. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Başak ile bakıştık. "Hangisini seçelim?" diyen Başak'a tedirgince baktım. Açıkçası ben kıçımı kaldırıp yemek bile yemeyen biriyken koskoca binanın tüm koridorlarında iki tur atamazdım. Şu an bulunduğum koridor dahi kocamanken diğer katları düşünemiyordum bile. Burası bildiğimiz oteldi ama anlaşılan baya büyük bir oteldi. "Açıkçası bu koridorları koşmaya bir yerlerim yemiyor." "Valla benim de yemiyor. Değerli kıçımı tehlikeye atamam." dedi ve düşündü. "Peki Kana susamışları nerden bulacağız? Allah bilir kaç katlı burası?" "Bekle, aklıma bir fikir geldi." dedikten sonra koşarak geldiğimiz odaya girdim ve camı açıp parmaklıklar altından kaç katlı olduğuna baktım. 7 kat vardı. Tam da tahmin ettiğim gibi. Bu da demektir ki, madem bizimle oyun oynuyorlar, o da yetmezmiş gibi oyundaki kullanıcı adlarımızı kullanıyorlardı, o zaman sıralamaya göre her kata bizi yerleştirmişlerdi. Biz 6. Kattaydık. Bir üstte Kana Susamışlar vardı. "Seçiminizi yüksek sesle söyleyin. Süreli şıkları seçerseniz, ve süre siz bulamadan dolarsa o grup bütün gün yemek yemeyecek." İşte bu beni çok üzerdi. Çünkü yemek benim vazgeçilmezlerim arasında zirvede yer alıyordu. Tekrar koridora çıktım ve Başak'a döndüm. "Kana susamışlar üst katta. A şıkkını seçiyoruz." dedim ve Başak'ı kolundan tuttuğum gibi asansörlere yönlendirdim. Ne yazık ki asansörler çalışmıyordu bu nedenle merdivenlere yöneldik ve koşarak çıkmaya başladık. "Lan çık çık bitmiyor bu!" dedim burnumdan soluyarak. "Ebelerine girsin bu kıvrılmış merdivenler onların." dedi Başak da beni desteklercesine homurdanarak. Tanrı aşkına bu merdivenler neden bitmiyordu? Nefes nefese kalmış bir şekilde çıkarken bir ara az kalsın yüz üstü düşiyordum. Beni yoran merdiveni çıkmak değildi. Durmadan virajlar vardı ve onlarla uğraşmak beni bitirmişti. Tam merdivenler bitti diye sevinirken, Merdivenin bitimindeki duvardan bize doğru dönen kişilerle çarpıştık. Can havliyle çarptığım kişiye tutunurken etrafı Başak'ın ve benim çığlığım doldurmuştu. Kalbim korkuyla kasılırken o an yaşadığımız her şey gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçti. Belki de bu yaşanılanlar koca bir rüya, pardon kabustan ibaretti. Buraya kadar her şey az da olsa normaldi aslında. Fakat ben tek başıma yuvarlanacsğımı falan zannediyordum. En kötüsü ise, 4 kişi beraber merdivenlerden yuvarlanıyor oluşumuzdu. Eğer şimdi ölmezsem, Bir daha da ölmezdim. Seni seviyorum anne, üşenipte yapmadığım temizlikler, yaptığım zamanda halının altına biriktirdiğim tozlar için beni affet ve hakkını helal et... Bugün, hangi günahımın bedelini ödüyordum? Çocukken, yaramazlık yapıp yapıp suçu başkalarına attığımdan mı olmuştu bunlar? Ya da okula gidiyorum diyip aslında sinemaya gittiğimden? Hepsinin bedelini, şu an merdivenlerden yuvarlanarak ödüyordum. Daha da berbat olanı ise üzerimde neredeyse 90 kiloluk bir erkekle yuvarlanıyor olmamdı. Bütün kemiklerimin kırılacağına emindim. Gözlerimin önünden geçen hayatım tıpkı film şeridi gibiydi. Bu da gidici olduğumun bir diğer kanıtıydı değil mi? Nihayet yuvarlananmam bittiğinde yuvarlanmaktan daha kötü ne olabilir diye düşünürken üzerime binen ağırlıkla nefesim kesildi. "Siktir." dedi üzerimdeki kişi ama gözümü dahi açamıyordum. Nefes almam imkansız gibiydi. En azından üstümdeki küfür dahi olsa ağzını açıp bir şeyler söyleyebiliyor ama ben onu bile yapamıyordum. "Öldüm de cennete mi düştüm? Siz de huriler misiniz?" diyen Başak, bir nebze de olsa içimi rahatlattı. En azından aramızdan biri sağlamdı. "Duman! Kalksana kızın üzerinden. Bayılmış mı?" henüz bayılmadım ama bayılmış gibi yapmakta kararlıydım. Belki biraz rahat edebilirdim. Zaten ölmek üzereydim orası ayrı konuydu. "Ne kızı ya?" dedi üzerimdeki çocuk. Hani görünmeyecek kadar mı küçüktüm anlamadım ki? 1.63 boyumuz var diye hamam böceği yaptılar bizi yazıklar olsun. Çocuk, nihayet beni görmüş olmalı ki tekrar; "Siktir." diyerek alelacele üzerimden kalktı. "Ezgi?" dedi Başak telaşla yanıma gelip kafamı yerden kaldırırken. Sırtım ve başım aşırı derecede ağrıyordu acaba beyin kanaması geçirir miydim? Bu saçma sapan oyuna bile katlanabilirdim ama ölmek istemiyordum. "Bir şey olmuş mu?" bunu diyen kişi üzerime düşmüş, durmadan siktir çeken kişiydi. Sesi hafif endişeliydi ama umursamıyor gibi de görünüyordu. Anlam veremedim. Daha doğrusu o ses tonunda ki buz gibi esimtiyi çok net hissedebiliyordum. "Kör müsün? Gözleri kapalı. Baygın galiba. Yardım edin de odalardan birine götürelim." dedi Başak endişe ile. Gözlerinin korkuyla üzerimde gezdiğine emindim. Onların bakışlarının altında bedenim karıncalanıyordu. "Valla hiç belimi yoramam. Duhan taşısın." Duman ve Duhan? Kardeşler miydi? "Aptal mısın yoksa taklit mi yapıyorsun? Sen üstüne binmeseydin kız böyle olmazdı. Öküz gibisin. Yuvarlanmaktan ölmediyse senin ağırlığından ölmüştür!" Başak'ın sinirli sesi boş koridoru inletti. "Çokta umrumdaydı. At gibi koşturmasaydınız." Duman, uyandığım zaman seni bir kaşık suda boğacağım. Bu ne ukalalıktı böyle? Aptal herif. " Duman yeter. " Ve duman susar. Aferin akıllı ol böyle. Ardından anlık olarak havalandığımı hissettiğimde bu durumdan memnundum. Açıkçası o merdivenleri bir daha çıkmaya üşendiğim için bayılma taklidi yapıyordum. Bence gayet mantıklı bir hareketti. Merdivenleri çıktıktan sonra biraz daha yürüdü ve bir tane kapıyı açtılar. Ardından beni yatağa yatırdıklarında hala tepkisizdim. Hepsi başımda sessizce bana bakıyorlardı. Daha fazla dayanamayıp tek gözümü açtığımda Başak ile göz göze geldim, gözleri irice açıldı. "Sen?" "Ne var ya? Merdiven çıkmaktan yorulmuş olamaz mıyım? Bu arada beni hanginiz taşıdı bilmiyorum ama teşekkür ederim." diyip kafamı diğer tarafa çevirdim ve nutkum tutuldu. Baya baya. Göz göze geldiğim ela gözlerin sahibi bana her ne kadar boş boş baksa da aşırı derece yakışıklı olduğunu inkar edemeyecektim. Türkiye de böyle erkekler var mıydı ya? O bana soğuk soğuk bakarken yanında ki kardeşi olduğunu düşündüğüm kişi, Ela gözlü çocuk, kaşlarını hafifçe kaldırarak bakışlarını kaçırdı. "Ben taşıdım. Pek de ağır sayılmazsın." Yanındakinin de ondan farkı yoktu. O ise biraz daha sempatik bir ifadeyle bana bakıyordu. Bunlar bilgisayar oyunu oynadıklarını emin miydiler? İri kasları ve uzun boyunları ile insanın nutku tutuluyordu karşılarında. Bilgisayar oyunu oynadıklarının tek kanıtı. "Aklım çıktı Ezgi! Salak mısın ya?" Cevabım netti. "Evet." "Taşımamakta haklıymışım." dedi, ilk göz göze geldiğim ela gözlü olan. Beni taşımak istemeyen Duman'dı. Yani bu o uyuzdu. İşte gözümdeki tüm karizması uçtu gitti. Şu an yüzü gözümde yakışıklı değil de gargamelden bir farkı yoktu. "Demek üstüme binen aşırı gelişmiş hayvan sendin?" dedim yataktan doğrulup karşında ayağa kalkarken. Boş boş suratıma bakıp omuz silkti. Bense ona olan sinirimi, Erkekliğin attığım tekmeyle çıkardım. Fakat düşünmediğim bir şey vardı, Ya sonrası?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD