5

953 Words
"Bence bunu kutlamalıyız hem de bu akşam!" Bella büyük bir hevesle konuştuğunda kafamı iki yana sallayarak onu reddettim. Çok yorgundum ve sabahın köründe gelip akşama kadar evimde duran arkadaşlarım yüzünden de uykusuz kalmıştım. Her detayı en ince ayrıntısına kadar beş milyonuncu kez falan anlatmıştım. Kasık ağrıma bir de çenemin ağrısı eklenmişti. "Belki senin şu meteor yine o barda olur?" Angelina gözlerini kısarak tepkimi ölçmek istediğinde kafamı tekrar iki yana salladım. "Farkında mısınız bilmiyorum ama yorgunum ve dinlenmek istiyorum." Homurdanarak söylenip kafamı yastığa gömdüm. Belki giderler diye yatağa yatmıştım fakat onlar da benimle yatağıma gelmişti. "Onu görünce kendine gelirsin sen." Bella gülümseyerek konuştuğunda göz devirdim. "Oldu bitti işte beni rahat bırakın." Gözlerimi yumup uyumayı diledim. Uyumayı ve çok sevgili arkadaşlarımın evimi terk etmelerini. "Bak zaten üç gün sonra iznimiz bitiyor. Zaten tatile de gidemedik. Eğlenmeye gidelim bari." Angelina'yı duymamazlıktan gelerek gözlerimi kapamaya devam ettim. Tatile gidemememizin nedeni zaten o iken bundan şikayet etmesi saçmaydı. Sınavları nedeni ile işten aldığımız yıllık iznimizi evde geçirmek zorunda kalmıştık ama ben bu durumdan pek de şikayetçi değildim. Evde gayet iyi eğleniyordum. "Bence bu gece dinlensin." Bella gözlerimi yaşatacak bir anlayışla konuştuğunda şaşkınlıkla kaşlarım havalandı fakat gözlerimi asla alçmadım. Bir an önce gitmelerini istiyordum. Odanın kapısının kapanma sesini duyduğumda gözlerimi aralayıp odayı kontrol ettim. Nihayet ikisi de gitmişti. Ben de rahat bir uyku çekip dinlenebilirdim. ... Üç gün boyunca evde dinlenmiştim. Ne telefonu ne de kapıyı açmıştım. Kendimi çok dinç ve enerjik hissediyordum. İşe başlamak kabus gibi gelse de dinlendiğim için buna katlanabilirdim. Ayrıca herkes gibi benim de paraya ihtiyacım vardı. Varlıklı bir aileden gelmediğime göre çalışmaktan başka şansım yoktu. Masamdaki dosyaları imzaladıktan sonra asistanıma verip genel müdüre çıkarmasını istedim. Ben yokken yeni bir proje anlaşılması yapılmıştı ve işleme geçmesi için imzalarım gerekiyordu. Masamdaki kahveden bir yudum alıp gözlerimi kapadım. Gözlerimi kapamam ile açmam bir olmuştu çünkü gözümün önüne gelen yabancı sinirlerimi bozmuştu. Seksi bir adamdı ve ilk defa seks yaptığım biriydi fakat artık aklımdan çıkması gerekiyordu. Artık Los Angeles da bile değildi. Yani istesem bile o geceyi tekrar edemezdim. "Bayan Johnson, müdür bey sizi çağırıyor." Asistanımın sesi ile düşüncelerimden çıktım ve ayağa kalkıp eteğimi düzelttim. İmzalarda bir eksik olmadığına emindim fakat beni yanına çağırdığına göre kesinlikle bir sorun vardı ve ben sorunlardan nefret ederdim. Asansöre doğru ilerlerken elinde dosyalarla mücadele eden Bella'yı görüp yardım etmek adına bir kısmını elinden aldım. "Ne bunlar?" Asansöre bindiğimizde bıkkın bir nefes verip kafasını iki yana salladı. "Yeni iş ilanları ve hepsini iki gün içinde değerlendirmemi istedi. Bunları bitirdikten sonra bana başka bir iş verecekmiş." Homurdanarak konuştuğunda gülümseyip sırtını patpatladım. "Sen yaparsın zeki arkadaşım." Göz devirip ellerini bana uzattığında elimdeki dosyaları onun elindeki dosyaların üzerine koydum ve Bella arşiv katında indi. En üst kata geldiğimizde asansörden inip genel müdürün odasına doğru ilerledim. Orta yaşlı huysuz bir adamdı ve ben bu işten iyi para kazanıyordum. Yani onunla ters gitme gibi bir şansım yoktu. Huysuzluklarına katlanmak zorundaydım. Kapıyı tıklayıp içeri girdiğimden çok nadir görünen gülümsemesi ile beni karşıladı. "Gel Haven, otur şöyle." Önündeki koltukları gösterdiğinde kafamla onaylayıp hızla oturdum ve sorunu söylemesini bekledim. "Tatilin nasıl geçti? Dinlenebildin mi?" İki senedir bu şirkette çalışıyordum ve toplamda dört defa izne çıkmıştım. Bana ilk defa tatilimin nasıl geçtiğini soruyordu. Kesinlikle anormal şeyler oluyordu. "Dinlendim. Teşekkürler." Konuşmayı kısa kesip merakla esas konuya geçmesini bekledim. "Şirkete başvuru yaparken seyahat sorunun olmadığını söylemiştin?" Kafamla onu onaylayıp devam etmesini bekledim. Köpeğim dışında seyahatime engel olan hiçbir şey yoktu. "Biliyorsun yeni bir anlaşma yaptık ve oradaki ofis için de yeni bir kadro kuruyoruz." Kafamla onaylayıp tekrar devam etmesini bekledim. "Seni oradaki ekibin başına göndermek istiyorum. Buradan gidecek bir ekip olacak orada da eleman alımı olacak fakat başlarında durmaları gereken biri olmalı biliyorsun." Alaycı bir ifadeyle gülümseyip kafamla onu onayladım. "Anlıyorum ama bu bir seyahat değil. Benden ülke değiştirmemi istiyorsunuz hem de yaklaşık bir seneden fazla sürecek bir proje için." Kafasıyla beni onaylayıp uyuz bir ifadeyle gülümsedi. "Evet hatta iki sene belki daha fazla da sürebilir. Kazandığımız paraya bağlı." "Bakın sizi anlıyorum fakat bu çok uzun bir süre ve ben dilini bile bilmediğim bir ülkede nasıl yapacağım? Bunun için Korece bilen bir personel bulabilirsiniz. Daha rahat olur." Ben hızlı bir şekilde konuştuğumda kafasıyla beni reddetti. "Çabuk öğreniyorsun Haven, oraya gittiğinde bir kursa yazılacaksın. Ayrıca İngilizce ulusal bir dil, zorluk cekmezsin." Benim sorunum dil falan değildi. Sadece süre çok uzundu ve yalnız kalmaktan korkuyordum. Kafayı falan yerdim herhalde. "Bella'yı da seninle göndermeyi düşünüyorum. Oradaki halkla ilişkiler müdürü olarak?" Tamam bu gayet cazip bir teklif gibiydi fakat yine de mantıklı değildi. Tereddütlerim hala devam ediyordu. Ayrıca Bella'nın bunu kabul edeceğini de sanmıyordum. "Sizi anlıyorum fakat yine de bana çok man-" "Şu an aldığın paranın iki katını alacaksın. Ayrıca teşvik primi." "Kabul ediyorum. Ne zaman gideceğim?" Anında teklifi kabul ettiğimde yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı. Eh benim de yüzüme geniş bir gülümseme yayılmıştı. Sonuçta maaşımın iki katı çok iyi paraydı. Üstelik iş seyahatleri sırasında konaklama ve yeme içme şirket tarafından karşılanırdı. Yani maaşımın tamamı benim olacaktı. Süper! "Bella ile konuşacağım. Onun da reddedeceğini sanmıyorum." Kafamla onu onayladığımda devam etti. "Sizin için bir ev ayarlıyorum. İkiniz aynı evde kalırsanız sorun olur mu?" Kafamı anında iki yana salladım. Bir iki sene Bella'ya katlanırdım canım ne olacak. "Tamam o zaman buradaki işlerini toparla bir hafta sonra oradaki ofis ve eviniz hazır olacak. Bir hafta sonra yola çıkarsınız." Gülümseyerek oturduğum yerden kalktım ve onu onaylayarak odadan çıktım. Bence gayet kârlı bir anlaşma yapmıştım. Ayrıca teşvik primleri kimi zaman maaşı bile geçiyordu. Kesinlikle paranın amına koyacaktım. Hem farklı kültür tanımak kötü bir şey değildi. Bunu şey olarak düşünebilirdim; hem iş hem de tatil. Ya da sadece banka hesabımda göreceğim bol sıfırla rakamları düşünsem yeterdi. Eh, Koreli bir erkekle muhteşem bir gece geçirdiğime göre Kore'yi de severdim herhalde. İkisi arasında bağlantı bir bağlantı olmayabilirdi fakat Koreli erkekleri sevmiştim. Bana biraz eğlence çıkardı. Vote 
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD