Eski eve geldiğimizde kolumdan sertçe tutup beni eve zorla soktu. Merdivenlerden çıkartıp yatağa fırlattı. Ağlamaktan gözlerim acıyordu artık. O korkunç suratıyla bana bakıyordu. İçimden 'Bu ne iğrenç bir surat, çok da kötü kokuyor' diye geçirdim.
Bu düşüncelerim onu sinirlendirmiş olmalı ki boğazımı sıktı. Zaten her yeri ağrıyan bedenimi sıvası akmış duvara çarptı.
"Artık bu tende hayat bulacaksın! Bu kokuyla uyuyup bu koyuyla her güne uyanacaksın. Bunu o aciz beynine sok!" dedi.
Sonra ise üstüme doğru gelip entarimi üstümden sökercesine parçalamaya başladı. Uzun pis tırnaklarını çıplak tenime değdirdiğinde çığlık attım. Canım acıyordu.
"İstemiyorum seni, dokunma bana!" dedim. Ama o delirmiş gibi bana bakıyordu. Tam olarak göremediğim bedenini de benimki gibi çırılçıplak kalan kadar soydu. Yer yer kanayan ve yer yer morarmış bedenini bedenime yasladı. Ben ise kaçabilirim umudu ile altında debeleniyordum.
"Biraz daha hareket edersen öldürürüm seni Elif!" dedi.
Ondan korktuğum için kıpırdayamadım bile. Ona artık zorluk çıkarmadığımı anlayınca mosmor olmuş dudaklarıyla yüzümü öpmeye başladı. Bir yandan da değişik sesler çıkarıyordu. Sanırım benimle olmaktan mutluluk duyuyordu.
Uzun tırnaklarıyla bacaklarımda ince çizikler açmaya başladığında ağlamaya başladım. Ben acı çekmek istemiyordum. Onunla benim zevk anlayışlarımız çok farklıydı. O can acısından hoşlanıyordu ben ise saf sevgiden.
"Sen de alışacaksın bu acıya sevgilim." dedi.
"Alışamam." dedim hıçkırıklarımın arasından.
"Siz ademoğullarının bir lafı vardır; gevşe biraz." dedi ve kahkaha attı. Rahatlamak istesem de yapamıyordum çünkü karşımdaki bir cin tohumuydu. Gerçekten çok korkuyordum.
"Sen ve ben birlikte olamayız Araf. Neden bunu anlamıyorsun. Vazgeç artık. Kendi alemine git. İstemiyorum işte of!" dedim. Halden anlamasını istiyordum.
"Sen ve benden çok güzel olacak Elif. Artık vazgeçemeyiz. Evlendik biz! Asıl sen bunu anla!"
Hangi insanın bedenine girdiğini dahi bilmiyordum. Ama o benim bedenime dokunuyordu. Onun her dokunuşunda midem bulanıyordu. Hem çok pisti hem de bir cindi.
"Çok eğleneceğiz karıcığım, tabi beni sinirlendirmezsen." dedi.
"Hayır ben eğlenmiyorum. Acı çekiyorum neden görmüyorsun!" dedim.
"Görmediğimi nereden biliyorsun. Siz insan oğlundan o kadar nefret ediyorum ki sana olan sevgim bile bunun önüne geçemiyor!" dedi korlanan gözlerini gözlerime dikerken.
Bu duyduğumla cidden yatağa çiviyle çakılmış gibi hissettim. Biz insanlardan o kadar nefret ediyorlardı ki Araf'ın aşkı bile bunu yok edemiyordu demek.
İyi de o zaman neden benimle evlenmek istedi. Kendi aleminden bir cinnia ile evlenebilirdi.
"Çünkü aklımdan çıkmıyorsun Elif!" dedi saçlarımı koklarken. Ağır cüssesi altında eziliyordum ama bir yandan da onu ikna etmeye çalıştığım için ani hareketlerden kaçınıyordum.
"Size göre temiz olan kokular biz cinlerin midesini bulandırırken senin kokun aklımdan çıkmıyor. Sesin, gülüşün, nefes alışın kısacası her şeyin beni sana çekiyor." dedi. Yüzünü boynuma gömdüğü için sesi boğuk geliyordu.
"Ama ben böyle bir hayatı istemiyorum." diyebildim. Artık kendimi tutamayıp ağlıyordum. Araf'ın gözünü kararttığını anlamıştım. Beni kendine bağlayacaktı.
Açıkçası onun dediklerine uymayı planlamıyordum ama bugün yeteri kadar canım acıdığı için huyuna gidecektim, çünkü o bir cindi ve kininin sonucunu kestiremiyordum. Onun gazabına uğramak da istemiyordum.
O benim bedenimle kendince zevk alırken ben Allah'ıma yalvarıyordum.
"Allah'ım beni affet. Beni ateşinden koru Rabbim. Senden gelen tüm kaderime razıyım. Beni cennetinden kovma lütfen." diyordum içimden. Çünkü bir cin ile ilişkinin haram olduğunu biliyordum.
"O Rabbin seni duyamaz Elif." dedi Araf. Ardından boğazımı sıktı. Gözlerinden akan siyah sıvılar yüzüme damlamaya başlamıştı. Bu yüzden altında bir sağa bir sola çırpınıyordum çünkü hem nefes alamıyor hem de iğreniyordum.
"Eğer bir daha dua edersen seni gebertirim." dedi.
Yüzünü iyice korkunç hale getirdi. Korktuğum zaman onu dediklerini zorla yaptığım için her daim o korkunç suratını bana gösteriyordu.
"Bacakları aç!" dedi.
Tepkisiz kaldım, bunu yapamazdım. Bacaklarımı açmadığım için bana kızıp bedenimde iyileşmesi uzun sürecek yaralar açtı. Ağladığım için onun dediklerini duyamıyordum ve onun istediği edepsiz şeyleri yapmadığım için bana çok ağır işkenceler uyguluyordu.
Onun işkencelerine artık dayanamadığım içim yüzümü duvara çevirdim. Bu anları hatırlamak istemiyordum. O ise zevk inlemeleri eşliğinde canımı acıta acıta kadınlığımı zorladı. Bacaklarımı açıp arasına yerleşti.
Kimin bedeni olduğunu bilmediğim bu pis bedenin erkekliğini kadınlığıma yasladı. Pençeli elleriyle de arada kadınlığıma dokunuyordu. Ardından gözlerime baka baka yüzünü bacaklarımın arasına doğru getirdi ve uzun yara bere içinde olan dilini kadınlığıma değdirdi. Pütürlü ve zımpara gibi olan dili en mahrem yerimdeyken ağlamaktan başka bir şey gelmiyordu elimden. Kaç dakika beni yaladı bilmiyorum ama kabarmış erkekliğini eline alıp üstüme geri çıktı. Ardından dar olan kadınlığıma erkekliğini sokmaya başladı. Daha önce kimseyle birlikte olmadığım için canımın acısıyla ağlamaya başladım. Benim ne halde olduğuma bakmadan hareketlerini hızlandırdı. Kalçasını hızla ileri geri hareket ettiriyordu. Acımasızca içimde hareket ediyordu ve bu canımı çok yakıyordu.
Arada da bilmediğim dilde bişeyler söyleyip gülüyordu. Ve bu beni iyice korkutuyordu. Korkunç sesiyle bilmediğim dildeki korkunç kelimeler birleşince bedenim ürperiyordu.
Kaç dakika o tecavüze maruz kaldım bilmiyordum lakin her tarafım kan olmuştu. Özellikle bacaklarımın arasından akan kan tüm yatağa akmıştı. Sonlara doğru geldiğimizi anladığımda tekrar yüzümü duvara çevirdim. O ise içinden çıkan sıcak sıvıyı benim içime inleyerek akıtmıştı.
Ardından inlemelerine devam edip kan akmış kadınlığımı yalamaya başladı. Bu görüntüyü gördüğümde midemin bulanmasına karşı koyamamıştım.
"Yapma!" deyip saçlarını çektim. Bundan rahatsız olmuş olacak ki dilini kadınlığımdan uzaklaştırdı ve yüzüme baktı. Ona baktığımda saçlarını çektiğim yerlerden kanların yüzüne aktığını gördüm ve çığlık attım.
"Ne o korktun mu?" dedi.
Evet korkuyordum. Ona normal gelen her şeyden korkuyordum. Bir insanla evlenmiş olsaydım ilk gecem mükemmel geçecekti. Böyle kanlı kadınlığımı yalayan ardından saçını çektim diye saç derisi yırtılıp kanlar akan birisi olmayacaktı.
"O akılsız aklını sikerim Elif! Başka bir adamı sana yar eder miyim sanıyorsun. Öyle bir insanoğlunun olma sebeplerini bile öldürdüm ben. Sırf ileride seninle evlenebilecek şansı olan tüm bebekleri annelerinin karnında boğdum. Bir daha böyle aptal şeyler düşünürsen sonu çok kötü olur!" dedi ve yüzüme tokatı geçirdi.
Söylediği sözlerin caniliğini sindirememişken aldığım bu tokat darbesi son damla olmuştu. Ayaklarımı sallayarak kendimi onun altından almaya çalıştım. Zar zor kıvranarak yataktan yere düştüm ve çıplaklığımı umursamadan kaçmaya çalıştım. Araf da arkamdan gelip tek eliyle beni boğazlayıp havaya kaldırdı.
Nefes alamadığım için gözlerim kararırken odada olan cılız ışığın yanıp sönmeye başladığını gördüm.
Allah'ım şu kabus gibi olan gece bitsin artık...
Ellerimi onun ellerine dokundurup parmaklarını açmaya çalıştım. Ayaklarım havada olduğu için sallanıyordu ve ben korkudan bir şey yapamaz olmuştum.
"Bir ifritle savaşmanın ne demek olduğunu bilmiyorsun insan tohumu! Sana and içerim ki bu evi sana mezar ederim!" deyip beni yatağa fırlattı.
Çarpmanın vermiş olduğu şiddetle dişlerim birbirine çarpmıştı ve canım çok yanmıştı. Nasıl düştüysem öyle kalıp dakikalarca ağladım. Ben ağladıkça ifrit hareketsiz bir şekilde beni izledi.
O işkence bittiğini anlayınca kendimi eski kanlı örtüye serdim ve tüm bedenimle birlikte duvara doğru döndüm. Bu gece gerçekten çok yıpranmıştım ve her bir hücrem ağrıyordu. Bu insafsızın eline düştüğüm için aileme lanetler etmiştim. Hıçkırıklarım artık yorgunluktan yavaş yavaş azalırken kendimi uykuya teslim ettim. Tek kaçış yolum buydu.