When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Dicle Şahindağ Hazar’a o kadar öfkeliydim ki kardeşim falan demeyip ağzını burnunu kırmak, topuğuna sıkmak istiyordum. Hayır yani kızın ne suçu var ki? Hele bir de suçu yokken böyle yaptığı için, ekstra olarak sinirleniyordum ona. Zaten sinirlenmemek mümkün mü? Şu hayattaki en nefret ettiğim şeyi haksızlıktı. Yoktan yere hırsın, başkasından çıkarılmasıydı. O yüzden Hazar gözümde çok düşmüştü. Mihrimah kendi halinde sakin bir kızdı, kimsenin tavuğuna kış demezdi herkese kendini sevdirecek kapasitesi vardı. Hazar geri zekalısı elindekinin kıymetini bilmiyor ki! Bu kız eğer Hazar ile evlenmeseydi peşinde binlerce erkek dolaştırırdı o derece yani. Hazar sırf zayıf diye ön yargı ile yaklaşsa da gerçekten güzel bir kızdı. “Ah şu Hazar, ne yapacağız biz bu çocukla?” diye endişe ile konuşan