Giriş

351 Words
Üvey babam kolumdan öyle sert tutuyordu ki gözlerim acıyla doldu. “Baba bırak! Canımı yakıyorsun!” Dedim ağlamaklı bir sesle. Bana öfke dolu gözlerle bakıyordu sanki düşmanıymışım gibi. Ben ne yapmıştım ki? Para kazanmak için uğraşıyordum yine de yaranamıyordum. “Yine niye çıktın kız sen işten? Bu kaç oldu he? Amacın ne senin eve para lazım!” Diye bağırmasıyla irkilerek gözlerimi kırpıştırdım. “B-bana sarkıntılık ediyordu patronum artık dayanamadım.” Dedim ağlamaklı sesimle. Ama o bunu asla önemsemeden sert bir tokadı yüzüme geçirdi. “Etsin ne olacak! Başkalarına bacak aralayacağına patronunu baştan çıkarıp kocan yapsana!” Söyledikleri ile gözlerim irice açıldı. Bu ne iğrenç bir düşünceydi böyle? Gözümden bir yaş süzüldü alev gibi yanan yanaklarımdan aşağı. Çıktığım tüm işlerde en büyük neden sarkıntılıktı. Ne yazık ki herkesin istediği o güzellik bende vardı ama başıma bela açmaktan başka bir halta yaramıyordu. Güzel olmak istemiyordum sanki bu benim lanetimdi. Babam saçlarımdan tutup gözümün yaşına bakmadan gece saat 12 civarıyken beni kapının önüne koydu. “Git kendine iş ara bulmadan eve gelirsen seni ahtım olsun seni evlendiririm!” diye var gücüyle bağırdı ve kapıyı yüzüme kapattı. Annem ise arkadan mazlum gözleriyle bana bakıyordu. Babamdan çok dayak yediği için artık ben diyordum ona karışma diye ama muhtemelen yine tartışacaktı babamla. Ağlayarak ayağa kalkarken yağan kar nedeniyle üşüyordum. Ayaklarım çıplaktı üzerimde ne montum ne çantam ne bir şeyim vardı. Ne yapacaktım ki ben? Beni bu halde kim işe alırdı? Ben bu gece dışarıda durursam ölürdüm ki soğuktan! Üzerimde ki kazağa sıkıca sarılarak ağlaya ağlaya yürümeye başladım. Uzunca bir müddet gezsem de bu kış ayında her yer kapalıydı ve ben artık soğuktan bembeyaz kesilmiş tir tir titriyordum. İzbe bir sokağa geldiğimde bir iki el ateş sesi duydum. Korkuyla kafamı sağıma çevirdiğimde karın üzerinde boylu boyunca yatan adamı görmemle gözlerim irice açıldı. Kar, kırmızıya boyanmıştı. Gözlerim yavaşça yukarı tırmandı ve onu gördüm. Devasa cüssesiyle siyah, uçlara doğru kahverengileşen saçları ve koyu kahve ürkütücü bakan gözleriyle elinde silah tutan bir adam vardı ve bu sefer ki hedefi bendim. Gözleri ölüm saçıyordu. Bedenim daha fazla ne soğuğu, ne de korkuyu kaldırdı ve ben olduğum yere bayılarak bilincimi karanlığa teslim ettim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD